İnsanoğlu yaratıldığı ilk andan beri, tek başına ayakta durmayı başaramamış ve her zaman birilerinin desteğiyle hayata tutunmaya çalışmıştır. Cennet gibi bir ortamda bile yalnızlıktan canı sıkılan Âdem’e (a.s.) Allah, Havva annemizi eş olarak yaratmış ve onun can sıkıntısını gidermiştir. Tarihte de durum böyledir; insanlar her zaman gruplar kurmuş ve birbirleriyle etkileşim içine girmişlerdir. Tarımda, ticarette ve seyahatte insanlar her zaman grupla hareket etmiştir. Çölü aşmak isteyen bir yolcu bir kervana katılmazsa çölde kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalır.

Batılı toplumlar, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla Müslüman toplumları sömürmeye çalışmış ve sömürdükleri kaynakları kendi ülkelerinin kalkınması için seferber etmişlerdir. Üstün teknolojilerle donattıkları ülkelerinde ister istemez bu durum yeni bir kültürün ortaya çıkmasına yol açmıştır: Bireyselleşme… Bireyselleşen insan kendi ihtiyaçlarını toplumun ihtiyaçlarından her zaman önde tutmuştur. Batılılar, bu kültürlerinin kişisel gelişim için çok faydalı olduğuna inanmış ve sahip oldukları bu kültürü, diğer ülkelere de pazarlamaya başlamışlardır. Bireyselleşen insanlar, toplumdan kopmaya ve git gide kendilerine yabancılaşmaya başlamışlardır. Bunun neticesinde çeşitli psikolojik rahatsızlıklar oluşmaya başlamış ve bunları tedavi etmek için psikoloji bilimi yoğun çaba sarf etmiştir. Psikoloji bilimi çareyi tekrar sosyalleşmede buldu ve “grupla psikolojik danışma” uygulamaları yaparak bireyi tekrardan topluma kazandırmak için yoğun çabalar sarf etmek zorunda kaldı.
“Sosyolojide grup, genellikle birtakım özellikler paylaşan, birbiriyle etkileşen, grup üyelerinin beklentilerini ve zorunluluklarını karşılayan ve ortak bir kimliği paylaşan insanlardan oluşan bir topluluk olarak tanımlanmaktadır.”1 Buradan yola çıkarak grup için: İnsanların ortak amaçlar doğrultusunda birbiriyle etkileşim içine girerek var olduğu bu dünyada tek başına olmadığı hissini veren bir olgudur, diyebiliriz.

Grup olmanın örneklerine siyerde de pek çok kez rastlarız. Allah Resûlü (s.a.s.), kendisine ilk vahiy gelir gelmez davete başlamış ve inananlarla birlikte bir grup oluşturup Erkam bin Ebu-l Erkam’ın (r.a.) evinde düzenli olarak toplantılar düzenlemiştir. Hicretten hemen sonra Mescid-i Nebevi’nin inşasında grupça hareket edilmiş, hatta Hendek savaşında da hendekler, iş birliğiyle kazılmıştır. Sahabeler, beraber aç kalıp beraber ter dökmüşlerdir. Hicretler ve savaşlar her zaman grup şeklinde yapılagelmiştir.

“Grupla psikolojik danışma, güvenli bir grup ortamında kişilerin duygularını, düşüncelerini, beklentilerini ve yaşantılarını paylaştıkları, deneyimlerini birbirlerine aktardıkları; diğer üyelerin deneyimlerinden yararlanmalarına olanak veren, kendilerine dair farkındalık kazanmalarına yardımcı olan, çeşitli sorunların üstesinden gelmeyi ve kişisel gelişimi sağlamayı amaçlayan bir psikolojik danışma hizmetidir.”2 Batılı devletlerde psikolojik tedavi yöntemi olarak son yıllarda yoğun bir şekilde ilgi duyulan bu yöntemin örneklerine Müslüman ülkelerde tarihin en eski zamanlarından beridir rastlamaktayız.

Müslüman Kardeşler’de fertlerin dinlerini en iyi şekilde öğrenmeleri, kişisel ve sosyal gelişimlerinin sağlanması ve birlik duygusunun aşılanması için uygulanan ders halkası sistemi, psikolojik açıdan bireylerin birbirleriyle etkileşime girerek toplum içinde kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar. Çünkü ders halkalarında, bireyler kendileriyle ilgili çeşitli paylaşımlarda bulunur, dertleşir, tartışır ve var olan problemlere birlikte çözüm yolları üretmeye çalışırlar. Kimi zaman problemi çözmesi yönünde kişiler ders halkalarında diğer bireyler tarafından cesaretlendirilir.

Bu buluşmaların grup danışmasıyla benzeşen en önemli bir yönü, halkadaki bireylerin tüm üyeler tarafından koşulsuz kabul ve saygı görmesidir. Fikirlerini grupta özgürce ifade edebilme imkânı bulur bireyler. Rahatsızlık duyduğu şeyleri de söylemekten çekinmezler. Üstad Hasan el-Benna, oluşturmuş olduğu bu sistemde, tamamen Peygamber Efendimizin (s.a.s.), Erkam’ın (r.a.) evinde yaptığı uygulamalardan esinlenmiştir. Bu sisteminin grup danışmasıyla ayrışan yönü ise şudur: Grup danışmasında bireyler danışma dışında iletişim kurmazken, ders halkalarında bireyler her zaman iletişimlerini devam ettirirler. Birbirlerine misafirliğe gider, birbirlerini iş yerlerinde ziyaret ederler.

Sonuç olarak hem ders halkası sisteminin hem de grupla psikolojik danışma sisteminin ortak faydaları vardır ve bunlar şu şekilde ifade edilebilir:

Ders halkalarına katılarak önemli bir psikolojik ve sosyal gereksinim karşılanır. Örneğin bir yere ait olmak veya başkalarından ilgi görmek gibi.
Birlikten kuvvet doğar atasözünde öğütlendiği gibi yalnız başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz durumların üstesinden gelmek kolaylaşır.
Bireyin kendini güvende hissetmesini sağlar.
Olumlu bir sosyal kimlik edinmeye yardımcı olabilir.

Kaynakça
1) Hortaçsu, Nuran (1998). Grup içi ve Gruplar Arası Süreçler, Ankara, İmge Kitabevi Yayınları
2) kortopsikoloji.com/dergi/psikolojik-danisma-grubu-nedir
3) Kutlu, Neslihan,rehberlik.cokbilgi.com

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?