İnsanlar mutlu olmak için evlendikleri halde neden boşanma oranları bu kadar fazladır?
Boşanmaların bu kadar arttığı bir zamanda ailede mutluluğun esasları önemli bir yer tutmaya başladı hayatımızda. Şüphesiz akıl sağlığı yerinde olan hiçbir insan yuvasını yıkmak istemez. Ama unutulmamalıdır ki aile huzurlu ve mutluyken ailede kopmalar olmaz. Eşler, daha evliliğin başından itibaren mutluluğun esaslarını öğrenmelidir ki bir ömür mutlu ve huzurlu yaşayabilsinler. Peki, ailede mutluluğun esasları nelerdir?

İşte başlıca esaslar:
1. Eşler, sık sık birbirlerini sevdiğini söylemelidirler. İnsanoğlu, yaratılışı gereği bu cümleyi her zaman duymak ister. “Seni seviyorum” öyle gizemli bir cümledir ki, en sıkıntılı anlarda bile kendisine söylenen kişiyi mutlu edebilmektedir. Her ne kadar belli bir yaştan sonra bu iki kelimeyi zikretmenin zor olduğuna dair yaygın bir düşünce olsa da bu çok yersiz ve yanlış bir düşüncedir. Eşler birbirlerine karşı bu cümleyi söylerken de tutarlı olmalıdır. Bey, hanımına “Hanım, seni çok seviyorum.” dedikten sonra en ufak hatasından sonra onu incitecek ya da azarlayacak olursa bu tutarsız bir davranış olur.

2. İnsan her yaşta bir sırdaşa, bir arkadaşa, dosta yani derdini dökecek birine ihtiyaç duyar. Eşler birbirinin arkadaşı olmalıdır. Her türlü sıkıntıda birbirinin yanında olmalı ve birbirine yardımcı olmalıdır. Dertlerini sıkıntılarını paylaşmayan bir insanın dertleri sıkıntıları içinde çığ gibi büyür ve en sonunda kişi patlama noktasına gelir. Bu patlamanın önüne geçmenin en etkili yolu paylaşmaktır. Dertlerini, sıkıntılarını aile dışı biriyle paylaşmak yerine eşler birbiriyle paylaşmalıdır.

3. Eşinize ara sıra hediye alın. Hediyeleşmek eşleri mutlu eder. Hediye gönülleri fetheden önemli bir unsurdur. Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bir sünneti olan hediyeleşmek dinimizde önemli bir yer tutmaktadır. Eşler birbirine hediye alırken mümkün olduğunca gelirine göre hareket etmeli ve israfa kaçmamalıdır. Hediyenin fiyatına değil, hediye edenin niyetine bakılması daha uygun olur. Eşler birbirine hediye alırken, eşinin neye ihtiyacı olduğunu bilmeli ve bir ihtiyacı giderecek hediyeler almalıdır. Aksi takdirde kullanılmadan köşeye atılacak hediyeler israftan başka bir şey değildir.

4. Eşinize mutlaka vakit ayırın. Özellikle erkek çalışmak zorunda olduğu için akşam eve yorgun gelebilir. Gün boyunca çalışan ve yorulan koca, tüm bunlara rağmen, akşam eve geldiğinde eşine zaman ayırmalı ve onunla sohbet etmeli, birlikte yemek yemeli ve bir çay ya da kahve içmelidir. Hanım da eşinin yorgunluğunu giderecek güzel cümleler kullanmalı, sevdiği yemekleri yapmalı ve ona değer verdiğini belli etmelidir. Özellikle bey ve hanımın birlikte çalıştığı ailelerde ikisi de eve yorgun geldiğinden birbirlerine yardım etmelidirler. Bu ailelerde eşler mutlaka birbirlerine zaman ayırmalıdırlar. İş ortamındaki stres ve yorgunluktan birbirlerini kurtarmalı, evlerinde mutluluk ortamı oluşturmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki boşanma oranlarının büyük bir bölümünü iki eşin çalıştığı aileler oluşturmaktadır. Bu ailelerde eşlere daha fazla görev düşmektedir. Hiçbir iş veya meslek aile saadetinden daha önemli olamaz.

