Dünya kelimesinin “denaet” kökünden geldiğini söyleyenlere göre dünya; iğreti, adi ve alçak anlamlarına gelir. Aslında dünya kelimesinin anlamı dahi dünyanın basit ve geçici bir yer olduğunu anlamamız için yeterlidir. Gerçek olan da budur zaten. Dünya, belli bir süre yaşadığımız ve imtihan edildiğimiz bir mekandır. Nitekim Rabbimiz bu konuda bizi en güzel şekilde bilgilendirmiştir.
Allah bu gerçeğe Ankebut Suresi 64.ayetiyle dikkat çekmiştir: “Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise gerçek hayattır, bir bilselerdi.” Başka bir ayet-i kerimede Allah şöyle buyurmuştur: “Bilesiniz ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, aranızda övünme, para ve evlat çokluğu yarışından ibarettir. Bu, inkarcıların hoşuna giden bir bitkiyi yetiştiren bir yağmura benzer. Ne var ki daha sonra o bitki kurur, sararır ve sonunda çer çöp olur. Ahirette ise Allah’tan çetin bir azap, bir bağışlanma ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı, kandıran, geçici bir zevkten ibarettir.” ( Hadid, 20)
Her iki ayetten de anlaşıldığı gibi dünya hayatı aslında bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Geçici bir süre için gönderildiğimiz, imtihan edildiğimiz bir yerdir. Dünya işte bunlardan ibarettir. Dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar, Allah’ın helaline ve haramına dikkat etmeden yaşayanlar, mallarıyla, soylarıyla övünenler büyük bir yanılgı içindedir. Bunların aslında bu çabaları Rabbimizin ayet-i kerimede bildirdiği gibi çerçöp olacaktır. Biz bu bilinçle dünyaya bakacağız. Dünyanın basit ve geçici bir yer olduğunu unutmadan hayatımızı sürdüreceğiz. Önce kendimize, daha sonra eşimize, çocuklarımıza ve diğer Müslüman kardeşlerimize bu gerçeği tekrar hatırlatacağız. Dünya, imtihan için gönderildiğimiz bir yerdir. Dolayısıyla büyük zorluklar yaşadığımız, acıktığımız, susadığımız bir yerdir. Hastalandığımız, üzüldüğümüz bir mekandır. Bütün bunlar dünya hayatında var olan şeylerdir. Çünkü imtihan bunu gerektiriyor. Nitekim Hz. Peygamber de bir hadis-i şerifte: “Dünyada rahat yoktur.” diyerek bu gerçeğe dikkat çekmiştir.
Ahiret kelimesinin sözlük anlamı ise “Son ve sonra olan”dır. Bu anlamda dünyanın sonuna ahiret denir. Terim olarak ahiret, ölümden sonra insanların tekrar dirilmesiyle başlayan ve ebediyen devam eden bir hayatın adıdır. Yaratılmış olan varlıkların zamanı gelince yok olmaları doğaldır. Allah’tan başka ölümsüz, kalıcı varlık yoktur. Bu varlıklar arasında kendisine verilen akıl, irade ve güç sayesinde özel bir yere sahip olan insan da belirli bir süre yaşadıktan sonra ölmektedir. Allah bu gerçeğe Rad Suresi 26. ayetiyle dikkat çekmiştir: “Allah dilediğine rızkı bollaştırır, daraltır da. Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Oysa ahiretin yanında dünya hayatı (basit) eşyadan, geçici bir zevkten başka bir şey değildir.” Bu gerçekler bize dünyanın imtihan için gönderildiğimiz bir dar-ı imtihan (imtihan yurdu) olduğunu, ahiretin ise dünyada yapıp ettiklerimizin karşılığını göreceğimiz bir yer olduğunu öğretiyor. Rabbimiz bu gerçekleri bize en açık bir şekilde bildirerek bize en doğru yolu göstermiştir.
Ahiret, dünyada verdiğimiz imtihana göre ceza ya da mükafat göreceğimiz bir yer olması nedeniyle elbette dünyadan farklı olacaktır. Cennetle mükafatlandırıldığımız ya da cehennemle cezalandırıldığımız ebedi bir hayatın başlangıcı olan bir yer olacaktır ahiret. Bu sebeple Hz. Peygamber de dikkatimizi hep ahirete çekmiştir. Dünyanın geçiciliğine, ahiretin önemine birçok hadis-i şerifte dikkat çekmiştir. Mesela Hz. Enes’ten rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Dünyada en rahat yaşayan cehennemliklerin biri kıyamet günü getirilir. Cehenneme bir kere sokulup çıkarılır ve Ey Ademoğlu! Hayatında hiç iyi gün geçirdin mi, rahat bir hayat yaşadın mı diye sorarlar. Vallahi yaşamadım diye cevap verir. Dünya hayatında en fazla sıkıntı çeken bir cennetlik getirilir ve cennete bir kez sokulup çıkarıldıktan sonra Ey Ademoğlu, sen dünyada hiç sıkıntıya uğradın mı, hiç ızdırap çektin mi diye sorarlar. Hayır, vallahi hiçbir sıkıntıya düşmedim diye cevap verir. Bu hadis aslında cennet ve cehennem hakkında da bize bilgi veriyor. Cennetin bütün sıkıntıları unutturan bir yer olduğunu cehennemin ise bütün rahatlık ve iyi günleri unutturan bir yer olduğunu bize bildiriyor.
Tüm bu gerçekler bize dünya-ahiret dengesini sağlamamız gerektiğini öğretiyor. Dünyanın ahiret için var olduğunu unutmadan, dünyevileşmeden; Rabbimizin bize öğrettiği yol olan “sırat-ı müstakim”den ayrılmadan dosdoğru bir hayat yaşamamız gerekir. Rabbim bizi yolundan ayırmasın inşallah. •
Servet ARAÇ