İnsan neyi çok isterse onun uğrunda bütün zorluğa katlanır. Hedefinde ne varsa onun için gayret eder. Varılacak yer cennet, istenen şehadet ise bu sadece Allah yolunda can vermekle olur. Sahabe efendilerimizin her birinin özelliği diğerinden farklı olabilmektedir. Kimi ilimle öne çıkmıştır. Kimi ticaret, kimi haya, kimi adalet, kiminde yumuşaklık huyluluk. Şehadet ise bütün bir sahabilerin isteğidir. Ama Bera b. Malik’te bu istek ve arzu çok farklıydı. İnsanın en çok istediği şey dilinden düşmez. En çok sevdiği sürekli aklını meşgul eder. Bera b. Malik için de şehadet hep böyleydi.Kimdir Bera b. Malik nasıl birisidir?
Adı: Bera b. Malik
İsminin anlamı: Ayıptan kusurdan beri olmak
Künyesi: Ebu Enes
Babası: Malik b. Nadr
Annesi: Ümmü Süleym /Rümeysa bint Milhan
Şemaili: Esmer, zayıf; âmâ cesur korkusuz bir yiğit.
Ümmü Süleym’in Malik b.Nadr’dan iki erkek çocuğu olmuştu. Bunlardan büyüğü Bera, küçüğü ise Enes’tir. İşte Bera b. Malik, Enes b. Malik ‘in abisidir. Aralarında sadece iki yaş vardır. Bera daha 12-13 yaşlarında iken yüreğine şehadet aşkı düşer. Her daim Rezzak olan Allah’tan rızık olarak şehadet ister. Duası şudur Bera’nın:
“Allah’ım beni yolunda şehadet ile rızıklandır.”1
Bedir gazvesinde 14 yaşındadır. Gelip Efendimizin (sav) önünde orduya katılmak için gözyaşı dökmüştür. Ama Efendimiz (sav) 15 yaşından küçükleri askeri seferlere kabul etmediği için geri göndermiştir. Bir yıl sonra Uhud’un mücahidlerinden biri olacaktır. Artık o günden sonra Peygamber Efendimiz (sav) hangi seferde hangi gazvede varsa o da olacaktır.
O çok cesur, korkusuz ve cengâverdi. Hesap kitap yapmadan düşmanın içine dalan bir askerdi. Bir gün Hz. Ömer onun hakkında Halid’e şöyle bir mektup yazmak zorunda kalacaktır.
“Bera’yı komutan olarak atama, ondan asker olarak istifade et. Çünkü onun cesareti askere zayiat verebilir.”2
Bera b. Malik Yemâme Savaşında
Efendimiz ile birçok savaşa katılan Bera, 24-25 yaşlarında iken Hz. Ebubekir hilafete geçince, tabiri caiz ise kendini halifenin eline çekilmiş bir kılıç olarak sunar. O ne derse onu yapar, nereye gönderirse oraya gider. Biz onu Yemâme’de Peygamberlik iddiasında bulunan Müseylimetü’l Kezzab’ın karşısında görüyoruz.
Yemâme savaşında Müslümanların büyük bir sarsıntı yaşadığı bir sırada Halid b. Velid yanındaki gözde adamı Bera b. Malik’e dedi ki: “Bera! O güzel sesinle İslam askerlerine bir konuşma yap. Onların toparlanmasını sağla. Bera yüksek bir yere çıktı. İslam askerlerine çok etkili bir konuşma yaptı.
“Ey Müslümanlar! Bugün artık sizin için Medine diye bir yer yoktur. Yalnızca sizin için Allah ve cennet vardır.”
Bera’nın konuşması İslam ordusunu ayağa kaldırdı. Yemâme’nin meydanı tekbirlerle inledi. Enes b. Malik diyor ki: “O gün Bera’nın üzerinde 80’den fazla ok ve kılıç yarası vardı.”3
Ve Şehadet
Ashabı kiram, hicretin 20. yılında İran’ın Tüster şehrinde, Sasanilerin en güçlü kalelerinin ve ordularının olduğu bir bölgenin önündeydiler. İslam ordusu şehri kuşatmış, Müslümanlar surların dibinde nasıl bu işin üstesinden geleceğini hesap ediyorlardı.
