Şehit İmâm Hasan el-Bennâ’dan bahsederken İslâm’ın şümûliyeti, plan ve uygulamadaki dâhiliği ve insanın ekonomik, siyasi ve sosyal olarak geliştirilmesindeki başarısı akla gelmektedir. Şehit İmâm Hasan el-Bennâ ‘Eğitim Risalesi’nde İslâm’ı tanımlarken çok hassas davranmış ve şunları söylemiştir: “İslâm, hayatın bütün yönlerini kuşatan kapsamlı bir nizamdır. Şu hâlde o hem devlet ve vatan hem hükümet ve ümmettir. Hem ahlâk ve kuvvet hem rahmet ve adalettir. Hem kültür ve kanun hem ilim ve hüküm vermedir. Hem madde ve servet hem kazanç ve zenginliktir. Hem cihad ve davet hem ordu ve fikirdir. Hem doğru bir inanç hem de aynı şekilde bir ibadettir.” Şehit İmâm Hasan el-Bennâ, İslâm’ın şümuliyetini zikrederken aynı zamanda ekonomi kapsamına giren madde, kazanç ve zenginliği de İslâm’dan saymaktadır. Ayrıca Hasan el-Bennâ ‘Beşinci Kongre’de Müslüman Kardeşler Cemaatinin niteliklerini açıklarken şu ifadelere yer vermektedir: “Müslüman Kardeşler Teşkilatı, selefin yolunu takip eden bir davadır, Ehli Sünnet yolu, tasavvufî bir hareket, siyasi bir oluşum, sportif faaliyetlere önem veren bir kulüp, ilmî ve kültürel yönü olan bir kuruluş, iktisadî bir şirket ve toplumsal bir harekettir.” Şehit İmâm Hasan el-Bennâ burada Müslüman Kardeşler Cemaatinin niteliklerini açıklarken onun iktisadî bir şirket olduğunu belirtmektedir. Çünkü İslâm helalinden mal kazanmaya önem vermektedir. Nitekim bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “İyi adam için iyi (helal) kazanç ne de güzeldir.” (İmâm Ahmed). Başka bir hadiste şöyle buyuruyor: “Allah, yaptığınız işi sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut olur.” (Taberânî)
Ekonomi, ister Müslüman Kardeşler Teşkilatının ekonomik yapısıyla ilgili olsun ya da toplumun ekonomik reformu ile ilgili olsun, Şehit İmâm Hasan el-Bennâ’nın üstün zekâsıyla başarılı olduğu bir alandır. el-Bennâ, devletin ekonomik reformunu sağlamak için teorideki bilgileri pratiğe dökme noktasında yaptığı önemli tavsiyelerin yanı sıra, başarılı ekonomi uzmanlarını yetiştirmek ve müesseseler kurmak noktasında da gayet hırslı davranmıştır
- Başarılı Ekonomi Uzmanlarını Yetiştirmek
Şehit İmâm Hasan el-Bennâ, ‘Bizler, Pratiğe Önem Veren Bir Cemaat miyiz?’ başlıklı risalede faydalı birçok projeyi ve Müslüman Kardeşler tarafından kurulan yararlı kurum ve kuruluşları ele alırken özellikle şu ifadelerin altını çizmiştir:
“Yeniden kalkınmak isteyen ve bu suretle hassas bir geçiş döneminde bulunan, gelecek ile ilgili planlarını sağlam temeller üzerine kurmak isteyen ve kaybettiği haklarını, mahrum bırakıldığı imkânlarını elde etmek, insanına şeref ve haysiyetini iade etmek isteyen mücadeleci milletler, maddi ilerlemenin yanında başka ilerleme alanlarına da ihtiyaç duyarlar. Bu milletlerin, insan yetiştirmeye, ahlâkı yaygınlaştırmaya ve genç nesilleri, zorlukların önünde durabilmek ve önlerine çıkan engelleri aşabilmek için kahraman olarak yetiştirmeye çok ihtiyaçları vardır. Toplumdaki fertler, toplum hayatının sırrı, kalkınmasının kaynağıdır. Milletlerin tarihi de o milletlerin başına geçen çalışkan ve güçlü iradeye sahip liderlerin tarihinden ibarettir. Bir milletin güçlü ve zayıf olması, gerçek anlamda güçlü kahramanlar yetiştirebilmesiyle yakından ilgilidir. İnanıyorum ki, -tarihî kayıtlar da bunu desteklemektedir- bir milletin tarihindeki tek bir kahraman bile o milleti yetiştirmeye kadir olabileceği gibi, aynı şekilde bu kahramanlığını kötü amaçlarla kullanması durumunda da bir milleti yıkabilecektir.”
