Medreseler, İslam’ın ilk yıllarında Dâru’l-Erkam’da başlayarak Suffe’de, mescitlerde, camilerde ve nihayet mescit ile han komplekslerinde teşekkül olan eğitim anlayışlarından beslenerek, İslam eğitim geleneğine damgasını vuran eğitim kurumlarıdır.

Bu kurumlar, hizmet verdikleri zaman ve coğrafyalarda İslam düşüncesinin gelişmesine, toplumların İslam hakkında bilgilendirilmesine ve bilhassa Osmanlılarda, devletin değişik kademelerine personel yetiştirme konusunda ciddi hizmetler sunmuştur. Ancak modernizmin yeniden tanımladığı varlık, bilgi ve eğitim anlayışlarıyla birlikte medreseler, çağın ihtiyaçlarına cevap ver(e)medikleri, modern anlayışlara uyum sağla(ya)madıkları vb. gerekçelerle, önceleri görmezden gelinmiştir. Osmanlının dağılma ve savaş yıllarına denk gelen zaman dilimlerinde ise bazı ıslahatlara tabi tutulmuş ve nihayet yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında kapatılmışlardır. Medreseler, resmi olarak kapatılmalarına rağmen, devletin ‘el’inin uzanamadığı Karadeniz ve Doğu-Güneydoğu coğrafyalarında varlıklarını sürdürebilmiş, varlık alanı buldukları coğrafyalardaki insanların talep ve destekleriyle, eğitim faaliyetlerine devam etmişlerdir.

13-14 asırlık İslam düşünce geleneğine hamilik yapan ve diğer yandan varlık buldukları coğrafya insanına dini hizmetlerde bulunan bu kurumların, günümüzde farklı isimler altında ve bazı değişimlerle birlikte dahi olsa varlıklarını korumaları, medreselerde inşa olan İlmî geleneğin ve eğitim faaliyetlerinin, bu kurumlar üzerinden analizine imkân sunmaktadır ve elbette ki bu kurumlar, bütün yönleriyle araştırılmayı hak etmektedir. Bu çerçevede elinizdeki metin, günümüz Şark Medreselerinde eğitim gören öğrencilerin, medresede geçirdikleri bir günün özetini ortaya koymayı hedeflemektedir.

Medrese öğrencileri, güne sabah namazıyla başlar ve sabah namazını cemaatle kılarlar. Nihayet medresede beş vakit namazın cemaatle kılınması bir esastır ve ciddi bir mazeret olmadıkça -’dor’ nöbeti gibi- herkes namazını cemaatle kılar. İmam-ı Şafi’ye atfedilen: “Tuba li men tala’a ‘aleş-şems; ve veylun li men tala’a ‘aleyhiş-şems/ne mutlu o kimseye ki güneşin üzerine doğmuştur; ne yazık o kimseye ki güneş onun üzerine doğmuştur” sözüne göre medreselerde, öğrenciler sabah namazı sonrası uyumaz ve bir müddet Kur’an-ı Kerim okurlar. Teknik imkânların elverişli olduğu medreselerde öğrenciler ya bilgisayardan ya da kasetlerden Fatih Çollak, Mehmet Emin Ay, İsmail Biçer ve daha ziyade Harameyn imamları gibi ‘fem-i muhsin/iyi bir ağız sahibi’ kişileri dinleyerek, Kur’an-ı Kerim’den takip ederler. Bazen de öğrenciler kendi aralarında ‘mukabele’ yapar veya tek başlarına Kur’ân okurlar. Her durumda öğrenciler, namaz sonrası mutlaka bir cüz Kur’an-ı Kerim okurlar. Daha sonra ders çalışmaya başlarlar.

Zihnin dinç olduğu sabahın bu ilk saatlerinde öğrenciler genellikle, Kur’an-ı Kerim okuduktan sonra, bir önceki gün aldıkları dersin metnini iyice ezberleyip pekiştirirler. Metin ezberi ve derse hazırlık çalışmaları, kahvaltıya kadar sürer.

