Sayın Cumhurbaşkanım
Muhammed Mursî,
Sayın Müslüman vicdanı,
Sayın tüm özgür yürekli insanların onur kaynağı,
Mısır’daki Sisi rejimi şehadetinizden önce ve sonra en temel insani haklarınızdan mahrum bırakarak sizi unutturacağını sandı. Uzak tarihte Mekkeli müşriklerin Resûlullah’ın erkek çocuk sahibi olmamasının soyunun devam etmeyeceğine, dolayısıyla bu durumun isminin anılmamasına ve hatırasının unutulacağına yol açacağına inanmaları gibi…
Fakat onların dediği gibi olmadı. Yüce Allah’ın kararı başka idi ve o galip geldi. Yüce Allah, Kevser Suresinde “Asıl, sonu gelmeyecek olan, sana karşı nefret duyandır.” buyurarak Hz. Muhammed’in (sav) adının, hatırasının, sevgisinin ve davasının kıyamete kadar unutulmayacağını kararlaştırdı. Ahzâb Suresinin 56. ayetinde Hz. Muhammed’i (sav) kimin desteklediğini ve kimlerin onu desteklemeleri gerektiğini ifade etmek üzere şöyle buyurdu: “Allah ve melekler Peygamber’e salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm edin.” Artık Hz. Muhammed’in ismi anılmadan ne azan okunabilir ne de namaz eda edilebilir.
Sayın şehid cumhurbaşkanım,
Çağımızda Mısır’da ismi anılmaya değmeyen değersiz bir kukla, uzak geçmişteki selefini ahmakça taklit ederek sizi cezaevinde davanızdan vazgeçirmeye çalıştı, bu hususta başarılı olmayınca sizi unutturmaya çalıştı, bunda da başarılı olmayınca sizi şehid ettirdi. Şehadetten sonra, ne istediğiniz yerde defnedilmenize izin verdi ne de sevenlerinizin namazınızı kılmalarını kabul etti. O değersiz kukla, bu insanlık dışı uygulamalarıyla selefi Ebu Cehil gibi sizi unutturacağını sandı. Fakat heyhat! Ne İslâm âlemi sizi unuttu ne de dünyanın özgür ruhlu insanları.
Tüm dünyada Müslümanlar ve onurlu insanlar, şehadetiniz üzerine derin üzüntü duydular. Ben bu hususta Kudüs veya Cezayir’den, Malezya veya Endonezya’dan, Pakistan veya Hindistan’dan söz etmeyeceğim. Sadece ülkemde şehadetinizin ikinci gününde neler olduğunu ifade edeceğim: Şehadetinizin ikinci gününde Türkiye’de; 81 vilayette, yaklaşık bin şehirde, yüz binden fazla cami, meydan ve merkezde gıyabi cenaze namazınız kılındı. Bu Türkiye tarihinde şimdiye kadar hiçbir kişiye nasip olmadı.
Şehit Cumhurbaşkanım Muhammed Mursî,
Siz kelimenin tam anlamıyla gerçek erlerdensiniz. Siz direnişin, onurun ve fedakârlığın sembolüsünüz. Bu sözünüzün altına hakkıyla imzanızı attınız: “Çocuklarımız bilsinler ki, babaları ve dedeleri gerçek erlerdi…” Siz, 25.10.2014 tarihinde şöyle derken ne kadar sadıktınız: “Tutuklu oğullarımdan önce cezaevinden çıkmayacağım. Tertemiz ve onurlu kızlarımdan önce evime adım atmayacağım. Hayatım, temiz ruhlu şehitlerin hayatından kıymetli değildir.” Siz şu sözünüzü söylerken ne kadar samimi, tevazulu ve dostane idiniz: “Doğrularım da oldu, hatalarım da… Ancak, bana verilen emanete ihanet etmedim ve asla etmeyeceğim.” 2013’teki ilk yargılamada mahkemeyi tanımadığınızı ifade ettiniz ve mahkeme başkanına meydan okuyarak onurlu bir şekilde “Ben Dr. M. Mursî, Mısır Cumhurbaşkanıyım. Beni yargılayamazsınız, yetkiniz yoktur. Bana askeri bir darbe yapıldı, darbeci askerleri yargılayınız!” dediniz. Bu söz ve tavrınızla ne kadar cesur ve onurlu olduğunuzu gösterdiniz.
