Bismihi teala, hamd, alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam O’nun sevgili resulüne, pak ehli beytine, kıyamete kadar onun yolunu sürdürenlerin üzerine olsun…

Allah’ın mümin kullarına vermiş olduğu nimetlerden biri de mübarek Ramazan ayıdır. Mümin onu Ramazana ulaştırdı diye Allah’a şükretmeli Ramazan ayının mübarek vakitlerini ibadetle geçirmek için Allah’tan yardım dilemeli.

Zira Allah; “Rabbim Receb ve Şabanı bize mübarek kıl. Bizi Ramazana kavuştur.” diye dua eden müminin duasını kabul ederek ona ihsanda bulunmuştur. Kalbi Allah diye çarpan mümin Allah’a hamd-u sena etmeli. Çünkü Ramazan ayı müminin ruhen arınması, Allah’ın razı olduğu bir kul olması için kaçırılmayacak bir fırsattır.

Hiç şüphesiz Allah, Ramazan ayını diğer aylara üstün kılmıştır. Yüce Rabbimiz: “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” buyurmuştur.”[1]

Kâinatta olan her şey rahmanın izini taşır. Zaman da onun ihsanıdır. Ramazanı değerli kılan ona bakanın gözü ve basiretidir. Ramazana iman gözlüğüyle bakmak gerekir ki onun değerini anlayalım. Zira bakmayı bilmeyen Kabe’ye de baksa taştan başka bir şey göremez.

Bu ayın günleri, geceleri, tüm saat ve vakitleri hayır ve berekettir. Asıl üzerinde konuşmamız gereken bizim bu ayı nasıl karşılayacağımızdır. Allah bize fırsat vermiş lakin problem bizde. Asıl problem Ramazan orucunu yememizi, içmemizi ve şehvetimizi terk etmekten ibaret saymamız.

Mümin bu ayı fırsat bilmeli onu sevinçle karşılamalı. Hz. Peygamber Efendimiz ashabını Ramazanın gelmesiyle müjdelerdi. Şaban ayının son gününde bir hutbesinde: “Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizi gölgesine aldı. Bu ay, öyle bir aydır ki bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi o aydadır. Yine öyle bir ay ki, Allah (c.c), gündüzlerinde oruç tutmayı farz kıldı, gecelerinde teravih namazı kılmayı nafile kıldı. Kim bu ayda hayırlı bir işle Allah’a yaklaşırsa başka aylarda bir farz edâ etmiş gibi olur. Kim bu ayda farz olan bir ibadeti yerine getirirse başka zamanda yetmiş farz yerine getirmiş gibi sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın karşılığı ise cennetir…”  buyurmuşlardır.

Ramazanın faziletlerinden biri, hayat rehberimiz Kur’an bu ayda inmeye başlamıştır. Rabbimiz buyurmuş ki: “Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğruyu ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.”  Vahiy Ramazanda inmeye başlamış sonrasında meydana gelen olay ve vakıalara göre peyderpey indirilmiştir. Ramazan ayı Kur’an ayıdır.  Ramazanı geçirip de Kur’an hatmetmeyen bir mümin hayır ve bereketten mahrum kalmıştır. Bundan ötürü Hz. Peygamber ve ashabı bu ayda Kur’an okumaya ehemmiyet göstermişlerdir. Peygamber Efendimiz Hz. Cibril ile her Ramazan ayında Kur’anı bir defa, vefat ettiği yıl ise iki defa hatmetmiştir. Ramazan ayında Kur’an’ı Kerim’i düzenli okumak için kendinize bir çizelge hazırlayabilirsiniz ya da size en yakın olan camilere mukabeleye katılabilirsiniz.

Ramazan ayının geceleri de günahlarımızın bağışlanması için bir fırsattır. Hz. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde: “Kim Ramazan ayının gecelerini Allah’a inanarak ve mükâfatını Allaht’an bekleyerek ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.” buyurmuş. Hadisi şerifte kastedilen günahlar küçük günahlardır. Büyük günahlar ise tövbeyle bağışlanır. “Siz yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, biz de sizin kusurlarınızı (küçük günahlarınızı) sileriz, bağışlarız. Sizi güzel, saygı gösterilen hoş bir yere koyarız.”  Hz. Peygambe buyurmuş ki: “Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki Ramazan aralarında geçen günahlara kefaret olur.”  Büyük günah işleyenler içten tövbe ettikleri zaman Allah onların tövbelerini kabul edecektir. Bilhassa mübarek Ramazan ayında, Müslüman günahlarınlardan arınmış bir şekilde çıkmalı.

Müslüman, Ramazan ayında daha cömert olmalı fakirlere yardım eli uzatmalıdır. En güzel örnek olan Hz. Peygamber Efendimiz cömertlikte de zirve noktada idi. Onun bu vasfını sahabeden Abdullah b. Abbas (r.a) anlatıyor: “Allah Resulü insanların en cömerti idi. En cömert olduğu zaman da Ramazan ayında Cebrail ile buluştuğu zamanlardı. Cebrail, Ramazan ayının her gecesinde Hz. Peygamberle buluşarak onunla Kur’ân’ı müzâkere ederdi. Allah Resulü esen rüzgârdan daha cömertti.”

Ramazanda Müslüman sevecen ve güler yüzlü olmalı, yüzü turşu satmamalıdır. Tebessüm ve güler yüzlülüğün müminin sıfatlarından olduğunu Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerinde görmekteyiz. “Din kardeşine güler yüz göstermek, iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek birer sadakadır.”  Başka bir hadisi şerifte; “Hayrı, iyiliği, güzel yüzlülerin yanında arayınız!” buyurmuştur.

Ümmet olarak orucun takva için farz kılındığının bilincinde olmalıyız. Haramı tutan eller, harama yürüyen ayaklar, harama bakan gözler, haramı dinleyen kulaklar ve haramı konuşan diller, ancak bizlere açlık ve susuzluk bırakan bir oruç olur.

Oruç tutarken aynı zamanda uzuvlarımızı gıybet, yalan, haram yemek, emanete hıyanet etmek gibi günahlardan, kalbimizi de haset, kibir, gösteriş, hırs vb. hastalıklardan temizlememiz gerekir.

 

Rabbim bizi Kur’an’ın yolundan ayırmasın. Ramazanın bereketinden feyz almayı cümlemize nasip eylesin.

Âmin!

Selam ve Dua ile…

RIDVAN AKYÜZ

[1] Bakara, 185

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?