Hz. Ali’ye atfedilen bir söz şöyledir: “Çocuklarınızı kendi içinde yaşadığınız günlere göre değil, onların yaşayacağı günlere göre yetiştirin.” Biz de bakış açımızı bu güzel söz ile besleyerek başlıkta belirttiğimiz, kuşaklar arası çatışmanın nedenleri konusunu irdeleyeceğiz.
“Kuşak” kavramı aslında yakın tarihte ortaya çıkmış gibi bir çağrışım yapıyor bizde. Biraz da “Eskiden kuşak mı vardı?” dedirtiyor gibi bize. Eskiden gençler ve büyükler vardı. Adlandırmalar daha çok böyleydi. “Gençlik ve kuşak araştırmaları alanı İkinci Dünya Savaşı sonrasında, daha çok Batı merkezli ortaya çıkan ve bu sebeple de bu Batı merkezliliğe farklı coğrafyalardan akademisyenlerin de eleştiriler getirdiği bir alan.”1
Bilindiği gibi, bilim insanları her yirmi yılda bir yeni doğanlara bir isim koyarlar, onlara bir isim verirler. Bilim insanlarının, insanları daha iyi anlamak için ve bahsettikleri insanların kimler oldukları açık olsun diye kullandıkları bu adlandırmalara kuşak diyoruz. Kuşaklar; Sessiz Kuşak, Baby Boomer, X Kuşağı, Y Kuşağı, Z Kuşağı gibi isimlerle adlandırılmıştır. En son kuşağa Z Kuşağı adı verilmiştir. Kuşak isimlerinden de anlaşıldığı gibi, bu isimlendirmeler Batı merkezlidir. İslâm ya da Doğu kültürüne ait bir kavram olsaydı isimlendirmeler belki de “Elif Kuşağı, Dal Kuşağı” gibi olurdu.
Kuşak ve çatışma… Konumuzu ilgilendirdiği için çatışma kavramına da değinelim: “Sosyal psikolojide çatışma, bir seçeneği tercih etmede zorlanma ve bu zorlanma sonucunda karar verme mekanizmalarında bozulma olarak tanımlanmaktadır.”2
Evet. Konumuz kuşaklar ve onların aralarındaki çatışmaların nedenleri… Peki, kuşaklar neden çatışır? Kuşaklar birbirlerinden ne isterler?
Bilindiği gibi, insanlar birbirinden farklı özelliklerde yaratılmışlardır. İnsanların düşünceleri farklı, duyguları farklıdır. İnsanlar, çevresel faktörlerden etkilenirler ve bu çevresel faktörler insanların düşünce ve duygularına yön verirler ve onları beslerler. Kuşaklar dev insan grupları olduğu için onlar da zamanın çevresel faktörlerinden etkilenirler. Dolayısıyla, bir kuşağın şahit olduğu büyük olaylar, savaşlar, barışlar, kıtlıklar, ekonomik faaliyetler, teknolojik gelişmeler o kuşağın karakterini oluşturur. Barış yıllarında büyüyen bir nesil ile savaş yıllarında büyüyen bir neslin hayata bakışları ve olayları nasıl değerlendirdikleri arasında elbette farklılıklar olacaktır. Benzer şekilde, kıtlık yıllarında büyüyen çocuklar ile bolluk yıllarında büyüyen çocukların ilgilendikleri, arzu ettikleri ya da keyif aldıkları konular farklı olacaktır.
Dünyada beş kuşak bir arada yaşamaktadır. Bu kuşakların kullandıkları kelimelerde, ilgi alanlarında, ihtiyaçlarında, seçimlerinde, duygu ve düşüncelerinde farklılık göstermeleri fıtratları gereğidir. Önemli olan bu farklılıkların tartışmalara yol açmaması, bir arada yaşamaya engel olmaması ve çatışmalara sebep oluşturmamasıdır.
Kuşaklar arası çatışmaların çeşitli sebepleri vardır. Bu sebeplerin başında, kişilerin empati kurmamaları, kendilerini yenileyememeleri, hoşgörüden yoksun olmaları, dar düşünceye sahip olmaları ve birbirleriyle olan ilişkilerde saygı-sevgi unsurlarına dikkat etmemeleri sayılabilir.
