yazmak
yarayı göstermektir bir nevi ‘işte şurada, bakın,
ey yaradan bilmez insanlar’
demek istedim korktum
zehre şerbet katanlar
yaraya da tuz basacaklardı
bildim bu şecaatsizlik ve yılgınlık
kimden mirastı bana
atalarım ve peygamberlerim firavunlara, nemrudlara, haçlılara karşı
taşırlarken yüreklerinde ölümü
kabilem, ırkım, ümmetim ne ola ki olmamaktan başka
ben
içimde büyüttüğüm firavunlara bile
Mûsâ olamıyorum
nemrudun yaktığı ateş benim içimde
İbrâhîm olamıyorum
kalbim günahlar yosunu
Eyyûb olamıyorum
dünya tûfânındayım, boğuluyorum
Nûh olamıyorum
adamam, adanmam, teslim olmam,
her ne ise ahdim, boynunu vurmam gerekiyor
ben İsmâîl olamıyorum
kesilen ümidimden müjdeler doğurup
bir yüze gülşen olamıyorum
İshâk olamıyorum
ç/aldıkları Yûsuf’un gömleğine hasret
bekliyorum kokusunu Yûsuf’un
yüreğim âmâ, dilim düğüm düğüm
‘innemâ eşkû bessî ve huznî ilen-nâs’
hüznümü ve kederimi yalnızca insanlara arz ediyorum
ben
Yûsuf’u yıllarca bekleyen
Yakûb olamıyorum
ben ne olabiliyorum
ne olabiliyorum ki
olamamaktan başka
Esengül Batur