Kudüs, tüm dünya Müslümanlarının ortak davasıdır. Etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa; Arabıyla, Kürdüyle, Hintlisiyle, Türküyle, kısacası ben Müslümanım diyen tüm insanlara aittir. Cemaatleri, mezhepleri ve dünya görüşleri ne olursa olsun Müslümanlar Mescid-i Aksa hususunda ortak tavır sergilemiştir.
Kudüs, Müslümanların ilk kıblesidir. Müslümanlar Mekke’de 3 yıl, Medine’de 16 ay boyunca Kudüs’e yönelerek namaz kılmıştır. Yani “Nereden yola çıkmış olursan ol, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. (Siz de) nerede olursanız olun yüzünüzü ona doğru çevirin.”¹ ayeti nazil oluncaya kadar Müslümanlar Kudüs’e yönelerek namaz kılardı.
Kudüs, İsrâ ve Mirâc şehridir. Yüce Allah yeryüzünde gerçekleşen İsrâ yolculuğunun bitiş ve gökyüzünde gerçekleşen Mirâc yolculuğunun da başlangıç yeri olarak Kudüs’ü tayin etmiştir.Kudüs; kutsal şehirlerin üçüncüsüdür, Beytu’l Makdis’tir. Ebu Hureyre ve Ebu Said el-Hudrî’den rivayet edildiğine göre Rasulullâh (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “(İbadet maksadıyla) sefer ancak üç mescide yapılır. Bunlar Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim şu mescidimdir (Mescid-i Nebevi).”² Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Mescid-i Aksâ’da kılınan namaz Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî haricindeki mescitlerde kılı- nan beş yüz namaza denktir.”³
Kudüs, Ribat ve Cihâd yurdudur. Ebu Ümâme el-Bâhilî’nin (r.a) anlattığına göre Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden bir topluluk, galip oldukları halde kendilerine Allah’ın emri (kıyamet) gelinceye kadar düşmanlarını kahretmeye devam edeceklerdir ve başlarına gelen hastalıklar dışında hiçbir düşman onlara zarar veremeyecektir.” Orada bulunanlar, “Ya Rasûlullah! Peki, (o gün) bu kimseler nerede olacaklar?” diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.s), “Beytu’l Makdis’te (Kudüs) ve onun çevresinde olacaklardır.” buyurdu.4
Kudüs ne zaman Müslümanların ellerinde olduysa Müslümanlar güçlü, ne zaman da düşmanların elinde olduysa Müslümanların güçsüz oldu- ğunu gördük. İşte bakın Hz. Ömer zamanına, işte bakın Selahaddin-i Eyyubî zamanına. Biz inanı- yoruz ki bu Ümmet, Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın özgürleşmesiyle yeniden güçlenecek ve dünyaya yeniden hâkim olacaktır.
Kudüs; adına nice şiirlerin yazıldığı, nice yiğitlerin can verdiği sevdanın adıdır.
Nice devletler koca ordularıyla Kudüs’ü almak istemişler de o duvağını kaldırıp onlara dillere destan olan güzelliğini göstermemiştir. Çünkü Kudüs’ün istediği tek bir şey vardır aslında, o da ADANMIŞLIK’tır. Adanmış bir marangoz ve altı yaşında adanmış bir çocuk yeter Kudüs’ü fethetmeye. Nasıl mı?
Anlatılır ki; Kudüs haçlı işgali altındayken Halepli mahir bir marangoz Mescid-i AKSA için daha önce görülmemiş harika bir minber yapar. Marangoza “İyi de bunu yerine kim koyacak Kudüs işgal altında” diyene, “Ben elimden geleni yaptım; Bir yiğit de çıkar bunu oraya yerleştirir” cevabını verir. Bu hikâyeyi duyan Selahaddin, Tikrit sokaklarında oyun oynayan altı yaşında bir çocuktu. O günden sonra kara sevdaya tutulmuştur. Rüyalarını süslemeye başlamıştır Mescid-i AKSA. Selahaddin büyümüş koca bir devletin başına geçmiş. Fakat o tam yirmi yıl boyunca Kudüs işgal altındayken ben rahat uyuyamam deyip saraylar yerine at üstünde ve çadırlarda yaşamıştır. Onun bu adanmışlığından etkilenen Kudüs, duvağını Selahaddin için kaldırmıştır. Ve Selahaddin, çocuklu- ğundan beri hayalini kurduğu gibi o minberi Mescid-i AKSA’ya yerleştirmiştir.
Bugün de aslında tarih tekerrür etmekte. Tıpkı o günki gibi, nazlı Kudüs işgal altında ve yine Kudüs’ün istediği tek bir şey vardır. Devasa güçlü ordular değil, sadece ve sadece sevdasına adanmış birer yürek. Biz de İnanmış Müslümanlar olarak kendimizi tam da bu noktada tanımlamalıyız. Kara Sevda’ya tutulmuş adanmış birer yü- rek olmalıyız. İşte bu, bizleri, Filistin’i işgal eden Siyonistlere karşı bedeni felçli olmasına rağmen mücadele eden Şeyh Ahmet Yasin gibi harekete geçirmeli. Yine bu adanmışlık, bizleri yani Allah’a teslim olmuş Müslümanları Suriye’de, Mısır’da, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de, Arakan’da savaşın ve zulmün orta yerinde ölümü bekleyen mazlumların yanında, zalimlerin karşısında saf tutturmalı. Ve ben de Müslüman bir kardeşiniz olarak tüm abilerimi, kardeşlerimi yürekleri yettiğince Allah için adanmaya davet ediyorum. Kimin elinden ne geliyorsa ortaya koysun. Mescidi-i AKSA‘ya minber yapabilenler minber yapsın. Selahaddin olabilenler Selahaddin olsun.
İsa Buzkan
1. Bakara, 50.
2. Buhârî, Kitâbu Fazail-i Salât 1189, Müslim, Kitâbu’l Hacc, 1397.
3. Mecmau’z-Zevâid 4/7, Umdetü’l-Kâri 6/280.
4. Bu hadisi Abdullah b. Ahmed rivayet etmiştir. Ravileri sikadır.” Bkz. Müsned, 5/269.