Ahmet YOLDAŞ

Hepimiz bir ailede gözlerimizi dünyaya açtık. İlgiyi, sevgiyi, paylaşmayı, fedakârlığı, şefkati, merhameti, sabrı, sebatı, sorumluluğu, ahlâkı ve muamelatı ilk önce ailede gördük. İlk mektebimiz ana kucağı ve ailedir. Şahsiyetimiz ilk olarak ailede teşekkül etti. İnancımızı ilk olarak ailede öğrendik. Çünkü; aile, insanın üretilip eğitildiği yerdir. İnsan Allah’ın (c.c) en muhteşem sanat eseridir.

Akraba; ailenin yani anne, baba ve çocukların evliliklerinden yatay ve dikey olarak çoğalan bireylerin birbirine kan bağıyla bağlı oluşlarına denir.

 

 İyi İnsan Akrabaya Rahmettir

“Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananızdır. Ben aileme en iyi olanınızım.” (1)

“Mü’minlerin iman bakımından en kâmil/olgun olanı; ahlâkı güzel olan ve ailesine nazik davranandır.” (2)

İyi ve güzel insanlar, Allah karşısındaki acziyetlerinin en fazla farkına varan insanlardır. Böyle bir insan, kendi kusurlarını itiraf etmeyi, onları yok saymamayı, özeleştiriyi bir “tövbe” gibi görmeyi bilir. Ve bu konuda örnek olur. Dolayısıyla kusursuz eş, kusursuz evlât, kusursuz akraba aramaz ve onların hatalarını gördüğünde sanki kendisi bu hatayı yapmış gibi üzülür. Tekrar etmemeleri için elinden geleni yapar. Hikmetle, şefkatle, sabırla doğruyu göstererek onlara yardımcı olur. Evet, böyle bir dede, bir baba, böyle bir anne, böyle bir evlat rahmettir. Böyle bir ağabey, abla, amca, teyze, dayı, hala rahmettir. Böyle bir akraba rahmettir.

“Ey İnananlar! Kendinizi ve aile halkınızı cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere başkaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren pek haşin meleklerdir.” (Tahrim, 6)

İyi insan kendini, ailesini, akrabalarını ve hatta bütün insanlığı dünya ve ahiret cehenneminden kurtarmaya çalışır. Bunun için çabalar, ilişkilerini bu bilinçle sürdürür. Onlara dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını anlatır, gösterir. Bunu yaparken hikmete dikkat eder. Derdi onların derdi, Allah’ın rızasıdır.

 

Akraba İlişkileri Sağlık, Bereket ve Kuvvet Olur

Akrabalar arasında bazı şeyler vardır ki, yapıldığında bereket olur, sağlık olur, güç olur, kuvvet olur. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Selâmlaşma

“Evlere girdiğinizde Allah tarafından bereket ve güzel bir sağlık olarak kendinize selâm veriniz.” (Nur, 61) “Ailenin yanına girdiğinde selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket insin” diyen efendimizdir. Kim kendisinin ve akrabalarının evlerine bereket, sağlık gelmesini istemez ki? Evimize, akrabalarımızın evlerine maddi ve manevi sağlığın, bereketin inmesi için selâm şarttır. Sevgi ve saygıyı zirvede yaşamanın bir şartı da beraber yaşadığımız akrabalarımıza değer vermektir. Bu da onları fark ettiğini ve değer verdiğini belirten selâmdır. Selâm, “Sizi gördüm, Sizler benim için önemlisiniz, ben sizleri seviyorum, Değer veriyorum” mesajlarını verir. Beraberinde bereketin kapsadığı her şeyi getirir. Akrabalar için güç ve kuvvet olur.

Selâm Allah’ın bir adı olduğu gibi cennet bahçelerinden birinin de adıdır.

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız, size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir amel söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız”

Selâm vermek çok mu pahalı? Yoksa söylenmesi zor mu? Birbirimizi sevmenin ve cennete girmenin teminatı olan selâmı verelim. Öğretelim ve yayalım.

Güler Yüz ve Tatlı Dil

“Siz insanları mallarınızla doyuramazsınız. Fakat güler yüz ve güzel ahlâklı olmanız onları razı eder. “

“Din kardeşine tebessüm etmen senin için bir sadakadır.”

“Bir Müslümanın din kardeşine muhabbetle bakması mescitte bir sene itikâf yapmasından daha hayırlıdır.”

İnsan için sadaka, muhabbet, sevgi, bereket ve günahların affına neden olabilecek bir tebessüm veya tatlı bir cümle akrabalardan neden esirgenir? Diğer insanlara karşı bu konu da cömert olan kişi akrabalarından niçin esirger? Herkese karşı güler yüzlü ama akrabasına gelince suratların bir karış asık olması tezat değil midir? Evet öyledir. Tatlı dil ve güler yüzümüzü herkesten çok aile bireylerine ve akrabalarımıza göstermeliyiz. Çünkü akrabalarımız insan ve mümin kardeşlerimizdir. Herkesten önce bu hakka ve güzelliğe onlar layıktır.

“Bir güzele 40 günde doyulur. Ama güzel ahlâklıya 40 yılda doyulmaz.”

“Yüzü güzelden usanılır. Ama huyu güzelden usanılmaz.” Sözleri ne kadarda güzeldir.

Akrabalar arasında güler yüzlü, tatlı dilli, güzel huylu ve üstün ahlâklı kişilere ne kadar da ihtiyacımız var. Hepimizin bu güzellikleri kuşanması lazımdır. Hatta bu konuda kendimiz, ailemiz ve akrabalarımız için yarışmamız gerekir.

