Hamd âlemlerin Rabbi’ne, salat ve selam O’nun Resûlü’ne (s.a.s) olsun.
Dünya hayatı çok külfetli, yorucu, derdi-tasası, işi-gücü hiç bitmez bir yolculuk. Hele ki kadınların ev işi asla bitmez. Yemeği, bulaşığı, çamaşırı, çocuklar vs. derken gün bitiverir. Bütün bu yük yetmezmiş gibi özellikle biz kadınlar, aldıkça alırız. Bazen duygularımıza yenilir bazen el âlem tayfasına yenilir de stoklamaya devam ederiz. Zaten yeterince yorucu olan yolculukta bu kadar yükle yola devam etmek ne kadar doğru?

Hâlbuki sade yaşamın sırrına bir varabilsek hayat bizim için ne kadar keyifli ve hafif geçecek… Kendi hayatımda da uygulamaya çalıştığım, günümüzde ise minimalist yaşam denilen bu akımı âlemlere rahmet Peygamber Efendimiz (s.a.s) bin dört yüz yıl öncesinden bizlere tavsiye ediyor. Yine Rabbimiz “yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz “ayeti ile de bize sade yaşamayı emrediyor.

Bir gün Ashab-ı kiram, Peygamberimiziz (s.a.s) yanında dünyadan bahsettiler de bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s) “Siz işitmiyor musunuz, sade yaşamak imandandır, sade hayat imandandır.” buyurdular.

Sade yaşamak, mahrum kalmak anlamında anlaşılmamalıdır. Aksine kaliteli yaşamın anahtarıdır sadelik. Sade ve şık deriz ya, tam olarak bu gözle bakmalı. Rabbimiz bize bunun dengesini ayeti ile anlatır: “O iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında makul bir dengeye göre olur.” (Furkan, 67)

Sade yaşam hiçbir şeysiz yaşamak değil, anlamlı ve amacı olan şeylerle yaşamaktır. Müslüman paspal olmamalı fakat israfçı da olmamalı. İşin sırrı hayata baktığımız bakış açısı ile örtüşüyor sanırım. Hayata neden geldiğini ve varoluş sebebini bilen, bunun farkında olan kişiler kendisine verilmiş olanın aslında ancak Allah’ın rızasına, ebedi saadete ulaşmak için birer araç olduğunun farkında olan ve dünya ile gönül bağını koparan kişiler hayatın ne kadar hafif ve huzurlu olduğunun tadına varanlardır. Her gün yeni yeni ürünler çıkıyor piyasaya. Hele ki bir yeni gelin furyası var ki sorma gitsin. Hep bir yarış halinde, hep bir gösteriş merakı sarıyor etrafımızı. Birbirinden üstün olmak adına evinde hiç kullanılmayacağını bile bile nelerin yükünü taşıyoruz. Sunumluklar, biblolar, şatafatlı ama kullanışsız koltuklar vs. vs. Daha da yazsak sonu gelmez bir sürü ıvır zıvır. Bir dönüp bakalım evimize, kıyafetlerimize, yediklerimize, elimizdekilere; gerçekten ne kadarını Allah için kullanıyoruz? Rabbimizin bize verdiği bu hayatı devam ettirmek için ne kadarına ihtiyacımız var? Bu kullandığımız her şeyin hesabının sorulacağını biliyor muyuz? Mahşer günü her zerreden hesaba çekileceğimiz o günde, yaptığımız bu israfın hesabı sorulmayacak mı?

“Her gün aynı elbiseyle dışarı çıkmaktan utanan insanlar, neden her gün aynı düşüncelerle sokağa çıkmaktan utanmazlar” (Fahrian Beretti)

Üstat Sezai Karakoç’un biz sözünü şuraya bırakıvereyim: “İnsanoğlu yeryüzünden alınıncaya kadar suyun, toprağın ve havanın ne için var olduğunu düşünüp onları bu en yüce ödev için kullanmadıkça bu Kudret’in eliyle, küçük veya büyük ölçüde cezalanacaktır. Bu tabiat kanunu değil, onu da içine alan ilahi bir kanundur.”

Ayrıca Rasullullah (s.a.s) bizi bu konuda fitneye düşmekten dolayı da uyarıyor: “Vallahi ben artık sizin benden sonra şirke düşmenizden korkmuyorum. Fakat sizin dünya hususunda birbirinizle rekabete, çekememezliğe düşmenizden korkuyorum.”

Bütün bunlardan sonra evimizi sadeleştirebilmek için ne yapmalı ona bakalım;
Öncelikle anahtar cümlelerimiz:
“Daha az ev içi iş yükü”
“Niteliksiz çokluk mu, yoksa nitelikli azlık mı?”
Şimdi ise kalabalığın sebeplerine bir bakalım:
İhtiyaç dışı alışveriş yapmak.
İhtiyaç olan eşyalardan sayıca fazlasına sahip olmak.
Geçmişte işe yaramış ancak artık ihtiyaç olmaktan çıkmış eşyaları “bir gün lazım olur” düşüncesiyle saklamaya devam etmek.
Eşyalara hediye ve hatıra oluşları sebebiyle gereğinden fazla duygusal anlam yüklemek.
Boşluk korkusu.

Eşya alırken kendinize şunu sorun: “Buna gerçekten ihtiyacım var mı?” Aldığınız eşyanın ergonomik olmasına dikkat edin. Fonksiyonel olan ürünler birçok yerde işinize yarar ve kullanışlıdır. Alışverişlerinizi kendinize, ailenize ve evinize göre yapın, el âleme göre değil. Evinizi sadeleştirirken düşüncelerinizi de sadeleştirin. Kötü düşünceleri atın ve Rabbimizin lütfettiği nimetlerin tadına varıp şükredin. O şöyle buyuruyor: “Allah, evlerinizi sizin için, bir huzur ve sükûn yeri yaptı.”
Huzurlu evlerinizde bir bardak sıcak çay eşliğinde kitap okumanın tadına varmanız duasıyla. Selam ve dua ile…

Kaynak
1) Sade Evim Youtube kanalı

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?