Bazı medreselerde sabah kahvaltısından önce çevre temizliği yapılmaktadır. Yine kahvaltıdan sonra öğrenciler kişisel temizliklerini yapar, abdestlerini yeniler ve hocalarından ders almayı beklerler. Yine bazı medreselerde, bazı öğrencilerin ‘duha namazı’ kıldıkları gözlenmektedir ki bu ibadetin, kişi açısından günün bereketli geçmesine vesile olduğuna inanılmaktadır.

Eğitim etkinliklerinin sabah namazı sonrası Kur’an-ı Kerim tilaveti ve metin ezberiyle başladığı medreselerde, kahvaltı sonrası başlayan ve ikindiye kadar süren zaman dilimi, Seyda’dan alınan derslerin dışında ‘müzakere’ vakitleridir. Hocasından ders alma sırası gelenler, Seyda’larının odalarına girerek derslerini alırlar. Sırasını bekleyenler ise bir gün önceki kendi derslerini üst seviye öğrencilerle; daha alt seviyedeki öğrencilerle de alt seviyedeki öğrencilerin derslerini ‘müzakere’ ederler.

Birçok medresedeki uygulamaya göre öğrenciler, öğleden önce bir ders, öğleden sonra ikinci bir ders alırlar. Yaz aylarında ise bu ders sayısı, bazı medreselerde öğleden sonra verilen bir ek(idafi) dersle üçe çıkarılır. Bu arada öğle namazı yine cemaatle kılınır ve öğle yemeği toplu bir şekilde yenir.

Medreselerde, gündüzlerin uzun olduğu yaz aylarında öğrenciler, bir ile bir buçuk saat arasında değişen ‘kaylule’ uykusuna yatarlar. Her bir öğrencinin uygun bulduğu bir odaya geçip uzandığı ve bu şekilde odalarda beş-on öğrencinin kümelendiği bu saatlerde, Seyda’ların ve müderrislerin de dinlenme amaçlı uyudukları gözlenmektedir. Sabah namazından sonra uyumayan öğrenciler ve hocalar bu sayede dinlenme fırsatı elde ederler.
Yine bazı medreselerde ikindi namazından önce Seyda’lar öğrencilerin tamamını toplayarak, ‘mukabele’ şeklinde Kur’an-ı Kerim okur ve sırayla öğrencilere de okuturlar.

İkindi namazının cemaatle kılınmasından sonra öğrencilerin, akşam namazına kadar sürecek olan ‘metin ezberi’ etkinlikleri başlamaktadır. Buna göre her öğrenci, bireysel bir şekilde, gün içerisinde aldığı yeni dersin metnini ezberler. Bu etkinlik için kimi öğrenciler bahçeyi, kimisi uzun koridorları, kimisi ders çalışma/etüt odalarını, kimisi de cami içerisini kullanmaktadır. İkindi namazı sonrasında performansın yüksek olduğu öğrencilerde, akşama doğru bir yorgunluk, gevşeme ve rehavet gözlenmektedir.

Akşam yemeğinin saati, kış ve yaz aylarına göre değişmektedir. Buna göre kış aylarında akşam namazından sonra yenen akşam yemeği, yaz aylarında akşam namazından önce ve genellikle saat 18.00 sularında yenmektedir. Medreselerin akşam sonrası eğitim programları, içinde bulunulan aylara, öğrencilerin seviyelerine ve medreselere göre -Seyda’ların tercihi belirleyici olmaktadır- değişkenlik arz etmektedir. Buna göre yaz aylarında yemekten sonra da ‘metin ezberi’ devam etmektedir. Kış aylarında ise birbirini takip eden namaz ve yemekten sonra, yatsı namazına kadar, bazı medreselerde ‘metin ezberi’, birçok medresede ise yazı/hat/imla çalışmaları yapılmaktadır. Daha çok alt seviye öğrencilerin yaptığı bu etkinlik sırasında, üst seviye öğrenciler ise ‘metin ezberi’ yapmaktadırlar. Üst seviye öğrencilerin, hem gün boyu alt seviye öğrencilerle müzakereler yapmaları, hem de aldıkları derslerin ağırlıkları dikkate alındığında, akşam ile yatsı arası ‘metin ezberine’ devam etmeleri bir ihtiyaç gibi görünmektedir. Yine bazı medreselerde ise akşam ile yatsı arasında herkesin katılımının sağlandığı ve yaklaşık bir saati bulan Türkçe kitap okuma etkinliklerinin yapıldığı bilinmektedir.

