Şehitlik Allah’ın Müslümanlara bahşettiği büyük bir nimettir. Şehitlik yaşantı ile başlar. Bizler şehitliği ve ona verilecek mükafatı biliyoruz ama canımız tatlı, malımız tatlı, Allah yolunda koşturacak vaktimiz az… Peki, neden şehit olmak istiyoruz da şehadeti kazandıracak davranışlardan uzak duruyoruz. İmamların, öğretmenlerin, annelerin ve babaların oturup saatlerce şehitliği anlatmalarına gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü şehitlikle ilgili çok sayıda kitap yazılıyor ve okunuyor.

Bizlerin Müslümanlar olarak imanlı ve hareketli ruhlara ihtiyacı var. Şehitlik sadece bombalar altında ölmek de değildir. Çocuklarımızı bir düşünelim: Yeri geldiğinde harçlıklarından sadaka verebiliyorlar mı? Namazlarına dikkat ediyorlar mı? Günlük Kur’ân-ı Kerim okuyorlar mı? Arkadaşlarının elinden tutup camiye götürebiliyorlar mı? Acaba günahlar karşısında iradelerine sahip olabiliyorlar mı? Ve daha nice sorular…
Acaba büyüyünce lüks içinde yaşama hayali kurmayan kaç tane gencimiz var? Maalesef hayallerimiz istikametini şaşırmış… Şaşırmış istikametle nasıl şehit olabiliriz ki? Hayalleri lüks bir yaşam olanın duası da dünyalık olur. Duası dünyalık olanın derdi de dünya olur. Derdi dünya olan nasıl şehit olabilir ki? Rahmetli Erbakan ne güzel söylemiş: “Bir milletin asıl gücü topu, tüfeği, tankı değil; inançlı ve imanlı gençliğidir.”
Şehit olmak demek maldan, rahatlıktan, zamandan ve candan vazgeçmek demektir. Şehit olmak istiyorum ama malımı Allah yolunda harcayamıyorum… Şehit olmak istiyorum ama vaktimi Allah yolunda feda edemiyorum… Şehit olmak istiyorum ama rahatımdan vazgeçemiyorum… Şehit olmak istiyorum ama vakti zamanı geldiğinde canımdan da vazgeçemeyeceğim. Çünkü malımdan, zamanımdan ve de rahatımdan vazgeçemedim. Bir aşığın iki yâri olmaz: Ya dünya ya ahiret. Ahireti tercih edenlere ne mutlu! Şehitliğe kavuşanlara ne mutlu!

Yaşantılarıyla ve sözleriyle bizlere örnek olan şehitlerimizden bazı cümlelerle yazıma son veriyorum:
Ömer Muhtar: “İslam, kendisine inananların zalimlere boyun eğmesini ve zillete düşmesini reddetmektedir.”
İzzettin El-Kassam: “En büyük kitap bize cihad etmemizi emrediyor. Ona muhalefet edemeyiz.”
Hasan El-Benna: “Ölümü hayata tercih eden milletin önünde hiç kimse duramayacaktır.”
Malik El-Şahbaz (Malcolm X): “Gücümüzü hırlaşmak için değil birleşmek için kullanmalıyız.”
Seyyid Kutub: “Kalem sahipleri, büyük işler başarabilirler ancak fikirleri uğruna canlarını feda etmek şartıyla.”
Şeyh Şamil: “Kahrolsun sefil esaret, yaşasın şanlı ve güzel ölüm!”
İskilipli Atıf Hoca: “Zalim ve katillerle elbette mahşer gününde hesaplaşacağız.”
Metin Yüksel: “Şehadet bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara.”
Abullah Azzam: “Madem ölüm tek bir defa gelecek, o da neden Allah için olmasın.”
Muhammed Mursi: “Kur’ân bizim anayasamız, Resul bizim liderimiz, cihad bizim yolumuz; Allah yolunda şehit olmak ise en büyük arzumuzdur.”

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?