5. Belli aralıklarla piknik, gezi veya yemeğe çıkın. Evde dört duvar arasında kalmak insanı gerebilir. Özellikle çalışmayan ev hanımları, sürekli evde kaldıkları için bazen temiz havaya, farklı mekânlara ihtiyaç duyarlar. Ailece bazen akşam yemeklerine çıkılabilir. Ancak burada amaç para harcamak, lüks yerlere gidip pahalı yemekler yemek değil, bir hava değişimi yaşamaktır.

6. Ailede meydana gelen sıkıntıların başında eşlerin birbirini anlamaması gelir. Eşler birbirini dinlemeyi bilmelidir. İletişimde en önemli unsur etkin dinlemedir. Etkin dinleme ise Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yaptığı gibi tüm vücudunu konuştuğu kişiye çevirerek konuşanın bulunduğu yöne dönüp arada bir başımızı sallayarak, evet vb. cümleler kullanarak karşı tarafı dinlediğimizi hissettirdiğimiz dinlemedir. Bazen insanlar aynı fikirlere sahip olsalar da düşüncelerini farklı cümlelerle dile getirdikleri için birbirlerini anlayamayabiliyorlar. Onun için eşler birbirlerini önyargılı bir şekilde dinlememelidir. Biri konuşurken diğeri başka bir şeyle ilgilenmemelidir.

7. Haftalık “aile istişare toplantıları” yapılmalı, bu toplantılarda haftalık biriken konular konuşulmalıdır. Hafta içinde yaşanan olumlu-olumsuz konular masaya yatırılmalı ve artısı eksisi ile konuşulmalıdır. Sorunların çözüm yeri ve zamanı bu haftalık aile toplantılarıdır. Aile istişare toplantılarına mümkün olduğunca tüm aile fertleri katılmalıdır. Herkesin fikri alınmalı ve ortak bir fikirde karar kılınmalıdır. Tüm ailenin katılacağı bir istişare toplantısı, aile saadeti için büyük önem arz eder. Ancak bazı konularda anne-baba, karar alma aşamasında çocuklara danışma yoluna giderlerken çocukların yaşını göz önüne almalıdır. Çocuklar söz konusu duruma akıl erdiremeyecek yaşta ise, onlara danışılıp onların isteklerinin tam tersi bir karar uygulanırsa, o zaman çocuk kendini ve fikirlerini değersiz hissedecektir. “İstişare, konunun ehli ile yapılır.” kaidesini hiçbir zaman unutmamak gerek.

8. Eşler birbirine karşı dürüst olmalı, yılandan kaçar gibi yalandan sakınmalıdır.
• Yalan, samimiyeti bitirir.
• Yalan, güveni bitirir.
• Yalan, ikiyüzlülüktür.
• Yalan; dostluğu, arkadaşlığı zehirler.
• Hz. Muhammed (s.a.s.) “Müslüman, asla yalan söylemez.” buyurmuştur. Düşünün ki eşinizin size yalan söylediğini fark ettiniz. Bu davranış birkaç kez tekrar etti. Bundan sonra, acaba doğru mu söylüyor, yoksa yalan mı diye bir şüphelenir durursunuz. Aile hayatınız alt-üst olur. Aile içinde her şey karşılıklı güvene dayandığı için güven sarsılınca aile temeli de sarsılmış demektir.

9. Eşler birbirinin güzel huylarını, iyi yanlarını görmeli ve takdir etmeli; eksikleri ise görmezden gelmelidir. Erkekler, eşlerinin beğenmediği bazı huylarını, tabi bunlar inanç ve namus konuları gibi İslam temel esasları konusunda olmayan huylardır, zorla değiştirmeye kalkmamalıdır. Fahr-i Kâinat Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), “Kadınlar eğe kemiğine benzer, onları fazla düzeltmeye çalışırsanız kırılır.” hadisini bu konuda kendimize rehber edinmeliyiz.