İşte tam da burada Şehit İmâm Hasan el-Bennâ’nın ekonomik alandaki dâhiliği ve başarısı ortaya çıkmaktadır. El-Bennâ, başarılı ekonomi uzmanlarını yetiştirme noktasında ve bu kişilerin, sermayenin oluşturduğu kişiler değil de sermayeyi oluşturan kişiler olabilmesi noktasında çok hırslıydı. Hasan el-Bennâ, bunu ‘Eğitim Risalesi’nde detaylı bir şekilde açıklamakta ve bu risalede dile getirdiği vecibelerin yaklaşık dörtte biri kadarını ekonomik vecibeler oluşturmaktadır. Bu vecibeler şunlardır:
- Ne kadar zengin olursan bile mutlaka iktisadî bir uğraşın olsun. Çok büyük olmasa da mutlaka serbest bir meslekle uğraşın olsun ve ilmi kariyerin ne olursa olsun bu işe kendini vermelisin.
- Sana bir görev verildiği zaman, davetin gerekleriyle taban tabana zıt olmadığı sürece geri çevrilmemelisin.
- Her işini iyi ve kaliteli yapmak, başkalarını aldatmamak, verdiğin sözlere uymak nev’inden olan görevlerini yerine getirmek hususunda son derece titiz olmalısın.
- Kendi hakkına güzelce sahip çık. Ayrıca, insanların senin üzerinde olan haklarını, onlar talep etmeksizin, eksiksiz bir şekilde ve geciktirmeden onlara ver.
- Her ne surette olursa olsun kumarın her türlüsünden ve getireceği fayda ne kadar çok olursa olsun haram kazanç yollarından sakın.
- Ekonomik tüm faaliyetlerinde faize hiçbir şekilde bulaşmamaya gayret et.
- Müslümanların ürettikleri malların üretimini teşvik etmek suretiyle İslâmî sermayenin büyümesine katkı sağla; yeme içme ve giyimde sadece yerli malı kullanmaya çalış. Sermayenin bir kuruşunun bile gayrimüslimlerin eline geçmesine izin verme.
- Kazancın ne kadar az olursa olsun, davetin yayılmasına katkıda bulunmak için malının bir kısmını ihtiyaç sahiplerine infak etmek suretiyle bu davetin yayılmasına katkıda bulun.
- Az da olsa kazancının bir bölümünü gelecek zor günler için ayır ve asla lükse kaçma.
- Müesseseler ve Projeler
Şehit İmâm Hasan el-Bennâ, sadece insanlara rehberlik ederek ve onları yönlendirmekle yetinmedi. O, daha ziyade müesseseler kurarak teorik olarak inandığı şeyleri ekonomik alanda pratik bir gerçekliğe dönüştürme noktasında da bir dahi olduğunu göstermiştir. Hasan el-Bennâ, cemaatin faaliyetlerini yürütmesi ve hedeflerine ulaşması için cemaat üyelerinin sağladığı fonlarla müesseseler kurma noktasına önem vermekteydi.
Şehit İmâm Hasan el-Bennâ ‘Bizler Pratiğe Önem Veren Bir Cemaat miyiz?’ risalesinde bunu detaylı bir şekilde ele almaktadır. Bu risalede el-Bennâ, camiler ve okullar, hayır ve iyilik cemiyetleri, dersler, konferanslar, hutbeler, vaazlar, köylere dinî ve dünyevi hususlarda destek sağlamak için camileri tamir etmek, sokakları temizlemek, yolları aydınlatmak, seyyar hastaneler kurmak gibi kamu yararına hizmet etmek amacıyla kurulan hayır komisyonları, zekât olarak toplanan hububatı özel depolarda saklayarak hiç kimseye özel bir tolerans tanımaksızın bu malları en uygun bir şekilde ihtiyaç sahiplerine dağıtılması gibi insanların sözde unutmadığı, ama pratikte unuttuğu bir takım farz ve sünnetleri ihya etmeye çalışan ‘Farz ve Sünnetleri İhya Etme Komitesi’ gibi çeşitli projeleri ve kuruluşları hayata geçirmiştir.
