Bize kitap gönderen Rabb’imize hamd olsun. Bize peygamber gönderen Rabb’imize hamd olsun. Bize doğruyu ve yanlışı öğreten Rabb’imize hamd olsun…
Bu yazımızda sâlih ve muslih kavramları üzerinde durmaya çalışacağız. Öncelikle bu iki kavramın ne anlama geldiğine bakalım.
Sâlih; dindar, dini emirlere uyan, ehl-i takva olan gibi anlamlara gelir. Muslih; ıslah eden, iyileştiren, terbiye eden gibi anlamlara gelir.
Peki, sâlih insan mı daha hayırlı yoksa muslih insan mı?
Bu soruya, muslih insan daha hayırlıdır cevabını versek yanılmış olmayız.
Evet, hepimiz birer muslih (ıslah eden, iyileştiren, terbiye eden) olmak zorundayız. Aile reisi muslih olmak zorunda. Âlim, muslih olmak zorunda. Öğretmen, muslih olmak zorunda. Devlet başkanı, muslih olmak zorunda. Peki, ıslah ve terbiyeye kimden ve nasıl başlamalıyız? Üstat Hasan el Benna, bu çerçeveyi şu şekilde çizmiştir:
Müslüman fert
Müslüman aile
Müslüman toplum
Müslüman devlet

Evet, ıslah işine kendimizden başlamalıyız. Nefsimizi eğiteceğiz ki bizden Müslüman bir fert meydana gelsin. Nitekim Allah (c.c.), bizden bunu istiyor. Şems Suresi’nde nefsini arındıranın kurtuluşa erdiğini şu ayetlerle beyan ediyor:
“Güneşe ve onun aydınlığına
Onu takip ettiğinde aya
Onu açığa çıkarttığında gündüze
Onu örttüğünde geceye
Göğe ve onu bina edene
Yere ve onu yayıp döşeyene
Nefse ve onu düzenleyip biçimlendirene
Sonra da ona iyilikleri ve kötülükleri ilham edene and olsun ki
Nnefsini kötülüklerden arındırıp temizleyen kurtuluşa ermiştir.
Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.”

İkinci olarak ailemizi eğiteceğiz ki onlardan Müslüman bir aile ortaya çıksın. Hz. Peygamber, bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” Amir, memurlarının çobanıdır. Erkek, ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz. Evet, ailesini ihmal eden, eşini ihmal eden, çocuklarını ihmal eden birinin Müslüman bir aile meydana getirmesi çok zordur. Müslüman bir aile meydana getirmek istiyorsak eşimizi, çocuklarımızı iyi eğitmeliyiz. Peki, ailemizi, eşimizi, çocuklarımızı nasıl eğitmeliyiz? Onların her istediğini yerine getirerek mi yoksa onları bir tarafa atıp televizyona, telefona gömülerek mi?
Üçüncü olarak toplumumuzu eğiteceğiz ki onlardan Müslüman bir toplum meydan gelsin. Allah (c.c.), Al-i İmran Suresi 104. ayette şöyle buyuruyor: “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”
Allah (cc.), Müslümanların içinde onlara önderlik edecek, birlik ve beraberliklerini sağlayacak, onlara iyiliği emredecek, onları kötülükten sakındıracak, onları İslam’a çağıracak bir sosyal kontrol mekanizmasının bulunmasını istemektedir. Müfessirler, böyle bir kurumu oluşturmalarının farz-ı kifaye olduğunu belirtmişlerdir. Bu görev yerine getirilmediği takdirde görevin özelliğine göre o topluluğu meydana getiren yükümlülük çağındaki bütün Müslümanlar bu ihmalden dolayı sorumlu olurlar.
Son olarak yönetimi ıslah etmeliyiz ki Müslüman bir yönetim erki meydana gelsin. İyiliği yaymada, kötülüğü engellemede bireyin ve sivil toplum kuruluşlarının yetersiz kaldığı durumlarda Müslüman hükümet ve devlet devreye girmelidir. Müslüman hükümet ve devlet, önce kendi ülkesinde adaleti, iyiliği yaymalı; kötülüğü engellemelidir. Ancak böyle bir devlette insanlar huzurlu ve mutlu olabilir.
Allah, bizi muslihlerden eylesin. Müslüman fert, Müslüman aile, Müslüman toplum, Müslüman devlet meydana getirme noktasındaki çabalarımızı arttırsın inşallah. Âmin…

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?