10. Eşinize karşı fedakâr olun. Evliliğin sağlam temeller üzerine oturtulmasında rol oynayan en önemli etkenlerden biri de fedakârlıktır.
• Fedakârlık, eşini kendine tercih etmendir.
• Fedakârlık, zor ve en yoğun zamanlarda bile eşine zaman ayırmandır.
• Fedakârlık, duanda eşine yer ayırmandır.
• Fedakârlık, eşine dünyevi her şeyden daha fazla değer vermendir.
• Fedakârlık, cennette dahi hurilere rağmen eşini tercih etmektir.
Eşler birbirine karşı fedakâr olmalıdır. Bir ev hanımının, kendisi sevmediği halde eşinin sevdiği yemeği yapmasıdır fedakârlık. Fedakârlık, kendisi ve eşinden hiçbir karşılık beklemeden elinden gelen her iyiliği ve güzelliği eşi için istemek ve uygulamaktır.

11. Tatil programlarına birlikte karar verin ve içeriği birlikte doldurun. Genellikle tatiller senenin az zamanını kapladığı için az zamana çok şey sığdırmak isteriz. Hanım, bey ve çocukların ayrı ayrı istekleri olur. Tatil yerine karar verilirken uygulanan fikrin neden uygulandığı ya da diğerlerinin fikrinin uygulanmadığı niçin açıklanmalıdır. Tatil; stres ve yoğun iş hayatından kurtulmak ve halk deyimiyle “kafa dinlemek” demektir. Ev hanımı için bir değişiklik ve farklı mekân demektir. Çocuklar için okul ortamından biraz uzaklaşmak ve enerji toplamak demektir. Programlı ve iyice düşünüldükten sonra karar verilen bir tatil maddi-manevi kazanç olur. Aile arası iletişimi güçlendirir ve aile bağlarını kuvvetlendirir.

12. Eşler uzun süre birbirinden ayrı kalmamalıdır. Uzun bir zaman diliminde ayrı kalan eşlerin birbirlerinden soğuma-uzaklaşma ihtimali vardır. Her ne kadar “Ayrı kalınca özlem ve sevgi artar.” diye bir düşünce varsa da evlilik hayatına alışan erkek ve kadın ayrı kaldıkları süre içerisinde sorumluluk hissini de kaybetme riski ile karşı karşıya kalabilirler. Bireysel davranma, hareket etme sorunu ortaya çıkabilir. Ancak eşler huzursuz bir aile ortamında yaşıyorlarsa, kısa bir süre, 1-2 hafta gibi, birbirlerinden ayrı kalmalarında çok da bir sakınca olmaz. Böylece sakin kafa ile düşünebilir ve daha mantıklı davranabilirler.

13. İnsanın iki günü bir olmaz. Hatta ömrünün bir saati diğerine hiç benzemeyebilir. Bazen mutlu iken aniden gelen bir telefon, bir söz ya da bir davranış ile bambaşka bir ruh haline bürünebilir insan. Eşlerden biri kızgınken diğeri alttan almalıdır. Sinir hali insanın sağlıklı düşünmesini engeller. Dolayısıyla sinirli bir halde iken söylenen sözler mazur görülmeli ve sonraya taşınmamalıdır.

Hikâye bu ya; Yeni evlenen çiftlerden bey şöyle demiş: -Hanım, ben sinirlenince sen susacaksın; sen sinirlenince de ben susacağım. Hanımı tamam demiş ve eklemiş: -Senin sinirlendiğini nereden anlayacağım? -Sinirlenince külahımı ters giyeceğim. Ya ben senin sinirlendiğini nereden anlayacağım? -Ben de eteğimi ters kıvıracağım. Evlilikleri gül-gülistan devam ederken bir gün hanım ev işlerinden aşırı yorulmuş, bulaşık yıkarken bardak kırmış ve elini kesmiş. Eteğini ters kıvırmış. O sırada beyi de işten geliyormuş. Pencereden şöyle bir bakmış ki beyinin külahı ters dönmüş vaziyette. Hemen eteğini düzeltmiş ve güler yüzle beyini kapıda karşılamış.”