Toplu bir şekilde kılınan yatsı namazından sonra birçok medresede öğrenciler bir çay molası verirler ve özellikle üst seviye öğrenciler tekrar ders çalışmaya başlarlar. Alt seviye öğrenciler ise ‘müzakere’ yapmak suretiyle derslerini pekiştirirler. Yaz aylarında yatsı namazı sonrası ders çalışma etkinlikleri kısa tutulur ve öğrenciler, giysilerin yıkanması, banyo vb. kişisel temizliklerini yaparlar. Kış aylarında ise bu tür ihtiyaçlar, yatsı sonrası belli bir süre devam eden ders etkinliklerinden sonra giderilir. Ancak belirtmek gerekir ki bu tür ihtiyaçlar için genellikle haftanın perşembe günleri/geceleri kullanıldığından, diğer gecelerde ders etkinlikleri sonrası öğrenciler serbest olmakla birlikte, genellikle uyurlar.

Bazı medreselerde yaz aylarında öğleden sonra verilen ilave dersler, kış aylarında yatsıdan sonra verilmektedir. Bu dersler genellikle medresede yatılı kalan müderrislerce verilmektedir. Yatsı sonrası ders etkinlikleri, yaz aylarında kısa bir ‘mutalaa’ ile biterken; kış aylarında ise bir-iki saati aşmayacak şekilde devam etmektedir. Genellikle öğrencilerden isteyenler yatmak için odalarına geçmekte, isteyenler ise kendi aralarında sohbet edebilmektedir. Buna göre, alt seviye öğrencilerin daha erken yattığı gözlenen medreselerde, üst seviye öğrenciler de en geç 23.00 civarında uyurlar. Ancak ders çalışmak ve özellikle ‘mutalaa’ yapmak isteyen öğrenciler, uyanık kalabilmektedirler.

Özetle, bazı farklılıklarla birlikte medreselerdeki öğrencilerin bir gün içerisinde yaptıkları eğitim etkinlikleri beş önemli aşamadan oluşmaktadır. Buna göre, sabah namazı sonrası Kuran-ı Kerim okumaları ve bir gün önceki dersin ‘metin ezberi’ etkinlikleri birinci aşamayı; kahvaltıdan sonra başlayan ve ikindiye kadar süren hocadan ders alma ve ‘müzakere’ etkinlikleri ikinci aşamayı; ikindi sonrası akşama kadar süren ‘metin ezberi’ etkinlikleri üçüncü aşamayı; akşam ile yatsı arası süren yazı/hat çalışmaları, ‘müzakere’, ‘metin ezberi’ veya Türkçe kitap okuma etkinlikleri dördüncü aşamayı; yatsı namazı sonrası uyku saatine kadar süren ‘müzekere’ ve ‘mutalaa’ etkinlikleri ise beşinci aşamayı oluşturmaktadır.

Medreselerdeki temel hedeflerden birinin, öğrenciler açısından günün büyük bir bölümünün eğitim-öğretim etkinlikleriyle geçmesini sağlamak olduğu ifade edilebilir. Muhakkak ki, medreselerde öğrenim gören öğrenciler için hedeflenen ve büyük oranda gerçekleştirilen bu türden bir eğitim yoğunluğu, İnşirah sûresi 7. ayette yer alan “Bir işi bitirince diğerine koyul” ayetinin mücessem hâli olarak nitelenebilir.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?