İşgalcilerden Gazze’ye Yine Saldırı
Siyonist işgal rejimine ait savaş uçakları 8 Mayıs 2023 Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece Gazze Şeridi’nde, İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı durumundaki Kudüs Tugayları’nın üç komutanının evlerini hedef alarak 13 kişinin şehit olmasına, 20 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Şehit edilenler söz konusu üç komutan ile onların aile efradından oluşuyordu. İçlerinde 10 yaşından küçük çocuklar da vardı. Yaralananların da çoğu yine onların yakınlarından ve çevresinde ikamet eden ailelerdendi.
İşgal rejiminin bu saldırıları gerçekleştirmekte üç amacı vardı. Birincisi, kendi içinde aylardan beri yaşadığı siyasi krizi dışarı taşımak; ikincisi, Filistin’in Batı Yaka bölgesinde sürdürülen direnişin durdurulması ve işgal askerlerinin bu bölgede serbestçe baskınlar düzenleyebilmeleri için direnişin liderlerine uyarıda bulunmak, üçüncüsü de, daha önce başvurduğu nokta operasyonlarını yeniden başlatabileceğine dair tehdidini gerçekleştirme konusunda ilk denemesini yapmaktı.
Ancak direniş, işgalcinin bu saldırısına stratejik bir taktikle karşılık vererek onu geri adım atmaya ve ateşkes istemeye zorladı.
Not: İşgal rejiminin son Gazze saldırısının arka planı ve olayların gelişmesiyle ilgili ayrıntılı bilgilere Vuslat dergisinin Haziran 2023 sayısı için hazırladığımız dosyada yer vermeye çalıştık. Konu hakkında tafsilatlı bilgi sahibi olmak isteyenlere bu dosyamızı okumalarını öneririz.
Filistin’de Büyük Felaket’in 75. Yıl Dönümü
Filistin toprakları üzerinde gayri meşru siyonist işgal rejiminin kurulduğu ve Filistinliler nezdinde Nekbe yani Büyük Felaket olarak isimlendirilen olayın 75. yıl dönümü münasebetiyle dünyada Filistin halkıyla dayanışma amaçlı çeşitli etkinlikler düzenlendi. BM teşkilatı da ilk kez bu yıl Nekbe yıl dönümü münasebetiyle üst düzey yöneticilerin katıldığı bir etkinlik düzenledi.
Ancak geçmişte yahudi toplumuna karşı yaptığı Naziliğin üstünü örtmek amacıyla Filistin halkına karşı Nazileşen ve ırkçı siyonizme sınırsız destek veren Almanya, Nekbe yıl dönümü münasebetiyle Filistin halkıyla dayanışma etkinlikleri düzenlenmesine izin vermedi. Almanya’nın yaptığı, kirli çamaşırların üstünü örtmek için tuvalete düşmüş nevresim kullanmaya benziyor.
Esir Hıdır Adnan’ın Hayatını Kaybetmesi
Siyonist işgal rejiminin haksız bir şekilde Filistinlileri esir almak amacıyla kullandığı idari tutuklama uygulamasını protesto amacıyla açlık grevine giren, Filistin’deki İslami Cihad Hareketi’nin ileri gelenlerinden Hıdır Adnan, açlık grevinin 87. gününde hayatını kaybetti.
Adnan’ın sağlık durumunun kötüye gitmesi sebebiyle avukatlarının kefaletle serbest bırakılması talebiyle açtıkları dava siyonist işgal yargısı tarafından reddedilmişti. Eşinin, dünya kamuoyuna yaptığı çağrılar ve sivil toplum kuruluşlarının işgal rejimine baskı yapması yönündeki talepleri de sonuç vermedi. Sağlık durumunun gittikçe kötüye gitmesine rağmen işgal mahkemeleri Adnan’ı serbest bırakmama konusunda ısrarlarını sürdürdü ve işgal yargısının inatçı tutumu onun hayatını kaybetmesine neden oldu.
Filistin davasının etkili şahsiyetlerinden ve önderlerinden olan Hıdır Adnan 5 Şubat 2023 tarihinde, işgal güçlerinin Arrabe’deki evini basıp kendisini esir almalarının ardından açlık grevini başlatmıştı.