Önceki kuşaklara bugünün gençlerini nasıl buldukları ile ilgili sorular yöneltildiğinde genellikle yeni kuşağı, sorumsuz, yozlaşmış, otorite karşıtı, tatminsiz ve sabırsız görürler.
Gençlere önceki kuşağı nasıl buldukları sorusu yöneltildiğinde gençler, kendinden önceki kuşak için; geri kafalı, tutucu, özgürlükleri kısıtlayıcı, sabit fikirli gibi yanıtlar verirler. Gençlerin büyüklerden bir şikâyeti de var ki o da büyüklerin onları yeterince dinlememesidir. “Gençler, yetişkin kuşakların tutuculuklarını, bağnazlıklarını, otoriter davranışlarını, hoşgörüsüzlük ve anlayışsızlıklarını en beğenmedikleri yanları olarak belirtmişlerdir.”3
Kuşaklar birbirlerine olan eleştirilerinde kısmen haklı olabilirler ama birbirlerini anlamaya çalıştıklarında diğer kuşakların haklı yönlerinin de çok olduğunu görürler. Çünkü içinde yaşanılan zaman ve çevrenin insanların duygu ve düşünceleri üzerinde büyük etkisi vardır.
Yaşın ilerlemesi ile üst kuşakların birçok şeyi tecrübe etmiş olmaları sebebiyle fikirlerinde bir sabitlik oluşur ve duygularındaki yoğunluk azalır. Olaylara verdikleri tepkilerin dozunda bir düşüş meydana gelebilir haklı olarak. Diğer yandan genç kuşaklar, enerji ve duygu yoğunluğu sebebiyle daha hareketli bir hayat arzularlar ve yeniliğe daha açıktırlar. Hayatlarında daha çok güncelleme yaparlar.
Genç kuşağın yeniliğe açık olması, hızlı yaşaması, yetişkin kuşakların da düşüncelerinde ve seçimlerinde biraz daha sabit, yavaş ve tutumlu davranmaları sebebiyle olaylara karşı verdikleri tepkiler ve yaptıkları seçimler farklılaşır. Bu da beraberinde kuşaklar arası çatışmanın yaşanmasına sebep olur.
Tekrardan Hz. Ali’ye atfedilen söze dönecek olursak ve konumuzu toparlayacak olursak şunu ifade edebiliriz: İçinde yaşanılan zamanın, insanların düşünce ve duyguları üzerinde büyük etkiye sahip olduğu göz ardı edilmemelidir. Yetişkin kuşaklarca yetiştirilen genç kuşağın, fıtratlarının gerekleri dikkate alınarak yetiştirilmelerine özen gösterilmeli, insan fıtratı ve İslâm ahlâkı üzerinde bir hayat yaşamaları için gayret gösterilmelidir.
Son olarak, kuşaklar arası çatışmasını tetikleyen bazı etkenleri ve bu çatışmanın önlenmesine çözüm olabilecek bazı faktörleri sıralayalım ve konumuzu sonlandıralım.
Kuşaklar Arası Çatışmasını Tetikleyen Etkenler
• Yoğun toplumsal değişim
• Gençlerin özgürlük arzusu
• Siyasi düşüncelerdeki farklılıklar
• Gençlerin statü arzusu
• Toplumsal konumlardaki çelişkiler
• Okul ve öğrenim sorunları
• Değer değişmeleri
Kuşaklar Arası Çatışmasının Önlenmesine Çözüm Olabilecek Bazı Faktörler
• Karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış
• Sevilen ortak konuları konuşma
• Hoşgörü
• Diyalog
• Karşıdakini iyice dinleme
• Sorunlara ortaklaşa yanaşma
• Empati kurma

Kaynakça
1) Demet Lüküslü, Kuşakları anlatmaya harfler yeter mi? Fikir Turu 2) Ali Çiftçi, Kuşaklar Arası Çatışma 3) Tezcan, Kuşaklar Çatışması, Okuyan ve Çalışan Gençlik Üzerine Bir Araştırma, 21.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?