Ziyaret ve Hediyeleşme

“Akrabalık bağını koparan kimse cennete giremez.” (Buhârî, Müslim) “Herkim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa sılayı rahim yapsın.” (Müslim)

Cennete girmemizi sağlayan akrabalık bağını koparmak akıl karı mıdır? Bize güç veren, rızkımızın artmasına vesile olan akrabalık bağlarını güçlendirmek, sahip çıkmak önde gelen işimiz olmalıdır. Bu bir erdemliliktir.

“Hediyeleşin ki birbirinize sevginiz artsın.” Hakikatini en çok akrabalar arasında görürüz. Hediyeleşmek, bir sevgi işaretidir. Bizde bunu en iyi uygulayanlardan olalım. Akrabalar arasındaki sevgide yarışalım.

İyi Muamele

“Erkek, kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse ona hoş bir hayat yaşatacağız” (Nahl, 97)

“Ben sizden erkek ya da kadın olsun çalışan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz”. (Âli İmran, 95)

“Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız biliniz ki Allah’ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.” (Nisa, 64)

İslâmî eğitim ve davetle uğraşanlar diğer insanlara karşı yumuşak, gayretli ve başarılı olurken, kendi akraba efradını ihmal etmesi, düşünülemez.

Davetçilerin diğer insanlara gösterdikleri fedakârlığı ve yumuşaklığı akrabalarından esirgememesi lazımdır. Hatta diğer insanlardan daha çok akrabalarına göstermelidir. Bu hakkı herkesten önce onlara tanımalıdır. İyi muamele önce akrabaların hakkıdır. İnsan aile bireylerine ve akrabalarına herkesten daha çok adil, nazik, fedakâr, sevgi, saygı ve şefkat göstermelidir. Çünkü insanın ailesi ilk elini uzatacağı kimselerden oluşur. Onlar kurtuluşunu, hidayetini, mutluluğunu, ahiretini düşüneceği ilk kişilerdir.

Burada şunu da ifade etmek gerekir. Başımıza bir iş, bir dert, bir sıkıntı geldiğinde ya da mutlu anlarımızda yanı başımızda ilk önce akrabalarımız olur. Önce onlar koşarlar, taziyemizde, düğünümüzde, hastalığımızda sonuna kadar akrabalarımız bizi yalnız bırakmaz. Bizimle beraber ağlayan bizimle beraber gülenler hep onlar olmuşlardır. İşte bu akraba şifadır. Bu akraba güçtür, kuvvettir, rahmettir,

İstişare

“Onların işleri kendi aralarında danışma iledir.” (Şûrâ, 38) Yapılacak işleri akrabalarla istişare ederek ve danışarak yapmalı ki böylece akrabalarda karşılıklı güven, ülfet ve muhabbet, birlik ve beraberlik oluşsun. Bazen ehil olmadığımız konularda onlara danışmamız ve onları alınacak kararlara ortak etmemiz gerekir. Buda bize mutluluk ve başarı olarak geri gelir.

Sır Saklamak

Hz. Peygamber, erkeklerin en şerlisinin hanımının sırlarını başkaları ile paylaşan ve kadınların en şerlisinin de erkeğinin ayıbını başkaları ile paylaşandır diyerek aile ile ilgili meselelerin paylaşılmasını büyük bir günah olarak nitelendirir. Bu akrabalar arası sırlarda da böyledir. Sır saklamak güveni, beraberinde huzuru ve mutluluğu getirir. Açığa çıkarmak ise kini, nefreti, kavgayı ve ayrılığı getirir. Bundan şiddetle sakınmak lazımdır.

Şakalaşma

Aşırıya gitmemek, ağır başlılığa ve olgunluğa halel getirmemek şartıyla meşru şakalaşmalar yapmalı, aile bireylerinin ve akrabaların gönlünü hoş etmelidir.

Bütün bu sayılanlar akrabalar arasında maddi ve manevi bağları güçlendirir. Akrabalar arasındaki sevgi, şefkat ve merhamet duygularını artırır. İnsanı bencillik ve yalnızlık gibi kötü hislerden kurtarır. Yardımlaşmaya ve dayanışmaya sevk eder.

Akraba Maddi ve Manevi Servettir

Enes bin Malik, Resûlullah’ın (sav) söyle buyurduğunu naklediyor:

“Kim rızkının genişletilmesini, ömrünün uzatılmasını ve belalarının bertaraf edilmesini isterse, Allahtan korksun ve ailesi ile akrabalarına ziyaret etsin. Gerçek sılayı rahim yapan kişi, kendisine yapılan sılayı rahmi iade eden kimse değildir. Gerçek sılayı rahim yapan kişi, akrabası kendisine gelmediği halde ona giden kişidir.” (Buhârî, Tirmizî)

Kişi akrabalarını dostlarını komşularını ve sevdiklerini belli bir program dâhilinde ziyaret etmesi, onların hoşnutluğunu kazanması açısından dikkate değer inceliklerdendir.

Sorunların bertaraf edilmesinin, sağlıklı ve uzun ömürlü olmanın ve rızkımızın çoğalmasının reçetesi, akraba ziyaretleridir. İyi geçinmek Allah’ın (c.c) emri, Peygamberin (sav) sünnetidir.

Allah’ım beni, anne babamı, ailemi ve akrabalarımı bağışla. Emrettiğin sılayı rahimi en iyi şekilde muhafaza etmeyi nasip eyle.

 

Kaynakça:

  1. Kütüb-i Sitte, c. 17, s. 214.
  2. Nesâî, İşretü’n-Nisâ, 229; Tirmizî, İman, Hadis no: 2612.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?