Bahar olur can bulur âlemler
Bahar gider son bulur âlemler
Gelen gider yol bulur
Giden gelmez son bulur
Dünya derler uzaktır burası
Ahiret derler yakındır orası
Yaratılan her şey günü geldiğinde ya son bulur eceli ya da yol bulur kaderi
Varlık âleminde her şey bir ölçü ile yaratılmıştır.
Dünya, içinde yaşadığımız ve kendi içinde sürekli bir değişim, bir yenilenme düzenine sahip varlık âlemimizdir. Mevsimler yaşarız bu âlemde. Gün olur yaz gelir, gün olur kış gelir. Gün olur bahar olur açar yapraklar, gün olur âhir olur dökülür yapraklar.
İnsan, bu âlemdeki en mükemmel varlık; akıl, irade ve kalp sahibi; doğar, yaşar, ölür ve bekler.
İnsan dünyada bir yolcudur. Çocuktur, gençtir, yetişkindir, yaşlıdır… İyidir, kötüdür…
Geleceği Gençler Kurar
Genç; hürdür, aktiftir, heyecanlıdır, kanı hızlı akar, ‘delikanlı’dır, toplumların değişim mekanizmasındaki kilit kitledir, ya kurar ya yıkar…
Hasan el-Bennâ bir konuşmasında gençlere şöyle seslenmiştir: “Gençler! Fikirler, kendisine tam manada iman edildiği, uğrunda ihlasla çalışıldığı, hamasetle yaklaşıldığı ve kişi onları gerçekleştirmek için arınıp çalıştığı zaman başarıya ulaşır. Saydığımız bu unsurlar hemen hemen bütün gençlerin sahip olduğu özelliklerdir. Bunlar; iman, ihlas, hamaset ve çalışmadır. Nitekim imanın temeli temiz bir kalp, ihlasın temeli berrak bir gönül, hamasetin temeli de güçlü bir şuur ve çalışmanın temeli de azimdir. Bunlar ancak gençlerin sahip olabileceği hususlardır. Bu sebepledir ki gençler geçmişte de günümüzde de her toplumda kalkınmanın temel dayanağı, her kalkınmanın gizli kuvveti ve fikirde de sancağı taşıyan kimseler olmuşlardır.” (1)
Peygamberimiz (a.s) “İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları kıyamet gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır.”buyurmuş ve “Gençliğini nerede yıprattığından…” diyerek o beş şeyin içinde gençliği de zikretmiştir. (2) Peygamberimiz (a.s) “Yedi sınıf vardır ki, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı kıyamet gününde kendi arşının gölgesinde gölgelendirecektir.”buyurmuş ve “Allah’a ibadet içinde yetişen gençler.”diyerek gençleri de o yedi sınıf arasında zikretmiştir. (3)
Göklerin ve Yerin Rabbi Allah’tır
“Hani o genç yiğitler mağaraya sığınıp: ‘Ey Rabbimiz! Bize tarafından bir rahmet ver ve işimizde bizim için bir kurtuluş yolu (ve başarı) hazırla.’ demişlerdi.(4)“Doğrusu onlar Rablerine inanmış birtakım genç yiğitlerdi. Biz de onların hidayetini (iman güçlerini) artırmıştık.” (5)
“…ve (kralın önünde) ayağa kalktıklarında onların kalplerini kuvvetlendirdik de şöyle dediler: ‘Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir! O’ndan başkasına asla ilâh olarak yalvarmayız! Yoksa yemin olsun ki bâtıl söz söylemiş oluruz.’” (6)
Bu genç yiğitler kula kulluğu reddedip Allah’a kul olarak gerçek hürriyeti tercih ettiler. Bu uğurda bedel olarak canlarını verdiler. Çünkü “…onlar Rablerine inanmış birtakım genç yiğitlerdi…”. Bu genç yiğitler “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir!”diyerek gökyüzünde de yeryüzünde de gücün, kudretin ve her şeyin sahibinin yalnızca Allah olduğu hakikatini haykırdılar.
Allah mülk ve hâkimiyet sahibidir. (7) Allah her şeye kâdirdir. (8) Allah, Hayy ve Kayyûm’dur (daima diri ve yarattıklarını gözetip yönetendir. Her şey O’nunla varlığını devam ettirir). (9) Göklerin ve yerin mülkü (hâkimiyet ve idaresi) Allah’ındır. (10) Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah hem diriltir hem öldürür. (11) Allah insanlara peygamber (resûl) göndermiştir. (12) Peygamberler müjde verici ve uyarıcı olarak gönderilmişlerdir. (13) Peygamberlere iman, imanın şartlarındandır. (14)
Gökyüzünde ve yeryüzünde her türlü hâkimiyet Allah’ın (ve gönderdiği peygamberlerinin) iken nasıl olurda her türlü sapık fikirler bünyelerimize sirayet edebiliyor?
