İslâm’dan önce, cahiliye döneminde kadınlar birçok olumsuz düşünce ve eylemlere maruz bırakılmıştı. Kadın, insan olmaktan ziyade bir eşya olarak görülmekteydi. Kız çocukları toplumda birer utanç kaynağı olarak yansıtılıp diri diri toprağa gömülüyorlardı. İslam ise bu kötü davranışları ve düşünceleri tamamen yok sayıp kadını aşağılayan her insan ve ideolojinin karşısında durdu.

“Bunun üzerine Rableri onlara şu karşılığı verdi: “Ben sizden -erkek olsun, kadın olsun- amellerinizin mükâfatını asla inkâr etmeyeceğim. Her ikisi de ödülde eşittir.” (Al-i İmran 3/195)
İslâm’ın kadına verdiği değeri gösteren birçok ayet ve hadis bulunmaktadır; bizler konuya küçük bir pencere açmak ümidiyle bunlardan yalnızca birkaçını, belli başlıklar altında aktaracağız.

A) Kadının mizacına karşı savaş açılmamalıdır. Fıtrattan kaynaklı farklılıklar kabul edilmeli, kadını belli bir kalıba sokmak için mücadele edilmemelidir:

1- Ebû Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyetimi tutunuz. Zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz.” (Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ’ 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ 11, Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3)

2- Buhârî ile Müslim’deki diğer bir rivayete göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Kadın kaburga kemiği gibidir. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Eğer ondan faydalanmak istersen bu hâliyle de faydalanabilirsin.” (Buhârî, Nikâh 79; Radâ 65)
B) Dünyada sayısızca nimet vardır. Saliha bir eşe sahip olmak ise bu nimetlerin en üstünüdür:

3- Abdullah b. Amr b. el-Âs’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindar kadındır.” (Müslim, Radâ 64. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 15; İbni Mâce, Nikâh 5)
C) Eşler, özleri gereği biriciktirler. Onların hoşlanılmayan huylarına odaklanılmamalı, sevilecek ve takdir edilecek yönleri sürekli hatırda tutulmalıdır:

4- Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Bir kimse karısına karşı kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ 61)
D) Güzel ahlak, imanın tamamlayıcısıdır. Ahlakın bütünlüğü de kadınlara iyi davranmakla sağlanmış olur:

5- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. En hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır.” (Tirmizî, Radâ 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; İbni Mâce, Nikâh 50)
E) Kadınlara karşı gösterilen davranışlar birer ahlaki kimlik mesabesindedir. Zarif olan, zarafet gösterir.

6- “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım. Kadınlara ancak kerîm olanlar ikram ederler, onlara kötülük edenler ise leîm (alçak, mayası bozuk) kişilerdir.” (Bu hadisi, İbn Asakir rivayet etmiştir. (Tarih, 13/313) Suyuti bu hadisin sahih olduğuna işaret etmiştir.) (el-Camiü’s-Sağir, Hadis No: 4102; Münavi, Fayzu’l-kadir, Beyrut, 2002, 3/661)

F) Kadınlara ve kız çocuklarına sunulan ikram ve gösterilen himaye; cennet vesilesidir:

7- “Her kim üç kız çocuğunu veya kız kardeşlerini himâye edip büyütür, güzelce terbiye eder, evlendirir ve onlara lütuf ve iyiliklerini devam ettirirse, o kimse cennetliktir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121/5147; Tirmizî, Birr, 13/1912)

G) Kadınlar, Allah tarafından erkeklere bahşedilmiş birer emanettirler. Emanete en güzel şekilde, şefkat ve sevgiyle yaklaşılmalıdır:

8- “Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muamele ediniz! Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız, onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!” (Müslim, Hac, 147)

H) Bir kadın olarak sevgiye, saygıya ve hizmete layık olan en değerli kişi annedir:

9- Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Resûlullah (s.a.s.)’e gelerek:
– “Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?” diye sordu.
– “Annen!” buyurdu.
Adam:
– “Ondan sonra kimdir?” diye sordu.
– “Annen!” buyurdu.
Adam tekrar:
– “Ondan sonra kim gelir?” diye sordu.
– “Annen!” dedi.
Adam tekrar:
– “Sonra kim gelir?” diye sordu.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.):
– “Baban!” cevabını verdi. (Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1. Ayrıca bk. İbni Mâce, Vesâyâ 4; Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 1.)

İ) Müslüman yalnızca kendi eşine değil onun dostlarına da değer verir. Eşini diğer kadınların nazarında küçük düşürmez:

10- Bir ihtiyar kadın Rasûlullah (s.a.s.)’e gelirdi. O da ona ikramda bulunur ve kadına: “Nasılsın, durumun nasıl? Bizden sonra nasıl oldunuz?” buyururdu. Kadın da:
– “İyiyiz, annem ve babam sana feda olsun ya Rasulallah!” diye cevap verirdi. Kadın çıkınca Aişe (r.ah.) dedi ki:

– “Bu kocakarıya neden bu kadar teveccüh ediyorsun? Hiç kimseye yapmadığın şeyi ona yapıyorsun.”
Peygamber (s.a.s.) şöyle cevap verdi:
-“O kadın bize, Hatice’nin yanına gelirdi. Dosta ikramın imandan olduğunu bilmez misin?” (el-Kenz, 7/115).

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?