Şehit Cumhurbaşkanım Muhammed Mursî,
Siz, 2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler’in aday gösterdiği Hayrat Şatır’ın adaylığı düşünce, onun yerine aday yapıldınız. İlk turda yüzde 25.5 oy aldınız ve ikinci tura girmeye hak kazandınız. İkinci turda da oyların yüzde 51.73’ini alarak Mısır’ın 5’nci, ülkenin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı oldunuz. Yedek aday olmanız bazı akılsızların size saldırmasına ve sizi alay konusu etmelerine sebep oldu. Hatta size terbiyesizce “stepne”, “yedek lastik” bile dediler! Bu durum hayatınızı merak etmemize sebep oldu. Sizi tanıdıkça göğsümüz kabardı, rahatladık ve şöyle demeye başladık: İhvan’ın “stepnesi” böyle ise “asili” nasıldır?
Hayatınızı incelerken dikkatimizi çeken belirgin bazı özellikleriniz:
1. Siz, 8 Ağustos 1951’de doğdunuz. Altı kardeşin en büyüğü idiniz. İlk eğitiminizden sonra mühendislik lisansınızı Kahire Üniversitesi’nde aldınız (1975 ve 1978). Mühendislik doktorasını Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde tamamladınız (1982). Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde yardımcı doçent oldunuz (1982-1985). Ardından eğitim vermek için Mısır’daki Zagazig Üniversitesi’ne geldiniz. Hayatınız akademik başarılarla doludur.
2. Siz, 2000 ve 2005 yılları arasında milletvekili oldunuz. 30 Nisan 2011 tarihinde Müslüman Kardeşler’in kurduğu, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin başkanı seçildiniz. 24 Temmuz 2012’de cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığınız resmen açıklandı ve 30 Temmuz 2012’de yemin ederek göreve başladınız. 3 Temmuz 2013’te Batı ve Arap siyonistlerce desteklenen Mısır askeri cuntasının darbesi ile görevinizden alıkondunuz ve tutuklandınız. Yaklaşık bir yıllık başkanlığınızda Mısır’da ne bir gazeteci tutuklandı ne de bir gazete veya televizyon kanalı kapatıldı. 1952’de krallığın son bulup güya demokratik hayata geçişten sonra cumhurbaşkanı olarak seçilen ilk sivil kişi siz oldunuz. Maalesef, Arap ülkelerinde devlet başkanlığı ya krallık yolu ile ya da askeri darbelerle elde ediliyor. Bu nedenle espri babından şöyle denir: “Devlet başkanı olmanın en garantili yolu general olmaktan geçer.” İşte siz bu anlayışı yıkan ilk kişi oldunuz.
3. Şehit edildiğiniz gün Hz. Osman’ın şehadet yıldönümüne denk geldi. Siz de onun kadar hayatınız pahasına insanların kanının akmaması için çaba sarf ettiniz. Hz. Osman’la komşuluğu, inşallah, hak ettiniz.
4. Sizin bir yıllık başkanlığınızda Mısır ekonomisi canlandı, buğday üretimi arttı, halkta ekonomik gelişme umudu yeşerdi. Sizin “Silahımızı, gıdamızı ve ilacımızı üreteceğiz.” sözünüz halkınızı uyandırdı, sömürgeci düşmanların uykusunu kaçırttı.
5. Sizin bir yıllık başkanlığınızda başta Filistin/Gazze ve Suriye halkı olmak üzere Müslümanlar sahipsiz olmadıklarını hissetti. Başta siyonist rejim ve Arap siyonistler olmak üzere İslâm düşmanları derin bir korku yaşadı.
6. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra köşke taşınmak yerine kiralık evde oturmaya devam ettiniz. Mısırlılar başı ve sonu belli olmayan başkan konvoylarını görmez oldu. Tam bir halk evladı olduğunuzu gösterdiniz.
Şehit Cumhurbaşkanım Muhammed Mursî, İslâmî bir hayat yaşayarak şehadeti hak ettiniz. Siz ne mübarek bir Müslüman vicdanısınız! Allah’ın rahmeti sizinle beraber olsun. Yolun yolumuzdur!..

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?