‘Sen, senin tarif ettiğin gibisin’
En güzel kelimeler senin
Sıfatlar senin, kıt’alar, bercesteler senin
Hangi satıra değse kalemim
Adınla yeniden filizlenir kurumuş harflerim
Beni sen vâr ettin
Rûhundan üfledin
Rûhunu rûhumda kaybettim Rabbim
Âdem’e eşyanın dilini öğreten sensin
Bana da öğret
Seni yitirdiğim bu çölde
Yeniden bulacağım o mukaddes cümleyi
Bana da göster
Ben, yalnızlığımın esrarlı yokuşlarında
Ayaklarımdaki kusuru dillendirerek her sokak sonunda
Doğunun, batının, güneşin vechinde
Bir kuşun inlemesinde, bir annenin kucağında
Çocukların ve dostların ellerinde
Mazlumun damar damar akan gözlerinde
Seni aradım hep
Kaldırımlara dizilen bir umudun intiharında
Tek yolcusunu da uğurlamış otogarların
O hazin sessizliğinde
Yorulmadan, sabırla bir tek seni…
Değişse de mevsimler, aylar
Karların ardında
Yüzüme parlayan güneşini kovaladım
Sen ki
Yorulunca ümidini vahyedersin
Sağnak sağnak boşalır yüreğime tesellin
‘Ve Rabbim, göğsüm daralıyor, dönmüyor dilim’
Nûrun, bir gecenin ıslaklığından sonra
Gökkuşağının rengini işler,
Sensizlikten bitap düşmüş yüzüme
Aydınlanır zemin, âlem ve
Avucumda gizlediğim mahrem dualar
Azar azar, azarlandım kin kusan gözleriyle insanların
Helak ettiler Kâbe’mi seni hepsinden sakladığım
Bir savaşın ortasına terk edildim ki silahsız
Şüphe ve kuruntular çürüttü iyileşen her yanımı
Tükenmişliğimi, sen adanmışlık say Rabbim
Baharlara yapışmış siyah saçlarım
Bahtımın rengiyle tarandı gün boyu
Bir kıyamet rüzgârı ördü tel tel etrafını
Kızıllığına daldığım semanın ateşi
Yaktı içimde küllenen sevdanın boşluğunu
Nisyana malul olan aklımda
Gördüğüm her şey biraz daha yaraladı ruhumu
Esengül BATUR