Şehit İmâm Hasan el-Bennâ ‘Bizler Pratiğe Önem Veren Bir Cemaat miyiz?’ risalesinde cemaatin fon kaynaklarını detaylı bir şekilde dile getirmekte ve şunları söylemektedir: “Bütün bu faaliyetleri yapan Müslüman Kardeşlerin, bunun için ne devletten ne de herhangi bir kuruluştan hiçbir yardım almadığını öğrendiğinde belki de hayrete düşeceksin. Sadece İsmailiye şehrinde yapılan cami ve okul inşaatı için Süveyş Kanalı Şirketinden 500 cuneyh bağış kabul edildi. Ne var ki, insanlar bizimle ilgili dedikodularda bulunuyorlar ve bazıları da bizimle ilgili kötü zanlar beslemektedir. Bazıları, bizimle ilgili bir şey bilmedikleri halde konuşuyor.
Bütün bu söylenenlerin bizce hiçbir önemi yoktur; çünkü bu çalışmaları Allah’ın lütfuyla yaptığımızı, harcadığımız malların da kendi malımız olduğunu, bu malların az olmasına rağmen kısa bir zamanda çoğalarak büyük miktarlara ulaştığını Allah Teâla’nın bilmesi bizim için yeterlidir. Tüm insanları ve tüm kuruluşları karşımıza alarak açık seçik bir ifadeyle, Müslüman Kardeşler Teşkilatının tüm projelerinde kendi üyeleri dışında hiç kimseden yardım almadığını ve tüm bu faaliyetleri tek başına gerçekleştirdiğini, bu fedakârlığın tadına vardığını ve Allah yolunda infak etmenin coşkusuna ulaştığını onlara haykırmak bizim için yeterlidir. Müslüman Kardeşler üyelerinin ödedikleri aidatlar mecburi değildir ve isteğe bağlıdır. Aidatını veremeyen veya geciktiren bir üye bundan dolayı diğer üyelere nazaran hiçbir hak kaybına uğramaz. Bu durum, cemaatimizin kuruluş tüzüğünde yer alan bir madde ile açığa kavuşturulmuş olduğundan hiçbir kardeşimiz bundan dolayı hak kaybına uğramaz. Allah Teâla kardeşlere büyük hayırlar ihsan etmiştir. Allah yolunda fedakârlığa davet edildiklerinde hemen icabet ederler.”
Şehit İmâm Hasan el-Bennâ, ‘İnsanları Neye Davet Ediyoruz’ başlıklı risalesinde şunları yazmıştır: “Müslüman Kardeşleri uzaktan izleyen ve yakından gözetleyen bu sevgili kardeşler, ‘Bunlar bu harcamaları nereden karşılıyorlar? Zamanın zor ve insanların bencil ve cimri olduğu böyle bir dönemde, bunların daveti gibi başarılı ve gelişen bir davet için gerekli olan finansmanı nereden sağlıyorlar?’ diye sormaktadırlar. Ben bu sorulara şöyle cevap veriyorum: “Dinî davaların dayanağı, maldan önce iman, geçici servetlerden önce inançtır. Sağlam ve dürüst mümin bulundukça kendisiyle birlikte başarılı olmanın tüm araçları da bulunur. Müslüman Kardeşlerin az olan finansman kaynağı, üyelerinin kendi nafakalarından kestikleri, kendi zaruri ihtiyaçlarından, çocuk ve ailelerinin nafakasından tasarruf ettikleri, cömert bir kalple gönüllü olarak verdikleri birikimlerdir.
