Doğumu, Eğitimi
Üstad Muhammed Mehdi Akif, 12 Temmuz 1928’de Kahire’nin kuzeyinde yer alan Mansura şehrinde doğdu. Şehit İmam Hasan el-Benna‘da Müslüman Kardeşler Hareketini aynı yıl kurmuştu. Üstad Muhammed Mehdi Akif ilkokulu Mansura da ortaokulu ve liseyi ise Kahire’de okudu. üstadın çocukluğundan bahsedenler kendisinin çok hareketli ve pratik zekaya sahip çalışkan biri olduğundan söz ederler. Üstad Akif, Kahire Üniversitesinde beden eğitimi bölümünü bitirdikten sonra 1951 yılında hukuk fakültesini uzaktan eğitim fakültesinde okumaya başladı.
Üstad Akif’in Müslüman Kardeşler ve İmam el-Benna ile tanışması
Üstad Akif, Müslüman Kardeşler ile 1940 yılında 12 yaşında iken tanıştı. Bu sıralarda Üstad Akif ortaokulu okumak üzere Kahire’ye gelmişti. Küçüklüğünden beri Şehit İmam el-Benna ve onun en değer verdiği arkadaşlarından Gazeteci fikir adamı Muhibiddin el-Hatib ile görüştü. Çok sonraları Üstad Akif en çok sevdiği kişiler arasından iki üstadı çokça anacaktı. Üstad Akif’in babası Müslüman Kardeşleri pek sevmezdi. Bu yüzden liseden sonra üstadı Müslüman Kardeşler’den koparmak üzere zorla polisliğe yönlendirmişti. Üstad Akif’te bu durumu imam Hasan el-Benna ile paylaşarak ne yapması gerektiğini danışmıştı. Şehit İmam Hasan el-Benna, Üstad Akif’e Kahire üniversitesinin beden eğitimi fakültesinde davayı anlatacak öğrencilerinin bulunmadığını söyleyerek orayı tercih etmesini istemişti. Üstad Akif’te böylece polislikten başvurusunu geri çekerek beden eğitimi fakültesine yerleşmişti. İleriki yaşlarda bir gazetecinin neden beden eğitimi okudunuz sorusuna; ‘hem o bölümde davayı yaymak için hem de babam akşam sekizden sonra kimseyi eve almadığı için bu bölüm bahanesi ile akşamda dava için çalışıp eve geç gitme imkanını bulduğum için bu bölümü tercih ettim.’ Diyerek cevap vermişti.
Üstad Muhammed Mehdi Akif üniversite yıllarında Müslüman Kardeşlerin çeşitli kollarında görev almış daha sonra cemaatin öğrenci temsilciliği görevini yürütmüştür. Mezun olduktan sonra Müslüman Kardeşlerin uluslararası öğrenci temsilcisi oldu. Bu vesile ile yurt dışındaki bazı ülkelerde Müslüman Kardeşler teşkilatlarının kurulmasında da öncülük etmiştir.
Üstad Akif’in Yahudilere ve İngilizlere karşı Cihadı
Müslüman Kardeşler, Yahudilerin Filistin’e akın ettiğini ve orada bir devlet kurmak istediğini anlayınca, onlara karşı cihad ilan etti. Bunun üzerine Üstad Akif 1948 yılında Mısır’da, Suriye’de ve Ürdün’de Müslüman Kardeşlerin eğitim kamplarında mücahitleri eğiterek Filistin’e gönderdi. Kendisi de Filistin’de cihada katılanlardan oldu.
İngilizlerin 1952 yılında Mısır’ın Suveyş kanalını işgal etmesi üzerine Üstad Akif eski adıyla bilinen İbrahim Üniversitesi, şimdiki adıyla Ayn Şems Üniversitesinde kurulan askeri eğitim kamplarının liderliğini yaptı. Yetiştirdiği gençleri İngilizlere karşı cihad etmesi için Mısır’ın özel kuvvetler başkanı Kemaleddin Hüseyin’in emrine verdi. Böylece İngilizlere karşı cihad ederek onları buradan mağlup bir şekilde çıkarttılar.
