“Ve meleklere ‘Âdem’e secde edin’ dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi ve böylece kâfirlerden oldu.” (Bakara 34)
Tüm dünyanın kendi etraflarında döndüğünü zanneden egoist insanlar, kendilerinden başka hiç kimseyi gözleri görmek istemez. Egolarını tatmin etmek için olduğundan fazlasıyla bahseder kendilerinden. Kendi benliği ile övünüp onu hep ön planda tutmak ister.
Kendine “en” kelimesini yakıştırır. En iyi benim! En güzel benim! En iyi bilen benim! Benlik duygusu o kadar sarmıştır ki kendisini, artık gözü bir başkasının en’lerini görmek dahi istemez ve bunu kabul etmez. Egosu yüksek olan insan yani süper ego sahibi olan kişiler fazlasıyla gururlu, kindar, öfkeli ve kibirlidirler. En çok kendi benliğini sever ve bununla gurur duyarlar. Egoist insanın gözünde kendinden başka iyi insan yoktur. Başkaları hakkında iyi konuşmalara tahammül edemeyen bu kişiler her zaman kendini merkezde ve gözde görmek isterler. Benzersiz ve kusursuz olduklarına inanırlar. Nefsani arzu ve isteklerini doyumsuzca karşılayan bu kişiler her zaman daha fazlasını isterler. Kibirlerinden gözleri kör olan bu insanlar kendi hatalarını dahi hata olarak görmezler. Şeytanın kimliğine bürünüp ‘en üstün benim’ diye avunan bu kişiler gün geçtikçe yalnızlaşır, çevresindeki insanları yavaş yavaş kaybetmeye başlarlar. Şeytanın hayranlıkla baktığı bu kişiler süper egolarının kurbanı olmaya mahkûm olmuştur.
Bedeninden bir uzvu eksik olsa kendi bakımını bile yapmaktan aciz olduğunu bildiği halde kibre kapılan insan, aciz olduğunu ne zaman hatırlayacak ve benliğini tevazuya ne zaman teslim edecektir? Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp dünyaya saltanat kuran egoist insan, ölümü ne zaman hatırlayıp kendi benliğine bürünüp haddini bilecektir? Büyük bir bilge olduğu halde kibrinden dolayı cennetten kovulan iblisi taklit etmeyi, acaba ne zaman terk edecektir? Büyüklenmenin nefsine hoş gelip egosunu tatmin ettiğini; ama bunun yanında kaybettiği cennetini ne zaman hatırlayacaktır? Ne ile övünürsün ey insan diye ne zaman hesaba çekecektir kendini? Aynanın karşısına geçip her insan gibi senin de iki kolun iki bacağın ve baş belası bir nefsinin olduğunu, aslında hiç kimseden üstün bir tarafının olmadığını, aksine sana kibri, egoya bürünmeyi emreden bir nefsin olduğu için ne kadar da aciz olduğunu ne zaman idrak edeceksin? Süper egoya bürünen ey nefis! Kibrinle göklerde uçarken, nefsine boyun eğdiğini ne zaman anlayacaksın ve egolarını ayaklarının altında ne zaman ezeceksin? Ne zaman kendinle övünmeyi bırakıp nefsini kınayacaksın?
Farkında dahi olmadan kalbini hastalığa kaptırmış olan mütekebbirler için tek çözüm yolu Allah’ın (cc) ayetleri ve Peygamberimizin (s.a.v.) hadisleridir. Peygamberimizin “Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.” hadisinden ders çıkartıp şeytanın karakteri olan kibirden uzak durmalı ve kibri kırmak için kendi benliğinden vazgeçmelidir. Egosunu bir kenara itip nefsini tezkiye etmelidir. Her anında aciz bir kul olduğunu idrak edip nefsini küçümsemeli, nefsin dizginlerini elinden bırakmamalıdır. Salih insanlarla oturup salih ameller işlemelidir. Yaptığı güzelliklerle övünmeyip nefsini kınamalı ve nefs-i levvame çizgisini her daim diri tutmalıdır. Nefsinin arzu ve istekleri artarsa, nefsi ona kötülükler emreder ya da yaptığı iyiliklerle övünmesini emrederse, nefsini hor görüp acizliğini hatırlamalıdır. Kendi benliğinden sıyrılıp hiç olduğunu bilmelidir. Rabbimizin “Üstünlük ancak takvadadır.” sözünü kendisine düstur edinip her daim takva ile yaşamayı amaçlamalıdır.
Beyazın siyahtan, zenginin fakirden, güzelin çirkinden bir üstünlüğü olmadığı gibi kendisinin de hiç kimseden üstün olmadığını anlayıp haddini bilmeli ve üstünlüğün ancak takva ile olduğunu idrak etmelidir. Sokakta geçen herkese bu insan benden daha hayırlıdır nazarıyla bakmalıdır. Egolarını bir kenara bırakıp haddini bilmelidir. Gerçek benliğini gösteren bir aynaya bakıp haddini bilmelidir. Haddini bilip tevazuya sarılmalıdır.