O anda Sasaniler Arapların alışık olmadığı bir iş yaptılar. Kale surlarının üzerinden aşağılara kızgın demir kancalar atıyor, kancaya takılan Müslüman askerleri yukarı doğru çekiyorlardı. O esnada kancalardan biri Bera’nın kardeşi Enes’e takıldı.
Enes diyor ki: Koşup geldi ve kızgın demiri elleri ile tuttu. Beni oradan kurtardı. Ama elleri gitmişti. Elleri demire değer değmez eriyip yanmıştı. Öyle ki biz bakmaya korkuyorduk. O ise beni kurtarmanın sevinci içinde idi.4
Günlerce elinin iyileşmesini bekledi. O günler hala kuşatma devam ediyordu. Artık takatlerimizin tükenmek üzere olduğu bir anda Ebu Musa el- Eş’ari, Sasani halkından bir kişi ile gizli bir görüşme yaptı. Ona eman verileceğine dair anlaştı. Kale’ye giren gizli bir yer buldu. Fakat buradan bir askerin girmesi lazımdı; Peki kim cesaret edebilirdi ki?
Ebu Musa el-Eş’ari düşündü ve en sonunda “Bu işi yapsa yapsa Bera yapar dedi. Ebu Musa Bera’ya görevi söyler söylemez. Bera sağına soluna bakmadan meydana atıldı.5 Kale kapısını Müslümanlara açtı. Müslümanlar açılan kale kapısından içeri girdiler o anda şiddetli çarpışmalar başladı.
Çarpışma esnasında sahabiden biri Bera’nın yanına geldi ve şöyle dedi: “Ey Bera! Hatırlıyor musun, sen bir gün üstün başın toz toprak içerisinde, saçların dağınık bir halde Efendimiz’in huzuruna gelmiştin. Herkes o halinden dolayı seni yadırgarken Efendimiz sana bakmış ve şöyle demişti: Nice saçı başı dağınık, üzeri toz toprak içinde olan ve insanlar tarafından önemsenmeyen kişiler vardır ki eğer bir hususta yemin etseler, bir hususta dua etseler Allah mutlaka onları doğrular ve onların sözlerini kabul eder. İşte Bera onlardandır.”6
O zaman Rabbimize dua et de bize zafer bahşetsin. Ve bizi bu zor durumdan kurtarsın.
Bera kendisi için yapacağı duaya da âmin demeleri şartı ile ellerini açtı: “Allah’ım! Bizlere zafer nasip et. Düşmanı bizlerin elleri ile kahret. Ve bana bu sefer, şehadet nasip et. Beni bu sefer özlediğim Nebi’ne kavuştur.” Diye dua etti. Askerler duaya âmin derler”7
Bera b. Malik’in nasıl şehadet şerbetini içtiğini kaynaklarımız şöyle anlatır; Bera kalenin içerisinde İranlıların komutanı Merziban ez-Zare’yi buldu. Onu düelloya davet etti. Merziban ez- Zare geldi; başladılar dövüşmeye…
Birkaç dakika sonra Bera, Merziban ez-Zare’yi yere devirdi. Komutanlarının öldüğünü gören İranlı askerler hepsi birden Bera’nın üzerine saldırdılar. Bera onlarla savaşırken şehadete kavuştu.8
Tarihler hicretin 20.yılını gösteriyordu. Bera o gün 31 yaşlarında gençliğinin baharında idi. Ama kurban olmuştu Risalet’in davasına. Şehit olarak bu dünyadan gitmiş, az yaşamış az konuşmuş; ama çok şeyler miras bırakıp gitmişti.9

1) Beyhaki, el itikad ve’l hidaye,1,315 2) İbn Sad Tabakat,4,380 3) İbni Hacer el isabe,3,2079-2080.İbni Esir Usdü’l- Ğabe 5,409-410 4) İbni Hacer, el isabe 1,162 5) Eş Şami, Sübülü’l hüda10,98 6) Tirmizi, Menakıb,54; Ebu Ya’la el Mevsili, Müsned,3,369 7) İbni Hacer el isabe,1,162 8) İbni Hacer EL İsabe,1,162 9) Muhammed Emin Yıldırım – Sahabe İklimi cilt,1.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?