Üstad Akif’in Tutuklanması
1954’ün Ağustos ayında Müslüman Kardeşlerin öğrenci başkanı iken Cemal Abdunnasır döneminde tutuklanan binlerce Müslüman Kardeşler üyesi gibi Üstad Akif’te General Abdulmunim Abdurrauf’u cezaevinden kaçırdığı iddiası ile tutuklandı. Çeşitli işkencelere maruz kalan Üstad Akif, o dönemde Cemaatin 2. Mürşidi Üstad Hasan el-Hudeybi, Abdulkadir Udeh, Ömer Tilmisani ve Seyyid Kutub ile birlikte cezaevinde yattı. İdam cezasına çarptırılan Üstad Akif daha sonra sözde cezası hafifletilmek üzere müebbet hapse mahkum edildi. 20 yıl hapis yattıktan sonra Enver Sedat döneminde 1974 yılında cezaevinden çıktı. Üstad Akif evliliği ile ilgili cezaevinde Üstad Ömer Tilmisani ile arasında geçen bir konuşmayı şöyle anlatmıştı; Tilmisani’ye, ‘Üstad ben daha evlenmeden bu gencecik yaşımda cezaevine girdim şimdi ne olacak?’ diye sorduğunda, Üstad Tilmisani; ‘Merak etme senin evleneceğin kız daha dünyaya gelmedi.’ diyor. Üstad Akif aynen Üstad Tilmisani’nin dediği gibi henüz kendisi cezaevinde iken doğmuş biri ile dışarı çıktığı 1974 yılında evlendi ve dört çocuğu oldu.
Üstad Akif cezaevinden çıkar çıkmaz Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ndaki çalışmalarına kaldığı yerden devam ederek yeniden Müslüman Kardeşlerin Uluslararası öğrenci sorumlusu oldu. Ancak bu kez de Mısır hükümeti tarafından Riyad’a sürgüne gönderildi.
Suudi Arabistan, Ürdün, Malezya, Bangladeş gibi Müslüman Kardeşlerin çalışmalarının olduğu ülkelerde gençliği, teşkilatı ve hareketi güçlendirdi. Türkiye, Avustralya, Mali, Kenya, Kıbrıs, Almanya, İngiltere ve Amerika’da Müslüman gençlerin kamplarına katıldı. Çalışmalarını ise sürgüne gönderildiği Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’dan yönetti.
1987’de tekrar Mısır’a döndü Müslüman Kardeşlerin İrşad Bürosu üyesi oldu. 1996’dan 1999’a kadar Müslüman Kardeşler’deki çalışmaları nedeniyle yeniden tutuklandı ve 3 yıl daha hapis yattı.
Üstad Akif, Mısır’daki öğrencilerin ve yurt dışından gelen öğrencilerin her yönü ile ilgilenerek onları Mısır’daki tehlikeden korumaya çalışırdı. 1990’lı yıllarda Türkiye’den Ezher üniversitesini okumaya gidenlerle de özel olarak tanıştı ve ilgilendi. Bu üniversiteyi okumaya gidenler arasında Diyarbakır’dan Mavi Marmara şehidi Üstad Ali Haydar Bengi’de vardı. Şehit Ali Haydar Bengi Hoca bir anısında; Üstad Akif ile tanıştığını ve kimsenin kendisine kestiremediği uzun saçını kestirdiğini anlatmıştı. Üstad Akif’in davet açısından yaklaşarak ve Mısır istihbaratının kendisini takibe alma durumunun doğabileceği endişesini taşıdığını dile getirdiğini anlatarak öğrencilerin dikkat çekmemeleri gerektiği konusunda uyarılarda bulunduğunu anlatmıştı. Bu derece gençliğe değer veren, hayatını gençleri yetiştirmeye adayan Üstad Akif ömrünün üçte birini zindanlarda işkenceler çekerek geçirmişti.
Üstad Muhammed Mehdi Akif’in Dilinden Çektiği İşkenceler ve Hapis Hayatı
‘Oğulcuğum, 25 yıl hapis yattım. Hapishanede bir kişinin zor ayakta durabileceği bir zindanda yıllarca kaldım. Bulunduğum hücrenin kapısını kapatırlardı, zemini tuvaletti ve su yoktu. Namaz kılmayalım diye hücrede su yoktu, hep teyemmüm ederdim. Namazları hep ayakta kılardım. Hücrenin demir kapısında bir pencere vardı. Gardiyanlar içerisine işedikleri suyu kova ile bize içirirlerdi. Ekmeklere bağırsaklarından çıkan pisliklerini sürer bize yedirirlerdi. Günlerce yemedim ama aç kalınca üzerime sürer, duvarlara sürer temizler yerdim o ekmekleri. Seyyid Kutup ve Abdulkadir Udeh’in de aralarında olduğu yedi arkadaştık bu hücrelerde. Onların hepsi tek tek bu zindanlarda idam edildi. Beni idam etmediler. Ama çok işkence gördüm. Hortumla bizi şişirirlerdi. Kur’an-ı Kerim’i tuvalete atarlardı. Allah’a, Peygambere küfrederlerdi. Her gün işkence saatlerimiz vardı. Rutubetli, soğuk zindanlarda farelerin olduğu bölüme atarlardı. Saatlerce orada kalırdık. Ailemizden ziyarete gelenleri taciz ederlerdi. Onlara zarar gelmesin diye ziyaretlerin çok kısa aralıklı olmasını istemezdik.’