Daha önce 12 kez esir edilmiş ve toplamda 8 yıl işgal zindanlarında kalmıştı. Bu esaretlerinde sonuncuyla birlikte 6 kez açlık grevi gerçekleştirdi. Ancak sonuncusunun ondan önceki beş açlık grevine nispetle en uzunu olduğu ifade edildi.
Pakistan’da İmran Han’ın Tutuklanması ve Çalkantılar
Pakistan’da parlamentoda verilen bir gensorudan sonra iktidarına son verilen Pakistan Adalet Hareketi’nin lideri ve eski başbakan İmran Han’ın mücadelesini halk arasında sürdürmek istemesine mevcut hükümetin engel olmaya çalışması ülkede uzun süreden beri siyasi gerginlikler yaşanmasına sebep oluyor. İmran Han’ın maruz kaldığı muamelelere karşı halka yönelik konuşmalarında, iktidarı alanlara karşı ağır ifadeler kullanması ve bu türden tepkilerinin hedefine zaman zaman orduyu da yerleştirmesi sert tartışmalar yaşanmasına sebep oldu.
Bu tartışmalar neticesinde yolsuzluk suçlamalarıyla İmran Han’ın gözaltına alınması gerginliklerin artmasına ve kitlesel tepkilere neden oldu. Yaşanan olayların ardından Yüksek Mahkeme, İmran Han’ın gözaltında tutulmasını anayasaya aykırı bularak kefaletle serbest bırakılmasına hükmetti. Bu hükme binaen İmran Han’ın yeniden özgürleştirilmesi ülkedeki olayların nispeten durulmasına vesile olduysa da siyasi gerginliğe zemin oluşturan şartların tümüyle yok edildiği söylenemez.
Libya’da Paralel Hükümetin Başkanının Görevden Alınması
Libya’daki fitne hareketinin lideri Halife Hafter’e yakınlığıyla bilinen Tobruk Temsilciler Meclisi’nin, 2021 yılının sonunda seçim yapılamamasını bahane ederek kendince ayrı bir hükümet kurması hadisesinde sözde başbakan yapılan Fethi Başağa yine aynı meclis tarafından çöpe atıldı. Tobruk Temsilciler Meclisi, Başağa’yı yolsuzluklara bulaşmakla suçlayarak kendince yaptığı oylamada, çoğunluğun oylarıyla görevden aldığını ve hakkında soruşturma açılmasına karar verdiğini duyurdu.
Aslında söz konusu meclis Başağa’yı, fitne hareketinin kirli siyasetinde kullanmak amacıyla satın almıştı. Ulusal İttifak Hükümeti’nde İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı sırada ona suikast teşebbüsünde bulunan fitne hareketi bu kez dünyevi birtakım çıkarlar ve makamlar karşılığında onu satın almayı başarmıştı. Ama onunla yola devam etmesinin bir işe yaramayacağını anlayınca da kullanılmış mendil gibi çöpe atmaktan çekinmedi. Böylece dünyevi çıkarlar için şerefini pazara çıkarmanın nelere mal olduğunun yeni bir örneğini ibret alabilenlerin önlerine koymuş oldu.
Baas Diktatörlüğünün Katıldığı Arap Birliği Zirvesi
Arap Birliği teşkilatı 19 Mayıs Cuma günü Cuma namazından sonra Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde başlattığı zirvesine, 12 yıldan beri üyeliği askıda olan Suriye’nin katil diktatörü Beşşar Esed’i de davet etti. Arap Birliği’nin son zirvesinde en çok dikkat çeken gelişme de bu oldu. Esed’in konuşma yapmasına fırsat verilen zirvede Katar Emiri onurlu bir tavır sergileyerek onu protesto etti. Elini sıkmadığı gibi konuşmasını da dinlemedi.
Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin yeniden aktif hale getirilmesinde İran ile Suudi Arabistan arasında yeniden diplomatik ilişkilerin başlatılmasının önemli rolü olduğu biliniyor. Bu anlaşmadan zaten her konuda kârlı çıkan İran oldu.
İşin gerçeğinde Suriye’de değişen hiçbir şey olmamıştır. Baas diktatörünün hüküm sürdüğü bölgelerde zulüm hız kesmeden devam ettiği gibi ülkede henüz bütünlük sağlanabilmiş de değildir. Ülke nüfusunun önemli bir kesimi yine vatanları dışında veya Suriye sınırları içinde göç etmiş oldukları başka bölgelerde mülteci ya da göçmen hayatı sürdürmektedir. Onların yurtlarına veya kendi bölgelerine dönmeleri için yeterli güvence oluşturulmuş değildir. Dolayısıyla Baas rejiminin Arap Birliği’ndeki üyeliğinin yeniden aktif hale getirilmesi diplomatik oyundan başka bir şey değildir.
