Filistin’in İngilizler tarafından işgal edilmesinden bu yana yüzyıl geçmiş olmasına rağmen tüm Müslümanlar, Filistin’i her zaman dert edinmişlerdi. Filistin sınırları dışında yaşayan Müslümanlar, yıllar yılı orada yaşayan kardeşlerini ve Mescidi Aksa’yı unutmamış, dualarından çıkarmamış ve oraya her fırsatta ayni ve nakdi yardımlarını göndermiş, kutsal topraklarda yapılan en ufak saygısızlığa karşı bile kitaplar yazarak, dergiler-gazeteler basarak, protesto ve eylemlerde bulunarak seslerini duyurmaya çalışmışlardır.
Ancak dünyadaki tüm Müslümanlar, Mavi Marmara filosuna katılmak suretiyle Filistin için duadan, malıyla infak etmekten, protesto etmekten başka canlarını da ortaya koyabilme fırsatı bulmuşlardı.
Osmanlı Devleti’nin elinden çıkarılıp işgal edildiği yüzyıllık süreçten beri Filistin için Anadolu’dan ilk kez şehitler verilmişti. 2010 yılında Mavi Marmara gemisiyle yola çıkanlardan seçkin on Anadolu çocuğu eskiden olduğu gibi bu kutsal topraklar için canlarını verdi. Bu yazıda şehit olarak canlarını rabbine teslim eden on kişinin Mavi Marmara gemisinde adeta sahabe hayatına benzer örnekliklerine rastladık. Yazımızda bunlara değinmeye çalışacağız.
Mavi Marmara Gemisi Şehitlerinin Örnekliği
Adana’dan Katılan Çetin Topçuoğlu
Şehit Çetin Topçuoğlu gemiye binmeden önce tarihe şu sözleri not düşerek: “Allah nasip eyledi. Eşimle birlikte tekrar Gazze’ye gitmek istiyoruz. Biz bu yola baş koyduk. Sonunda ölüm de olsa hazırız arkadaşlar.” Filoya katıldı. Çetin Topçuoğlu, Mavi Marmara filosuna eşi ile katıldı. Dostlarıyla vedalaşırken son sözleri şöyle oldu: “Tekvandoda dünya şampiyonu olduk, şimdi sıra ahiret şampiyonluğunda inşallah.” Ve geminin kaptan köşkünün sağ güvertesinde şehit düştü.
Adıyaman’dan Katılan Fahri Yaldız
Şehit Fahri Yaldız yolculuğa çıkmadan önce adeta geri dönmemek üzere, şehit olacağını düşünerek hareket etmişti. Sevenleriyle, yakın dost ve akrabalarıyla görüşmüş ve onlardan helallik istemişti. Ailesiyle son bir defa aile fotoğrafı çektirmişti. Adıyaman’dan Antalya’ya uğurlanırken otobüse binmeden önce annesinden kendisine sıkıca sarılmasını istemiş ve “Hakkını helal et!” diyerek ayrılmıştı. İşgalci İsrail’in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıda helikopterden ateş edilerek şehit düştü.
Ankara’dan Katılan Uğur Süleyman Söylemez
Uğur Süleyman Söylemez gemiye binmeden önce en son isteğinin şehit olmak olduğunu vasiyetinde yazmıştı ve öyle de oldu. ‘İnsani yardım gemisiyle Gazze’ye gitmek üzereyiz. Kardeşlik sorumluluğu bilinciyle hareket ederek her şeyimizi bırakıp bu yolda başımıza gelecek her türlü zorluğa karşılık Allah’a dayanarak sabretmeye hazırız. Çünkü yeri gelince davamız uğrunda her şeyimizi Allah için terk etmeliyiz. Çünkü Allah’ın davası İslam, her şeyin üzerindedir. İsrail’in her türlü tehditlerine karşı hazırız. Vururlarsa şehit oluruz, zaten en büyük arzumuz şehitliktir.’ diyerek son arzusuna kavuştu.