Üstad Muhammed Mehdi Akif’in Genel Mürşitlik Dönemi
Üstad Akif, 2000 yılında Genel Mürşit Merhum Mustafa Meşhur’un, 2002 yılında da Genel Mürşit Merhum Me’mun el-Hudeybi’nin döneminde Müslüman Kardeşlerin başkan yardımcılığı görevini yürüttü. 2004 yılında Üstad Me’mun el-Hudeybi’nin rahmet etmesinden sonra da Müslüman Kardeşlerin genel mürşidi oldu.
2009’un Aralık ayına kadar bu görevini sürdürdükten sonra yaşının ilerlemesi ve Müslüman Kardeşler’de çağın şartlarına göre yeniliklerin önünün açılması için liderliğini bıraktı. Cemaatin tarihinde ikinci kez seçilme hakkı varken ilk defa bunu reddederek Mısır’ın siyaseti açısından ve Müslüman Kardeşler açısından önemli bir örneklik teşkil etti. Ayrıca Müslüman Kardeşlerin tarihinde vefat etmeden liderliği bırakan ilk kişi oldu. Ürdün Krallık Araştırmaları Merkezinin 2009 yılında yayınladığı raporda ‘İslam Dünyası’nın en etkili 50 şahsiyetinden 12.’si seçildi.’
2010 yılının Ocak ayında Müslüman Kardeşlerde yapılan seçimlerde Mürşitliğe ikinci kez aday gösterilmeyi kabul etmedi. Bundan sonra Müslüman Kardeşlerde bir nefer/asker olarak görevini yapmaya devam edeceğini ilan etti.
2011 yılında Arap Baharı ile Tahrir Meydanı’nda başlayan olaylara cemaatin destek vermesini ilk günden itibaren savunup yönlendirdi.
2013’te Müslüman Kardeşlerin Cumhurbaşkanı adayı belirlemesine olumlu bakmadı fakat cemaatin adayı Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı seçildikten sonrada yapılan her türlü saldırıya ve darbeye karşı Müslüman Kardeşler ile birlikte hareket ederek Mursi’yi destekledi. 2013’ün Temmuz ayında general Abdulfettah Sisi’nin askeri darbesinde Mursi, Bedii ve Müslüman Kardeşlerin diğer liderleri gibi en başta tutuklananlardan biri oldu. Yaşlılığına rağmen cezaevinde geçirdiği bu son dört yıl boyunca çeşitli işkencelere tekrar maruz kaldı. Bu süreçte çeşitli hastalıkları çıktı ve defalarca kalp krizi geçirdi.
Darbeci A. fettah Sisi, bu süreçte cezaevinde olan Üstad Akif’e defalarca haber göndererek; ‘eğer bizim darbe yapmadığımızı ilan edip bizi desteklersen ya da seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yanlış yaptığını ilan edip onu kötülersen, seni cezaevinden çıkarırız.’ diye haber yolladı. Tabii ki Üstad Akif bu teklifi reddederek şöyle söyledi: ‘Ben gençliğimde bile o kadar cezaevi yattım, işkence gördüm de bunu yapmadım, hayatımın son anlarında bu yaşlılığımla mı bunu yapacağım. Bunu yapıpta memleketime senin gibi ihanet mi edeyim. Vallahi böyle bir şey benim için asla söz konusu olamaz. Ben ömrüm boyunca gençlere böyle bir dik duruş sergilemeleri gerektiğini öğrettim.’
Üstad Akif’in Vefatı
Üstad Akif, Son kalp krizini 7 Ağustos 2017’de yaşadı. Cezaevindeki arkadaşlarının ve doktorlarının söylediğine göre iki aydır hiçbir şey yiyip içemedi. Sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine tutulduğu hapishaneden Kasr el-Ayni hastanesine nakledildi. Serum gibi basit tıbbı uygulamalarla kendisine müdahale edildi. Mısır Hükümetine yapılan bütün çağrılara rağmen teçhizatlı bir hastaneye salıverilmedi ve kasıtlı tıbbi ihmalden dolayı sistematik bir şekilde 22 Eylül 2017 Cuma günü şehid oldu. Müslüman kardeşler sözcüsü Talat Fehmi, Üstad Akif’in vefatının ‘Sistematik bir cinayet’ olduğunu ilan etti. Allah (cc) şehadetini kabul buyursun. Bizlere de onların yolundan gitmeyi nasip etsin. Allah İslam düşmanlarını kahrı -perişan etsin.
İslam aleminin sıkıntılar çektiği böyle bir zamanda Üstad Muhammed Mehdi Akif gibi bir zatla aynı dönemde yaşadığımız için bile ne kadar övünsek azdır.