Kurban sözlükte, yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelmektedir. Dinî bir terim olarak Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.1

Kurban ibadetinin tarihi bugünkü şekliyle Hz. İbrahim (as)’a dayanır. Yüce Allah, rüyasında Hz. İbrahim’e oğlunu kurban etmesini emreder. Bu konu Kur’ân-ı Kerim’de şöyle geçmektedir:

“Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince, “Yavrucuğum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim! Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanları böyle mükâfatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır. Biz, (İbrahim’e) oğlunun yerine büyük bir kurbanlık verdik. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. İbrahim’e selâm olsun. İyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o mü ’min kullarımızdandı.”2

Burada dikkatimizi çeken, baba-oğulun her ikisinin de Allah’a teslim olup O’nun emirlerini koşulsuz şartsız yerine getirmeleridir. Böylece, Allah’a teslimiyetin nasıl olması gerektiği, Hz. İbrahim ve İsmail tarafından bize miras olarak kalmıştır.
Yüce Allah bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.”3

Bütün ibadetler kulun kendini olgunlaştırması, hayatını anlamlandırması ve yüce yaratıcısına yaklaşması tarzında üstün amaçlarla yapılmalıdır. Cenâb-ı Allah’ın buna ihtiyacı yoktur, ihtiyacı olan kuldur. Şu halde ibadetlerde dinen belirlenen forma/biçime sadık kalmak da Allah’ın iradesine boyun eğme mânâsı taşıdığı için değerlidir; bu biçimler, asıl amaçtan kopmadığı sürece değerini koruyabilir, aksi takdirde içi boş birer kalıp haline gelir.4

Kurbanın Hikmet ve Yararları
Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’in kıssasında birçok hikmet mevcuttur. Evlat ve ana-baba arasında kuvvetli bağlar vardır. Bu bağ sadece sevgiden ibaret olmayıp aynı zamanda maddi olan kuvvetli bir bağ da bulunmaktadır. Evlat, ana-babanın maddi varlıklarının bir neticesi ve onların maddi-manevi bir devamıdır. Durum böyle olunca ana-babanın kendi parçaları olan çocuklarını kurban etmeye razı olmaları bir bakıma kendi öz varlıklarını kurban etmeye razı oldukları anlamına gelir. Hz. İbrahim, Allah’a olan aşkından dolayı kendi benliğinden vazgeçmiştir. Bu anlamda kurbanlık hayvan ve sahibi arasında da buna benzer bir bağ mevcuttur. Nitekim insan para kazanmak adına emek ve enerji sarf etmektedir. Bir kimsenin kurban kesmek için ayırdığı para, zaman ve enerji olarak o insanın ömrünün bir kısmını teşkil etmektedir. O halde insanın zaman ve emek neticesinde kazandığı ve kendi ömründen bir parça olan para ile hayvan alıp kesmeye razı olması kendi öz benliğini kurban etmeye razı olduğu anlamına gelir. Böylece kurban kesen insan kendinden bir parça kurban ettiği gibi gerekirse Allah yolunda canını da feda edeceği mesajını vermektedir. Kurban kendi hevâ ve hevesinden, kötü hasletlerinden vazgeçip Yüce Allah’a teslimiyet göstermektir.

Kurban Allah’ın emri nedeniyle Hz. İbrahim’in, biricik oğlunu Allah yolunda feda etmesini anmak, rızkı verenin, hayata ve ölüme hükmedenin Allah olduğunu ve insanlar dâhil her şeyin O’na döneceğini hatırlatıcı bir eylem ve nihayet her müminin gerekirse hak yolda kendi canını feda etmeye hazır olduğunu simgeler.5


Son zamanlarda yapılan birçok araştırma, ibadetlerin insan psikolojisi ve ruh sağlığı üzerinde son derece olumlu etkiler meydana getirdiğini ortaya koymuştur. Kurban ibadetinin bireysel ve toplumsal pek çok hikmetini görmekteyiz.

Birey bazında baktığımızda kurban, insandaki merhamet ve gazap duygularını dengede tutar. Aşırı merhamet, Allah’ın merhametinden daha fazla merhamet etmek gibi bir sonuç verir ki bu, merhamet değildir! Aşırı gazap ise insanı canavar haline getirir. Kurban vasıtasıyla küllenen merhamet canlanır, kabuk bağlayan vicdan temizlenir. Kişinin “can çekişme”yi gözleriyle görmesi bu konuda pek etkilidir. Kurban, kazandırdığı bu merhametin yanı sıra, insanı cihad için de eğitmektedir. Bunun yanı sıra hayvanı, Allah emretti diye boğazlayan insan, savaş meydanında rahmet-i ilahiyeden daha fazla merhamet etmez, Allah’a savaş açanlara karşı savaşır.

Kurbanda asıl olması gereken kanın akıtılmasıdır. Böylece kurbanın kanı akıtılarak insanın “kan dökme” içgüdüsü tatmin edilmiş olur. İnsandaki bu içgüdü, hayvan kanıyla tatmin edilmektedir. Aksi takdirde, bu hissin doğuracağı gerilim sebebiyle insanlar, canavar haline gelecek ve birbirlerinin kanını dökeceklerdir. Kurban bu özelliğinin yanı ısıra, insanlara merhamet duygusunu kazandırır. Kan dökme hissini söndürmek, kan görmekle mümkündür. Kurbanın can çekişme halini gören kurban sahibinin, insan kanı dökmeye karşı merhamet hisleri ortaya çıkar. Dolayısıyla insanlara karşı merhamet duyguları devreye girer ve insanlara zarar vermekten kaçınır.6

Toplumsal olarak kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar; sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı bulamayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

Kurban ibadetinin yararının sadece sosyal dayanışma ve mâlî yardıma indirgenemeyeceği, her ibadetin öz ve biçim olarak ayrı anlam ve hikmetleri bulunduğu için kurban yerine başka bir ibadetin ikame edilmesi, meselâ kurbanın parasının dağıtılması, fakirlere gıda yardımı yapılması, namaz kılınıp oruç tutulması caiz değildir.7

Kurban etini dağıtan kişi, fakirlere yardım ettiğinden dolayı bir mutluluk hissedecek, bu kurban etini alan ihtiyaç sahibi de kendini seven, kollayan ona yardım eden birilerinin varlığından dolayı mutluluk duyacaktır. Böylece yılda bir kez de olsa kurban, toplum arasındaki sevgiyi muhabbeti kardeşliği artıracaktır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki bütün bu olumlu tesirlerin meydana gelebilmesi için kurban sadece Allah için ve samimi bir niyetle kesilmelidir.

Kaynakça:
1) DİA, “Kurban” Maddesi; İslam İlmihali, Lütfi Şentürk, Seyfettin Yazıcı DİB Yayınları, 2019, s. 349.
2) Sâffât Sûresi, 102-111. 3) Hac Suresi, 37.
4) DİB Yayınları, Kur’an Yolu Tefsiri.
5) Kuran’da Kurban ve Çeşitleri, M. Said ŞİMŞEK, Uluslararası Kurban Sempozyumu.
6) Kur’an’da Kurban, Abdullah YILMAZ.
7) Bilal Düzbayır, Mukayeseli Fıkıh Bağlamında Kurban ve Kurbanın Hükmü.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?