14. Eşinizin başarısını takdir edin. Bu başarı küçük dahi olsa daha büyük başarılara giden basamak olacaktır. Böylece eşinizin yanında olduğunuzu göstermiş olursunuz. Özellikle hanımlar, başarılı erkeklerin arkasındaki gizli güç olabiliyorlar. “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir.

 

15. Hatasız kul olmaz ancak mümkün oldukça eşinize karşı hata yapmamaya çalışın. Hata yaptığınızda da gecikmeden özür dileyin. Her insanın hata yapabileceğini kabul edin. Mükemmeliyetçi olmayın. Mükemmeliyetçi olmak insana zarar verir. Hataları affetmeyi bilin. Affetmek erdemdir.

16. Eşler birbirine teşekkürü borç bilmelidir. Hanım güzel bir yemek yaptığında, evi temizlediğinde, ütü yaptığında erkek ona teşekkür etmelidir. Kadın da erkeğine, çalışıp onlar için yorulduğundan, ihtiyaçlarını karşıladığından dolayı teşekkür etmelidir.

17. Birlikte kitap okuyun. Kitap okuma saatiniz olsun. Öğrendiğiniz yeni bilgileri eşinizle paylaşın. Sevdiğiniz şeyleri paylaşın.

18. Mümkün oldukça dua edin eşiniz için. Şüphesiz Allah (c.c.), duaları geri çevirmez.

19. Namazlarınızı mümkün oldukça cemaatle kılın.

20. Evde uyulması gereken ve kaçınılması gereken kurallar oluşturun. Böylece eşlerin neyi isteyip neyi istemedikleri ortaya çıkacaktır. Eşler, mutlaka hobilerini ve fobilerini birbirine anlatmalı ki bilmeden bir söz ya da davranışla birbirlerini incitmesinler.

21. Her söz ve davranışta empati kurun. Kendinizi eşinizin yerine koyun ve “O, bana bu sözü söyleseydi ya da bu şekilde davransaydı ben ona nasıl davranırdım?” diye düşünün.

22. Anne-baba, kaynana-kayınbaba bizler için çok değerli olmakla beraber onların her isteğini evlerimizde uygulamaya çalışarak huzursuzluğa sebep olmamalıyız. Uygun olan tecrübelerini almalı, olmayanları ise kırıcı olmadan reddetmeliyiz. Eşler, eşi-annesi-kaynanası arasında iyi bir denge kurmalıdır.

23. Hanım eşini işe gönderirken kapıya kadar eşlik edip uğurlamalıdır ki erkek, akşam eve istekli gelebilsin.

24. Başarılı, huzurlu yuvalar kurup hayırlı evlatlar yetiştiren insanlar örnek alınmalıdır. Onlar ziyaret edilmeli ve tecrübelerinden faydalanılmalıdır.

25. Çocuk eğitiminde anne ve babalar, görevi birlikte üstlenmeli ve birbirlerine yardımcı olmalıdır. Nitekim yuvayı dişi kuş yapsa da kadın-erkek yuvayı birlikte koruyacaklardır. Çocuk eğitimi gibi zor bir işi hanımlar tek başına üstlenemez ve üstlenmemelidirler de.

26. Ekranlar karartılmalıdır. Televizyon ve internet başında saatlerce zaman geçiren eşler bir arada olsalar da aslında yalnızdırlar. Eşler, televizyon ve internet yerine birbirlerine zaman ayırmalıdırlar.

27. Aile sohbetleri yapılmalı. Eşler ve varsa çocuklar haftanın belli günlerinde bir araya gelerek kitap okumalı ve okudukları kitapları analiz etmeli. Böylece okunan kitaplar daha iyi anlaşılır.

Bu ve bunun gibi esaslarla ailede; huzurlu, mutlu ve başarılı bir yaşam sürdürülecektir. Her ne kadar zor görünse de yukarıda sıraladığımız maddeler uygulanmaya başlanınca aslında çok da kolay ve uygulanabilir olduğu anlaşılacaktır. Yüce Rabbim yuvalarımızı huzur ve bereketle doldursun ve yuvamızı cennete çevirsin.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?