Âyetler:
“Biz âyetlerimizi ancak korkutup uyarmak için göndeririz.” (İsra, 59)
“Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şûra, 30)

Âyetlerle ilgili nakiller:
İmam Taberî kendi senediyle Katâde’den (rahmetüllahi aleyhimâ) “Biz âyetlerimizi ancak korkutup uyarmak için göndeririz” ayetinin tefsiriyle ilgili şunları nakletmiştir: “Allahu Teâlâ insanları ibret almaları, öğüt almaları ve dönüş yapmaları için dilediği âyetiyle uyarmaktadır. Bize nakledildiğine göre Abdullah b. Mesûd (radıyallahu anh) döneminde Kûfe sarsılınca İbn Mesûd dedi ki ‘Ey insanlar! Rabbiniz bu sarsıntıdan sonra sizlerden razı olacağı işleri yapmanızı, doğru yola yönelmenizi ve tövbe etmenizi istiyor. Siz de bundan sonra Rabbinizi razı edecek ameller yapın ki Rabbiniz sizden razı olsun.”1

İmam Taberî kendi senediyle Abdullah b. Abbâs’tan (rarıyallahuanhumâ) “Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar” âyetinin tefsiriyle ilgili şöyle demiştir: “Müminler için günahlarının cezası ahiretten önce dünyada verilir. Ahirette ise o günahlardan sorumlu tutulmazlar.”2

Ebû Musâ el-Eşarî’den (radıyallahu anh) nakledildiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim rahmete mazhar olmuş bir ümmettir. Ümmetimin azabı dünyadadır, ahirette onlar için azap yoktur. Dünyadaki azabı da fitnelerle, depremlerle ve ölümlerle gerçekleşecektir.”3

Hadisler:
Ebû Hureyre’den (radıyallahanh) nakledildiğine göre Resulullah (sallalahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Şehitler beştir: Tâundan (vebadan) ölen, karın (yani iç bölgede oluşan) hastalıktan ölen, suda boğulan, yıkıntı altında kalıp ölen, bir de Allah yolunda şehit olandır.”4

Hz. Enes b. Mâlik’in annemiz Hz. Âişe’den (radıyallahu anhumâ) rivayet ettiği uzun bir hadiste annemiz şunları dedi: “… Bundan sonra insanlar zinayı helal görüp içki içtikleri ve çalgı âletlerini çaldıkları zaman Allahu Teâlâ semâsında bu duruma kızar ve yeryüzüne onları sarsmasını emreder. Eğer tövbe eder ve yaptıklarını terk ederlerse yeryüzünü durdurur. Aynı haramları yapmaya devam ederlerse yeri üstlerine geçirir.” Burada Hz. Enes (radıyallahu anh) sorar: “Onlara ceza olarak mı böyle olur?” Annemiz Hz. Âişe “Müminlere rahmet, bereket ve öğüt, kâfirlere ise ceza, öfke ve azap olarak” diye cevaplandırır. Hz. Enes (radıyallahuanh) diyor ki: “Resulullah’ın (sallallahu aleyhi vesellem) hadislerinden sonra hiçbir söze bu kadar sevinmemiştim. Hatta diyebilirim ki ben bu sözün sevinciyle yaşıyorum. Diriltileceğim gün de kalbimde bu sevgiyle diriltileceğim.”5

Cafer b. Burkân’dan (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Ömer b. Abdilaziz (rahmetullahi aleyh) Şâm’da gerçekleşen depremden sonra şöyle bir mektup gönderdi: “Muhakkak ki bu sarsıntı Allahu Teâlâ’nın kullarını kınamasıdır. Ben şehirdeki insanlara falan ay ve filan saatte yanlarında bulunan şeyleri sadaka vermeleri haberini gönderdim. Rabbimiz buyuruyor ki: “Doğrusu arınan ve rabbinin adını anıp namaz kılan kurtuluşa ermiştir.” (A’la, 14-15)

Babanız Âdem’in (aleyhissalatu vesselam) dediği gibi deyin: “Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen mutlaka ziyan edenlerden oluruz!” (el-A’râf, 23)

Nuh (aleyhissalatu vesselam) dediği gibi deyin: “Eğer beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen elbette ziyana uğrayanlardan olurum.” (Hûd, 47)

Musa (aleyhissalatu vesselam) dediği gibi deyin: “Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim, beni bağışla!” (Kasas, 16)

Yûnus (aleyhissalatu vesselam) yalvardığı gibi Rabbinize yalvarın: “Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden olmuşum!” (Enbiya, 87)6

Kaynakça:
1) Taberî Tefsiri, İbn Atiyye Tefsiri, İbn Kesîr Tefsiri. 2) Taberî Tefsiri, İbnu’l-Cevzî Tefsiri. 3) Ebû Dâvûd, Müsnedü’l-İmâm Ahmed, Ebû Ya’la Hâkim’in sıhhat derecesinde görmesi ve Zehebî’nin de buna muvâfakat etmesiyle nakledilmiştir. 4) Buhârî, 2829; Müslim, 1914. 5) Hâkim bu hadisin Müslim’in şartına uymasında rağmen Sahihayn’da rivayet edilmediği belirtmiştir. Müstedrakü’l-Hâkim, Kitabü’l-fiten ve’l-melâhim, 13544. 6) Musannefu İbn Ebî Şeybe, c.2, s.472; Hilyetü’l-evliya, Ebî Nuaym, c.5, s.337.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?