Diyarbakır’dan Katılan Ali Haydar Bengi
Şehit üstad Ali Haydar Bengi, hemen hemen gemideki her oturumunda şehadetten bahsederdi. Gemiye binmeden önce de birçok kişi rüyasında onun şehit olacağını gördüğünü kendisine iletmişti. Kendisi de çocukluğundan beri Kudüs davası ve şehadet arzusuyla yoğrulmuştu. Her zaman kullandığı meşhur sözü şuydu: “İslam davası Laylay-Lom’la yürümez.” Bu cümleyi gemide de kullanmıştı. Bu cümleyi, her zaman İslam davasının önemini, yüceliğini ve bu davanın fedakârlık isteyen bir dava olduğunu anlatmak için kullanırdı. Gemi’deki her anını, ibadetin zirvesini yaşayarak geçiriyordu. Sohbet, Kur’an okuma, dua halkaları oluşturuyordu. Oruç tutuyor ve tutulmasını tavsiye ediyordu. Bir defasında geminin son katından ikinci katına merdivenlerden inerken gemiye Kuveyt’ten katılan peçeli bacılarımızdan biri, uzaktan gördüğü, daha önce şahsen tanımadığı Ali Haydar hocaya aniden dönerek: “Sen şehit olacaksın.” demişti. Ali Haydar Hoca da “inşallah” diyerek gülümsemişti. Allah gemide ilk kez karşılaşan bu iki zatı doğruladı. Saldırı esnasında helikopterden atılan ipi sallayarak İşgalci askerleri çıplak ellerle rehin alan Ali Haydar Hoca, diğer helikopterden açılan ateşle önce yaralandı. Sonra da taranarak çatı katında oruçlu bir şekilde şehit düştü.
İskenderun’dan Katılan Cengiz Akyüz
Mücahit ruhlu şehit Cengiz Akyüz, Kudüs’ü kendisine dava edinmiş, en büyük isteklerinden birini Gazze’ye gitmek olarak açıklamış sonrasında da “inşaallah şehit oluruz.” demişti. Gemiye binmeden önce hanımına son sözleri “Çocuklara iyi bak, okumaya önem versinler ve namazlarını mutlaka kılsınlar!” olmuştu. Gemide şehadet türkülerini ve marşlarını içten söylerdi. Öyle ki vurmalı çalgıyı (bendir) marş söylerken patlatmıştı. Her hâliyle şehadet kokuyordu. Ve istediği şehitlik mertebesine geminin kaptan köşkü katının sağ güvertesinde kavuştu.
İstanbul’dan Katılan Necdet Yıldırım
Şehit Necdet Yıldırım, yardımlaşmaya çok önem veren ve işini severek yapan bir kişiydi. Fakat söz konusu Filistin olunca daha fazla fedakâr oluyor ve hep elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyordu. Mavi Marmara gemisinden önce Filistin’den tedavi için Türkiye’ye gelen yaralılarla özel olarak ilgileniyor. Görev kendisinde olmasa da mutlaka onların işlerini görmek için çaba sarf ediyordu. Tedavi için gelen yaralı Filistinlilerin tümünü mücahit olarak görüyor onlara hizmeti büyük bir vazife kabul ediyordu. Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıda arkadaşlarına yardım etmek için geminin çatı katına çıktı. Normalde görev yeri canlı yayın odası idi. Yeri çatı katı olmamasına rağmen geminin üzerine gelen helikopterden inen askerlere karşı koymak için çatı katına çıktı. Ve orada şehit düştü.
İstanbul’dan Katılan Cevdet Kılıçlar
Mavi Marmara gemisine işgalci İsrail tarafından düzenlenen korsan saldırıda fotoğraf çekerken şehit edildi. Yanında olanlar Kılıçlar’ın “Allah rızası için boş bırakmayalım” diyerek güverteye koştuğunu ifade ettiler. Kendisi görev alanını boş bırakmadı. Saldırıyı görüntülemek üzere fotoğraf çekerken alnından vuruldu. Yunan gönüllü Dimitris Plionis, “Mavi Marmara, elektronik savaşa rağmen, bir Türk gönüllünün kullandığı son model cihazlarla saldırıdan yarım saat sonraya dek görüntü gönderdi.” diyor. “O işgalci İsrail’in kural tanımaz baskınını tüm dünyaya gösterebilmek için son anlarına kadar uğraştı.” diyordu. Mavi Marmara gemisi yola çıkmadan bir hafta önce Afganistan’a giden uçak düşmüş, İHH görevlisi Faruk Aktaş ve Bahattin Yıldız şehit olmuştu. Bunun üzerine gemide gıyabi cenaze namazı kılmıştık. Video çekimi yapan bir arkadaş düşen uçaktaki arkadaşları için Cevdet Kılıçlar’a mikrofonu uzatınca; “İnşaallah ben de şehit olurum.” dedi ve Allah ona şehitliği verdi.
