Babacığım,
“Sen kimsin?” sorusuna cevap ver. Daha üç yaşındayken neden beni etrafını köpeklerin sardığı bir arabada terk ettin? Niçin beni soğuklarda terk edip kayıplara karıştın?
Allah aşkına söyle, kimsin sen? Sana sorduğum ve cesaret edip soramadığım sorularıma cevap ver! Ey “gölgelerin savaşçısı”, kimsin sen? Kimsin?
Sevgili Kızın; Tala
…
Sevgili kızım ve koruyucu meleğim, televizyon ekranlarında İsrail askerlerinin Filistinli çocukların kemiklerini nasıl kırdığını, onlara nasıl işkenceler yaptığını izliyordum. O çocuklar küçükken düşmana taş atan, büyüyünce de intifadanın yolunu sürdüren kahramanlardı. Bu tür görüntüleri izledikçe çok üzülüyordum. Bu yüzden güçlü, çok güçlü olmaya karar verdim. O kadar güçlü olmalıyım ki işgalciler benim kemiklerimi kıramasınlar. O kadar güçlü olmalıyım ki sevdiklerimi, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı ve Filistin’i onların şerrinden koruyabileyim.
Abdullah Ğalip Berğusi
Acının ve özlemin yetiştirdiği insanlar vardır Ortadoğu topraklarında. Kan görmüş, annesinin, babasının öldürüldüğünü görmüş çocukların büyüdüğü topraklardır buralar. Dile gelse neler anlatır kim bilir. “Toprak da konuşur mu?” der insan kendi kendine. İşte, yaşanan acıları, yakılıp yıkılan şehirleri, harap olmuş evleri, zulümleri, işkenceleri hatta karanlık zindanlardaki öldürülen masum insanları düşününce yazının aciz kaldığı yerde toprağın bu acziyeti ortadan kaldırıp nasıl konuştuğunu görürüz.
Ve Filistin toprakları…
Acziyetin mucizeye dönüştüğü topraklar…
Taşların tankları kovaladığı, etrafı bereketli kılınmış topraklar…
Kıyamete kadar hak batıl mücadelesinin devam edeceği topraklar…
Bütün hile ve desiselere rağmen mücadelelerinden vazgeçmeyenlerin, Allah yolunda şehadeti her şeyden daha tatlı bulan insanların yetiştiği topraklar…
Şeyh İzzeddin Kassam’ın, Şeyh Ahmed Yasin’in, Abdulaziz Rantisi’nin, Yahya Ayyaş’ın yetiştiği topraklar…
Ümmetin cihad ruhunu ayakta tutan bu topraklar, örnek şahsiyetleri yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam etmekte. Kod adı ‘Yoldaki Mühendis’ ya da ‘Gölgeler Prensi’ olan Kassam Mücahidi Abdullah Ğalip Berğusi de bunlardan biri. 2003 yılında kendisi hakkında İsrail işgal tarihinde eşi benzeri görülmemiş ve tarihe geçecek bir hüküm verildi: 67 kez müebbet ve 5200 sene hapis cezası!
Kendisine Yahya Ayyaş’ın varisi denilen ve bu kadar ağır bir cezaya çarptırılan bu kişiyi okumak herkesin dikkatini çeker, çekmeli. Başta bir kısmını verdiğim, kızının mektubundan sonra tek kişilik hücresinde kendi hayatından bahsettiği ‘Yoldaki Mühendis’ kitabı, hayatı ve mücadelesi hakkında bizlere çokça bilgi sunuyor. Müslümanların yüreklerini coşturacak bir hayat hikayesi. Okudukça size gayret olacak, duanızda yer bulacak, sizlere umut olacak ve bir Müslüman olarak onur duyacağınız bir hayat hikayesi.
Kendi deyimiyle hikayesi, uzak bir yerde başlıyor. Filistin’den, incirden ve zeytinden uzak bir yer. Kuveyt’te dünyaya gelen Abdullah Berğusi orayı çok sevmiş; hatta Kuveyt Milli Marşını ezberlemiş ve sürekli bu marşı okuyan birisi. Bir gün köyünden iki şehadet haberi gelinceye kadar böyle devam eder bu durum. Bu iki şehadet haberiyle birlikte Filistin’den olduğunu ve Filistinli kanı taşıdığını öğrenir Abdullah Berğusi. Artık Kuveyt Milli Marşını söylemez, Filistin intifada marşlarını mırıldanmaya, bir Filistinli gibi büyümeye başlar. Artık Filistin onun tek gündemi haline gelmiştir.
Kendini geliştirmek adına birçok şey yapmış olan mücahidimiz, dövüş sanatlarında öğrenilmesi gereken her şeyi öğrenir. Elektronik biliminde kendini ciddi bir şekilde geliştirir. Daha sonra Güney Kore’ye gider, parasızlıktan günlerce yürümek zorunda kalır. Orada bir iş bulur ve bu işin dışında patlayıcı konusunda çalışır, yeni patlayıcılar yapar ve bunları ormanlarda dener. İnsanların internetle yeni tanıştığı bu zamanlarda o, şifre kırıp kodlar çözecek kadar da bilgisayara vakıf biridir. Bir hackerdır kendisi. Birçok dil bilen Abdullah Berğusi nihayetinde dönmüş Filistin’e; tüm tecrübelerini, zeka ve gayretini, korkusuzluğunu, öğreticiliğini ve canı dahil her şeyini sunacağı Filistin’e.
Mühendis Yahya Ayyaş’ın emanetini kendisine ulaştıracak Sabri amca ile tanışır ve Kassam Tugaylarının yeni mühendisi olur: Yoldaki Mühendis… İşte o zaman İsrail’in korkulu rüyası haline gelir. Yaptığı düzeneklerle Siyonistlere kan kusturan Abdullah Berğusi, ajanlar ve casuslar tarafından her yerde aranmaya başlanır. Keskin nişancılık dersleri de almış olan “Yoldaki Mühendisi”miz birçok defa operasyonlara katılmış ve bazen yaralanmıştır. Tüm gayretiyle bu mücadelesini bir casus tarafından 2003 yılında ihbar edilene kadar sürdürmüştür. Ve 2003’ten beri tek kişilik hücresinde hapis yatmaktadır.
Mücahitlerden Eymen Haleve’nin kendisine “Allah’ını seversen Abdullah, söyle bana, sen bu zamana mı aitsin, yoksa gelecekteki başka bir aleme mi? Nablus’a zaman makinesi ile mi geldin?” diye sorduğu bu kahramanın hayatını okumanızı tavsiye eder birçok açıdan istifade edeceğinizi umuyorum.
Selam olsun ‘Yoldaki Mühendis’e…
Selam olsun ‘Gölgelerin Prensi’ne….
Selam olsun HAMAS’a ve Filistin’e …
Musa Şıneğo
Kelimeler, cümleler, romanlar, filmler yetmez Abdullah bergusi’yi anlatmaya. Kitabini okurken dahi insani coşturan, harekete koymaya teşvik eden bu adam gerçekten mükemmel bir adamdır. Rabbim derhal onu esaretten kurtarir insallah. Abdullah bergusi’nin davasini ve mücadelesini idrak etmeyi Rabbim bizede nasip etsin. Amin.