İslam, Allah’ın boyası ile boyayan bir dindir; öğretileri, değerleri ve ölçüleri Allah’a aittir. İslam’ı başka bir düşünce, değer ve öğretilerle sentezlemek; herhangi bir sistemle uyumlaştırmak ve diğer dinlerle, medeniyetlerle entegre etmeye çalışmak söz konusu bile edilemez.
İslam ayrı bir medeniyettir; ruhu, vizyonu ve misyonu farklıdır. İslam’ın inşa ettiği toplumun niteliği, inancı, ibadeti, ahlakı, kültürü, yaşam alışkanlıkları ve pratikleri diğer toplumlardan farklıdır. İslam’ın öğreticisi olan Allah Resulü (sav) İslam’ın diğer din, medeniyet ve toplumlar arasındaki farklılıklarının korunabilmesini sağlamak için bilhassa ihtimam göstermişler, diğer din ve topluluklara benzememek için gayret etmişlerdir.
İslam bizim farkımızdır. Müslüman sadece bir kelime ile değil, İslami değer ve ölçüleri yansıtan bir yaşam tarzıyla diğerlerinden farklı olmalıdır. Dinim İslam, annem, babam, soyum Müslüman, ülkem Müslüman, ben Elhamdülillah Müslümanım demenin ötesinde Allah’ın istediği, Resulullah (sav)’ın uyguladığı pratiklerle özdeşleşen bir hayat, Müslümanı diğerlerinden farklı kılacaktır.
Adımız Müslüman… Genç kızımız dar pantolonun üzerine bedenini sıkıca saran gömleği, üzerine taktığı minicik eşarbı, etrafa mis gibi koku yayan parfümü ve daha güzel görünmek için yaptığı makyajla sokaklarda geziniyor. Genç delikanlımız, havuç tipi pantolonu, vücuduna kazıttığı dövmeyi göstermek için giydiği marka tişörtü, son trende uygun şekil verdiği saç modeliyle kız arkadaşıyla olan randevusuna yetişmeye çalışıyor. Kadınlarımız giyim, moda, stil ve ev tasarımlarının peşinde koşuyor, erkeklerimiz dünyanın zevk ve sefasının derdinde, daha büyük kazanmak için yarışıyor. Küçüğünden büyüğe çoğunluk televizyon, cep telefonu ve bilgisayar başında vakit geçiriyor. Dünya öncelenmiş, ahiret unutulmuş, hesap bilinmez olmuş. Dillerde, gözlerde, ellerde haram dolaşıyor.
Git gide onlara daha çok benziyoruz. Dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler, giyim kuşamımız, davranışlarımız, zevklerimiz, hatta yemek alışkanlıklarımız bile aynı. Bizi onlardan ayıran farklar kalmadı. Farklılıklarımızı yaşamazken, hem İslami bilinç ve kimliği kaybediyoruz, hem de İslam’a yabancılaşıyoruz; bu da buz dağının görünmeyen yüzü.
Hasan-ı Basri Hazretlerinin Ashab-ı Kiram ile kendi içinde bulunduğu nesli kıyas eden o meşhur değerlendirmesini kendi neslimize uyguladığımızda oldukça vahim bir tablo ile karşılaşmaktayız.
“Siz onları görseydiniz mecnun (deli) zannederdiniz. Onlar sizin iyilerinizi görseler; ‘Bunlar iyilik ve hayırdan nasipsiz kimselerdir.’ kötülerinizi görseler; ‘Bunlar da Müslüman mı?’ derlerdi.”
Söylemesi zor ve acı da olsa, dışarıdan bize bakanlar diğerleriyle aramızda bir fark göremiyorlar. Kim Müslüman belli bile değil. Müslüman diğerlerinden farklı olmalı; farklılıklarını inancında, ibadetlerinde, görüntüsünde, konuşmasında, ahlakında, karakterinde ve alışkanlıklarında gösterebilmelidir.
İslam bizim farkımızdır, bizi diğerlerinden ayıran çizgidir. Namazlı bedenlerimiz, vakarlı görüntülerimiz, takvalı elbiselerimiz, Allah korkusu taşıyan kalplerimiz, harama bakmayan gözlerimiz, muhabbetli sözlerimiz, helale uzanan ellerimiz, huşu içinde titreyen yüreklerimiz, sevgi, şefkat ve merhamet dolu gönüllerimiz, dil, ırk, renk, mezhep ayrımı tanımayan kardeşliğimiz, küfür ve fitnelere karşı koyan mücadelelerimiz, İslam’a uyan pratiklerimiz, Kuran’a ve Sünnet’e yaslanan bir yaşamımız bizi diğerlerinden ayıran farklarımızdır, farklılıklarımızdır.
Hayâ bizim süsümüzdür. Adalet, merhamet, vicdan bizim göstergelerimizdir. Allah’a kulluk edebilmek en büyük derdimizdir. Cennet en çok elde etmek istediğimiz, kul hakkı en çok korktuğumuz, cehennem en çok kaçmak istediğimizdir.
Kazaya bırakılan, unutulan, terk edilen namazlar değil; beş vakit kılınan namaz bizim farkımızdır. Minicik süslü eşarplar, dar kıyafetler, koku yayan parfümlü bedenler, makyajlı yüzler değil; tesettür bizim farkımızdır. Başkalarının hakkını çalan, sadece kendi menfaatlerini korumaya çalışan siyaset değil; adil olmak bizim farkımızdır. Irk ve mezhebi farklı olduğu için birbirine düşman kesilmek, nefret etmek değil; hiçbir sınır ve coğrafya tanımayan İslam kardeşliği bizim farkımızdır.
Biz farklı olan, farklılıkları ile değer kazanan, değerleriyle diğerlerinden üstün olan, Allah’ın dini ile boyanan inananlarız. Sadece bir kelimeyle değil bir yaşam biçimiyle İslam olan ayrı bir medeniyetiz.