İzmir’den Katılan Cengiz Songür
Şehit Cengiz Songür gemide fark etmişti kızının cebine bıraktığı mektubunu. Kızı; “Sana yazacağım yüzlerce cümle var ama kelimelerim düğümleniyor” diye başlıyor mektup, “Korkuyorum baba. Kardeşlerimin gözlerindeki hüznü, annemin yüzündeki endişeyi gördükçe korkuyorum. Ama seni sonunda kaybetmek de olsa git baba… Bir yetimin gülümsemesi için, bir annenin duası için git baba… Geriye bir tek adın da dönse git… Senin kızın olmak çok ama çok güzel baba…” diyor kızlarından biri. Yedi çocuklu 47 yaşındaki baba gururla gösteriyor gemideki yolculara mektubu. İşgalci İsrail’in saldırısında göğsünden aldığı tek kurşunla, cebindeki mektupla şehit düştü.
Kayseri’den Katılan Furkan Doğan
Filistin’de yaşayan ve acı çeken insanlara yardım götüren Mavi Marmara gemisine işgalci İsrail askerlerinin saldırısı sırasında silah seslerini duyan şehit Furkan, önündeki kâğıda şöyle yazmıştı: “Şahadet şerbetine son saatler. Var mı daha güzel şey? Varsa o da sadece annemdir. Ama ondan ben de emin değilim. İkisinin kıyası çok zor. Şahadet mi, annem mi? Salon boşaldı. Şu ana kadar olmayan ciddiyet bir anda herkesi kapladı…” işgalci İsrail, elindeki tek silahı bir kalem ve bir kâğıt olan 19 yaşındaki Furkan’ı hedef aldı.
Furkan Doğan, Mavi Marmara gemisinde işgalci İsrail askerleri tarafından vurularak 19 yaşında şehit düştü. 1,5 metreden dört kurşun yüzüne bir kurşun da göğsüne isabet etmişti.
Siirt’ten Katılan İbrahim Bilgen
Şehit İbrahim Bilgen 60 yaşını devirmiş, emekliliğini almış, çevresindeki insanlara yardım etmeyi seven bir ağabeydi.
İşgalci askerlerin gemiye çıkmaması için olası girişimleri önlemek adına gemideki katılımcıların duracakları yerler vakıf görevlileri tarafından belirlendi. Kimi güvertede, kimi koridorda, kimi geminin burnunda, kimi geminin kıç tarafında, kimileri de çatıda görevlendirildi. Yaşı itibari ile yeri çatı olmayan İbrahim Bilgen herkes yerini aldıktan bir süre sonra kendisi de çatıdaki gruba katılmak istedi. Çatıda görevli olan Diyarbakır grubu kendisine, “Senin yerin burası değil. Burada olmaman gerekir,” diye onu engellemek istemişlerse de İbrahim Bilgen; “Yahu bırakın ben de çıkayım şu çatıya. Zaten dünya işlerinden emekli oldum. Şehit olarak dünyadan tamamen emekli olayım.” demişti. Çıktığı çatı katında saldırı esnasında helikopterden açılan ateş sonucu kafa bölgelerinden aldığı kurşunlarla şehit düştü.
Gemideki şehitler birbirleri ile ilk kez bu bir haftalık yolculukta tanışmalarına rağmen sanki mıknatıs gibi birbirlerini çekmişler. Birbirleri ile koyu muhabbetler kurmuşlar, birbirleri ile şakalaşmış, yan yana saf tutmuş, aynı sofrada oturmuş ve uyku tulumlarında yan yana uyumuşlardı. Saldırı başladığı anda da birbirlerine sırt vermiş ve çok arzuladıkları, peşinden koştukları, uğruna gözyaşları döktükleri şehadet şerbetini de birlikte içmişlerdi. Akdeniz’den Gazze’ye kanlarını birlikte akıtmışlardı. Allah bizleri hayatlarından çokça dersler alabileceğimiz bu şehitlerimizin yolundan gidenlerden eylesin. Onların da şehadetlerini kabul eylesin. Âmin.
“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzab, 23)
Kaynakça
1) https://www.mavimarmara.org/tr/kategori/sehitlerimiz
2) Şehit Âlim Ali Haydar Bengi/Hazırlayan: Ömer Aytaş, Nida Y.
3) Bir Şehadet Türküsü Şehid Cengiz Akyüz, Hazırlayan: Muhammed Faruk Cevher