Bir kardeşimizle beraber arabaya atlayıp yola çıktık. Köye varmadan önce ilimizde göreve başlamış bir hocamızı camide ziyaret edip sonra gidelim dedik. İkindi namazı sonrasıydı. Camide iki imam kardeşimiz vardı. Baktık ki ilim okumaktalar. Biz de namazımızı eda edip bir müddet oturduk. Kendilerini Allah için ziyarete geldiğimizi, yaptıkları görevin önemli olduğunu söyledik. Gençleri, çocukları camiye çekmenin öneminden bahsettik. İmam arkadaşlardan biri yaşlılardan dert yandı. Camide yüzlerce çocuğun olduğunu, yaşlı iki amcanın kızıp bağırıp bunları camiden soğuttuğunu söyledi. Biz de bunun bir çözümün olacağını, yaşlıların da kalbine girmesini, onları ikna etmesini söyledik. Şayet başarılı olmayacaksa yaşlıların evde kılmasını, çocukların daha öncelikli olmasını, onları camiye çekmek gerektiğini dile getirdik. Ayrıca imam kardeşlerimizin de hemen yan tarafta yer alan sanayi esnafını da ziyaret etmelerinin iyi olacağını söyledik. On dakika kadar oturup yola çıktık.
Hedefimizde yakınlardaki bir köyün imamıyla tanışmak vardı. Köye girdiğimizde köylü birine imamı sorduk. İmamın sadece cumaya geldiğini söyledi dert yanarak. Köyde ezan okunmadığını da söyledi. Ses sisteminin çalışmadığını ifade etti. Tanıştığımız Müslümana, “Madem imam yok, seninle birkaç dakika oturalım” dedik. Bize kapısını açtı. İkramda bulundu. Sohbet ettik. Ziyaretler yaptığımızı, özellikle imamları ziyaret etiğimizi, onları gençlerle buluşmalar gerçekleştirmeleri için teşvik ettiğimizi söyledik. Bu sözler üzerine bize dua etmeye başladı. “Allah sizin gibilerinin sayısını çoğaltsın” dedi. Yirmi dakika kadar oturduk. Hoş bir sohbet oldu. Kartımı verdim ve kendisini muhakkak beklediğimi, kendisinin de bize misafir olmasını söyledik. Bir gece çay içmeye geleceğimizi de söyledik. İlerleyen haftalarda o köye gidip haftalık sohbetimizi (halka dersini) orada yapacağız. Bu köylü kardeşimiz dersimize Kur’an’la başladığımıza, tefsir ve hadis dersi yaptığımıza şahit olacak Allah’ın izniyle. Kim bilir belki de diyecek ki “Beni de bu halkaya katın.” Konuşmalarımız sırasında “Bu köyde en sevilen adam kimdir?” diye sorduk. Çünkü o köyün en sevilen, sözü dinlenen adamını ziyaret etmek istiyorduk. Köylerde biraz çekememezliğin olduğunu söyledi. Böyle bir adamın olmadığını söyledi. Aslında köyün en sevilen adamı kanaatimizce oydu. Hem bende hem yanımda bulunan kardeşimde hâsıl olan kanaat buydu. Akşam vakti yaklaşmıştı. Selamlaşıp köyden ayrıldık. Geride yapacağımız bir şey kalmıştı. Bir kez daha burayı ziyaret edip köyün hoparlörünü tamir ettirmek. Çünkü köyden “Lailahe illallah” sesinin yükselmesi gerekiyordu.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?