Evet, elimiz armut topluyor. Nicedir etrafımızda olan olayları düşünmekten, analiz etmekten uzaklaştırıldık! Birer yapay zekaya, gelişmiş robotlara çevirdiler bizi. Duyarsızlığımız Arş-ı Ala’yı titretiyor. Hesap Günü’nü hesaba katmamaya başladık! Yanlış yaparım korkusuyla yaşıyoruz. Yanlış yaparlar korkusuyla duyarlı üç beş kardaşımızı da linç etmekten, onları yalnız bırakmaktan başka bir iş yapmıyoruz. Ey korkusuna yenik düşen kardeşim! Yanlış yapacağım diye hiçbir şey yapmıyorsan, yanlış yapıyorsun!
Birbirinden dilenen dilenciler gibiyiz. Halbuki İslam bize paylaşmayı emrediyor. Paylaşmak sadece ekmekle olmaz! Öğrenmek gerek. İlmini paylaşmayı… Sevincini paylaşmayı… Sevgisini paylaşmayı… Zamanını paylaşmayı… Duygularını paylaşmayı… En güzel sadaka, duygularını paylaşmaktır. Kardeşini yalnız bırakmamayı öğrenmektir… Kardeşine sahip çıkmaktır….Acısına ortak olmaktır. Çünkü “Acı” bilincin biricik nedenidir.’ İnsanoğlu ikiye ayrılır: Bu cümleyi anlayanlar ve anlamayanlar diye.
İnsan dışarıda ne kadar dolaşırsa dolaşsın, evine dönmek zorundadır. Zaten dışarıyı görmeyen biri, evinin kıymetini de anlayamaz. Evimizi yerle bir de etseler, yine döneceğiz. Onu yeniden inşa edeceğiz. Evimiz ahlakımızdır. Ve Ahlak bizi Allah’a götürür. Doğruluktan ayrılmayacağız. Ve doğru olan, asla imkansız değildir! Üst aklı alt üst eden de budur! Öncesiz bir sonraya mahkum edemeyecekler bizi. ‘Kardeşimin fotoğrafını, kardeşimden daha çok severim. Çünkü hiç değişmiyor’ dedirtemeyecekler bize. Yalanları yatsı okunmadan önce çıkacak ortaya… Kandıramayacaklar bizi.
Biz onca yanlışı yalnız yapmayı beceremeyiz. ‘Bu kadar yanlışı, o büyük Peygamber’in(sav) ümmeti tek başına yapamaz!’ diye bağırasım geliyor. Ama kimse duymayacak diye de çok korkuyorum. Secdeye gittiğimiz toprak, abdest aldığımız su, Müslüman kanına karıştı. İrfan ve hikmet gidince ‘İlim’ canlı bombaya dönüştü. ‘Açlık varsa, Servet çalıntıdır’ düsturunu unuttuk! Suriyeli bir çocuğu el üstünde tutmak için, illa tabuta mı girmesi gerekiyor? Bir bebeğin ölümü bize bir şey ifade etmiyor mu? Ne ara bu kadar gaddar olduk? Ölmeyecek miyiz? Her şeyin hesabı sorulmayacak mı? Yeryüzünün tüm ‘yalnız’larına söyleyin, hepiniz öleceksiniz! Ve ölümünüz sizin en sonuncu doğuşunuz olacaktır!
Can tükenir, vicdan sızlar,
Bu işte bir yalnızlık var!
Göz o gün yerinden fırlar,
Tarumardır vicdansızlar!