“Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki?” diyen Kudüs’ün fatihi Selâhaddîn-i Eyyûbî olabilmek pek de kolay değildir. 1187’de Kudüs’ü fetheden Selâhaddîn-i Eyyûbî, Kudüs hayalleriyle yaşamış ve onu fethedeceğine inanarak her zaman gayret göstermiştir. Kudüs fethedilene kadar gülmeyen, Kudüs’ün hayalleriyle yaşayan Selâhaddîn-i Eyyûbîler nerede? Nerede bizim gençlerimiz?
İnançlı nesillere öncülük eden Selâhaddîn-i Eyyûbî arkasında fethedilmiş Kudüs’ü bırakırken, bizim Kudüs’e sahip çıkıp, ‘Kudüs bizimdir… Mescid-i Aksâ bizimdir…’ derken sadece sloganlarla yetinmeyip Kudüs’e layık bir hayat yaşamalıyız. Kudüs’ün ilk kıblemiz olduğunu unutmadan, değerlerine sahip çıkıp geçmişini unutmayan, dökülen kanları, yapılan zulümleri unutmadan ve bir gün Kudüs’te kılacağımız iki rekât namazın hayalleriyle geçmeli ömrümüz. Hayatımızın hazinesi olan gençliğimizi en güzel şekilde değerlendirip Kudüs hayalleriyle süslemeliyiz.
Ne yazık ki, gençlik, zamanını hep faydasız şeylerle geçirmektedir. Selâhaddîn-i Eyyûbî; facebook ve twitter gibi sosyal medya sayfalarında paylaştığı resimlerle beğenilerini çoğaltan, takipçilerini arttırmak isteyen ve en kıymetli zamanını telefonla geçiren, İslâm’dan, Kur’ân’dan, Kudüs’ten haberi olmayan gençlerimizi görseydi ne kadar da hüzünlenirdi.
Her taşı gençlere atıyoruz. Aslında gençliği hazırlayan anne babalardır. Anne babalar çocuklarına masal anlatırken Selâhaddîn-i Eyyûbî’yi anlatmalı. Çocuklarımızın kahramanları örümcek adam değil Selâhaddîn-i Eyyûbî olmalı. Büyüyünce ne olacaksın diye sorulduğunda Selâhaddîn-i Eyyûbî gibi olup Kudüs’ü fethedeceğim diyen bir nesil yetişmeli. Kudüs’ün resimlerini görünce iç geçiren, ‘işte benim hayalim’ diyen bir nesil… Odasının her tarafına Kudüs resimleri yapıştırıp hayatını ona göre şekillendiren bir nesil… Arkadaşlarının arasına girince havalı bakışlarla değil, gönlündeki Kudüs aşkını gözlerinde yansıtmalı… Her kelimesi Kudüs olmalı, her kelimesi Mescid-i Aksâ. Oturduğu her ortamda kalbinin yarası olan Kudüs’ü anlatmalı, anlatmalı ve yaşamalı.
İşte böyle bir gençlik doğmalı ve uyandırmalı uyuyanları. Allah Teâlâ’nın müjdesiyle müjdelemeli insanları;
“Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer inanıyorsanız üstün olan sizsiniz.” (Âl-i İmrân 139) demeli. Kalbindeki Kudüs aşkını bütün kalplere yerleştirmeli ve haykırmalı! Ey insanlar Kudüs denilince yediğiniz lokma boğazınıza takılmıyorsa, kahkahalarınız yarım kalmıyorsa, yüzünüzdeki gülücüklerin yerini hüzün almıyorsa, bir ok kalbinize batmıyorsa, gözlerinizden yaş akmıyorsa ey iman edenler, iman ediniz.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?