Çin-Orta Asya Zirvesi
Çin ile beş Orta Asya ülkesinin liderlerini bir araya getiren “Çin-Orta Asya Zirvesi” 18 Mayıs Perşembe günü Çin’in Şian şehrinde başladı ve 19 Mayıs Cuma günü kapanış bildirisini yayınladı.
Çin’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen Çin-Orta Asya Zirvesi, Çin emperyalizminin etki gücünü artırmasını ortaya koyan önemli gelişmelerden biridir. Çin’in Orta Asya ülkeleri üzerinde etki gücünü artırmasında Rusya’yla ilişkilerinin de önemli rolü olduğu tahmin edilebilir. Bu zirvede Çin, Orta Asya ülkelerine kendisiyle ilişkileri geliştirmeleri karşılığında önemli birtakım vaatlerde de bulundu.
Sudan’da Sular Durulmuyor
Bu yıl Arap Birliği zirvesinin önemli gündem maddelerinden biri de Sudan’da yaşanan iç savaştı. Bu savaşın sona ermesi için yapılan girişimler sonuç vermedi ve zaman zaman belli sürelerle ateşkes ilan edilse de çatışmalar bir şekilde devam etti. Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah Burhan, isyancı olarak tanımladığı Hızlı Destek Kuvvetleri’nin komutanı Muhammed Hamdan Daklu’yu başkan yardımcılığından azlederek yerine başkasını tayin etti.
Bu ülkedeki iktidar kavgası halkı tamamen perişan etmiş durumda. BM’nin hazırladığı rapora göre iç savaşın sebep olduğu durumdan dolayı Sudan halkının yarısı yardıma ihtiyaç duyuyor. Bir milyondan fazla insan ikamet ettiği bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Bunların yüzde yirmiden fazlası da komşu ülkelere iltica etti. Can güvenliğinin ortadan kalkması muhtelif sektörlerin faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmasına yol açtı. Bu yüzden de çok sayıda insan işine devam edemiyor. Bu da yardıma ihtiyaç duyan insan sayısının artmasına neden oldu.
Bütün bu sıkıntılar iktidarı ele geçirme hevesiyle kendi ülkelerinde adeta işgal orduları gibi birbiriyle savaşan iki ordudan kaynaklanıyor.
Kays Said Diktatörlüğün Kazıklarını Sağlamlaştırma Çabasında
Tunus’ta “Tek Adam” diktatörlüğünü hakim kılmak için 25 Temmuz 2021 tarihinde gerçekleştirdiği sivil darbenin ardından kademe kademe kazıklarını sağlamlaştırmaya çalışan Kays Said, ülkedeki İslami hareketin önde gelen liderlerinden 81 yaşındaki Raşid El-Gannuşi’yi tutuklattıktan sonra birtakım uydurma suçlamalarla 1 yıl hapis ve bin dinar para cezasına mahkum etti. Hakkında açılan diğer bazı davalarla ilgili yargılamalar ise sürüyor.
Bu cezalandırmanın tabii ki herhangi bir hukuki dayanağı yok. Amaç ülkedeki siyasi muhalefetin başını çeken İslami hareketi tamamen etkisiz hale getirmek. Bu amaçla liderliğini Raşid El-Gannuşi’nin yaptığı Nahda Partisi’ni de tamamen kapattı.
Diktatör Kays Said’in adamları ayrıca, Burgiba ve Zeynelabidin bin Ali döneminde, Gannuşi’nin ülke dışında yaşamak zorunda kaldığı sıralarda Nahda Hareketi’nin liderliğini yaptığı için çoğu hücre hapsi olmak üzere 20 yıl zindan hayatı yaşayan Sadık Eş-Şuru’yu da tutukladı.
Not: Tunus’ta Tek Adam diktatörlüğünün geri dönmesi için atılan adımlar ve son gelişmeler hakkında Ribat dergisinin Haziran 2023 sayısı için hazırladığımız dosyada ayrıntılı bilgi vermeye çalıştık. Bu konuyu biraz daha detaylı öğrenmek isteyenlere bu dosyamızı okumalarını öneririz.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?