Onlardan her biri, verdiğinin kat kat fazlasına sahip olsa onu Allah yolunda harcamayı arzu eder. Bazıları da verecek bir şey bulamaz, bundan dolayı üzüntüden gözleri yaşlı döner. Bu az miktarda malda ve güçlü imanda Allah’a kulluk eden topluluklar için bir mesaj, dürüst çalışanlar için başarı vardır. Her şey kudret elinde olan Allah, bu inançta olan Müslüman Kardeşlerin her kuruşunu elbette bereketlendirip artırıyor. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah faiz malını eksiltir, sadakaları ise bereketlendirir.”(Bakara, 276) “İnsanların mallarında artsın diye faizle verdiğiniz hiçbir şey, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekât ise işte bunlar (sevaplarını ve gelirlerini) kat kat artırırlar.” (Rum, 39)
Şehit İmâm Hasan el-Bennâ, tekrar ‘Bizler Pratiğe Önem Veren Bir Cemaat miyiz?’ başlıklı risalede şunları söylemektedir: “Müslüman Kardeşlerin kendi davaları uğrunda harcadıkları malları soracak olursan çok az mallara sahip olmalarına rağmen Allah yolunda büyük bir cömertlik, gönül rızası, rahatlık ve mutmainlik içerisinde bu malı harcarlar. Allah yolunda harcamalarının kendilerini manevi bir dereceye yükseltmesi ve zaruri ihtiyaçlarını temin edip normal bir iaşeye ulaşma yolunda Allah’a hamd eder. “Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr, 9)
İmâm el-Bennâ, fikirlerini gerçek hayata geçirme noktasında çok istekliydi ve bize faizden uzak pratik bir İslâmî yatırım modeli sundu. Camiler, klinikler ve diğer hayır işlerinin yapımı gibi projeler üretmekle yetinmeyip çeşitli alanlarda yatırım projelerine de imza attı. İslâmî İşlemler Şirketi, Arap Maden ve Taş Ocakları Şirketi, Tekstil Şirketi, İhvan Basın ve Gazetecilik Şirketi ve İhvan Basım ve Yayın Şirketi bu projelerin en önemlilerindendir.
Cemaat üyelerine ait olan bu şirketler, zamanla bütün Mısır’a yayıldı. Cemaatin tasfiye edilmesinden sonra tüm bu şirketler hükümet tarafından yağmalandı. 1948 yılı 68 sayılı askeri karar gereği Müslüman Kardeşler Teşkilatının kapatılması sonucu, Mısır ekonomisi yaklaşık 60 milyon Mısır cuneyhi kadar bir kayıp yaşadı. Bu da günümüzde 4 milyar Mısır cuneyhine tekabül etmektedir.
- Devletin Ekonomik Olarak Islah Edilmesi
İmâm el-Bennâ, sadece cemaat için bir ekonomik yapı kurmakla kalmadı. Üstün zekâsını kullanarak, devletin başkalarına esir olmaması, kendi ihtiyaçlarını karşılaması ve söz sahibi olması için ülkede de ekonomik reforma yöneldi. İmâm el-Bennâ, ‘İslâm’ın Işığında Dâhili Problemlerimize Bir Bakış–Ekonomik Sistem’ başlıklı risalesinde ekonominin ıslah edilmesi için yönetimin ıslahının kaçınılmaz olduğunu dile getirmektedir. Çünkü yönetim asıldır, geriye kalanlar da ona göre değişim göstermektedir. Bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyurulmuştur: “Dikkat edin, vücutta bir et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün vücut iyi olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. İyi bilin ki, o et parçası kalptir.” (Buhârî, Müslim) Nasıl ki, kalp tüm bedenin düzelmesinin merkezi ise, yönetim de sosyal düzelmenin kalbidir. Yönetim bozuk olursa bütün işler bozuk, o düzgün olursa bütün işler düzgün olur.
İmâm el-Bennâ, Mısır’da çeşitli ekonomik sistemlerin çarpıştığını, kapitalizm, sosyalizm ve komünizm gibi çağdaş görüşlerin ekonomik sistemlerinin çekişip durduğunu, hayra ve kurtuluşa giden tek yolun tüm bu sistemlerden uzaklaşmakta olduğunu ve ekonomik sistemimizi tamamen İslâm’ın yüce ilkelerine göre şekillendirmenin zorunluluğunu, modern beşerî ideolojilerin yol açtığı tüm bozukluk ve aksaklıklardan ancak bu şekilde kurtulabileceğimizi ifade etmektedir. Ayrıca İmâm el-Bennâ, İslâm ekonomisi için temel bazı ilkeler belirlemiş olup, bu ilkeleri öğrenip uygulamaya başladığımızda, bütün sorunlarımızı çözebileceğimizi, bu sistemlerin tüm avantajlarına sahip olduğumuz gibi bütün olumsuzluklara karşı da kendimizi koruyabileceğimizi, yaşam standartlarının nasıl arttığını ve böylece en kestirme yoldan tüm ekonomik problemlerimizin çözüme kavuşacağını dile getirmektedir.
Dr. Eşref DAVABA
**Bu yazının devamını, dergimizin internet sayfasında Şehit İmâm Hasan el-Bennâ’nın Üstün Zekâsı ve Ekonomik Başarısı-2 başlığından okuyabilirsiniz.