Deizm Çoktan Öldü
Hiç kimse “gençler arasında deizm yayılıyor, buna bir çare bulalım” deme rahatlığına sahip olmamalıdır! Büyükler Kur’ân ayetlerini ve sünnet-i seniyye örnekliğini ne kadar kavrıyor, yaşıyor ki! Gençler okuduklarını ve söylediklerini yaşamayan büyüklerini gördükçe okumadıklarını inkâra kalkışıyor! Suçlu aramak yerine hakikatleri gün yüzüne çıkarmaya çalışalım.
Kendilerine en güzel hâl ile örnek olamadığımız gençlerin ne kalplerine ne akıllarına hitap edebiliriz. Hâl böyle iken sürekli bir ‘suçlu avı’na çıkmak akıl kârı olmasa gerek!
Yaşanmayan bir din anlatıldığı için anlatılanların gerçek hayatta tam bir karşılığını bulamayan gençler (kendilerince) ‘yaşanılan din(ler)e yöneliyor. Bu din(ler) ise envaî çeşit putlardan oluşuyor.
Bugün Müslümanlar olarak kahir ekseriyet ‘tüketici’ bir yapıya mahkûm olmuşuz. Üretim merkezleri ne üretiyorsa bir ‘çaresiz mecburiyet’ ile ona mahkûm oluyoruz. Üretim merkezleri teknoloji üretirse teknoloji tüketiyoruz, deizm üretirse deizm tüketiyoruz. Üreten olmadığımız, olamadığımız için tüketen ve tüketilen biz oluyoruz, maalesef!
Ne zaman ki çağlar üstü bir duruş ile içinde bulunduğumuz çağı yönetme gücüne kavuşuruz, işte o zaman, tüm üretim mekanizmaları ‘Müslümanca üretim’i merkeze koyacaktır. Ne konvansiyonel silahlar ne de deizm bu üretim mekanizmasından patent alamayacaktır!
İnsan dünyaya gönderildiğinden beri gelen her beşeri/şeytani fikir ‘kendisine verilen ecel miktarınca’ yaşadı, öldü, sonra gitti, tarihe gömüldü. Bitmez denilenler bitti. Nemrut öldü. Firavun öldü. Karun’un ‘gözünü toprak doyurdu’. Asabiyet öldü. Sosyalizm çöktü. Komünizm çöktü. Deizm de çöktü, eceli geldiğinde tarihe gömülecek. Bu ölülerin kabirlerinin karıştırılmasına müsaade edilmedikçe, hepsi ölü olarak kalacaktır!
Şeytan bütün kozlarını oynuyor. On yıllık, yüz yıllık ve asırlar boyu sürecek planlarını yapıyor, yaptırıyor! Bizler kuru bir gürültü ile çağın fitne merkezleri haline getirilen medya üzerinden “piyasalaştırılan” suni gündemlere kurban gidecek kadar küçük değiliz!
Burada büyüklere şunu söylemekte fayda vardır: Yetişkin kardeşlerimiz! Yapacağımız en büyük iyilik, gençlere hakkıyla örnek olabilmektir. Gündemimiz bellidir. Çevremizdeki insanları şu kelimeleri önemseyenler olarak yetiştirmek en büyük isteğimizdir: İslâm, Kur’ân, sünnet, Müslüman, ahlâk, âlim, ilim, genç, fert, aile, ev, cami, kitap, ümmet, namaz, dua, ahiret, adalet, dünya, helal, haram, fıtrat, dava, okul, ibadet, dert, hikmet, iş, vakit, asalet, izzet, öfke, umut, akıl, teknoloji, uzay, kalp, hareket, fetih, sabır, şehadet, Mekke, Medine, Kudüs…
Bedirhan DEMİRCİ
Kaynakça:
1)Hasan el-Bennâ, Risâleler; Gençlik Risâlesi, Nida, İstanbul, 2014, 3. Baskı, sf. 172.2)Tirmîzî, Sıfâtü’l-Kıyâme, 1. 3)Buhârî, Ezan, 36; Hudûd, 19; Rikâk, 24; Müslim, Zekât, 91. 4)Kehf, 10. 5) Kehf, 13. 6) Kehf, 13. 7)Âl-i İmrân, 26. Ayet. 8) Ahkâf, 33. 9)Âl-i İmrân, 2. 10) Câsiye, 27. 11) A’râf, 158. 12)Nisâ, 79. 13) En’âm, 48. 14) En’âm, 48.15) Ahzâb, 21.