Aslında Siyonizm, sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa düşmandır. Çünkü Yahudiler, kendilerini Allah’ın (c.c.) oğulları, seçilmiş kulları ve asil insan olarak kabul etmekte, kendilerinden başka diğer tüm insanları da “Goimler” yani hayvanlar olarak görmektedirler. “Yahudiler, ‘Üzeyr Allah’ın oğlu.’ dediler, Hıristiyanlar da ‘Mesih Allah’ın oğlu.’, dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!” (Tevbe, 30)
“Yahudiler ve Hristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” dediler. De ki: “Öyleyse (Allah) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor? Hayır, siz de O’nun yarattıklarından bir beşersiniz.” (Allah) dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların da hükümranlığı Allah’ındır. Dönüş de ancak O’nadır.” (Maide, 18)
Yahudi’nin muharref inancına göre diğer tüm insanlar, Yahudilere hizmet için yaratılmış kölelerdir. Kölelerin ise mülkiyet hakkı yoktur. Dolayısıyla dünya insanlarının elindeki tüm servetler, Yahudi’nin gasp edilmiş malıdır. O malları, hangi yolla alabilirlerse mubahtır. Hırsızlık, tefecilik, gasp, işgal edip talan etmek, savaş, katliam ve sömürü fark etmez. Çünkü o mallar Yahudi’ye aittir. İşin uzmanları, şu dünya servetinin yüzde yetmiş beş veya daha fazlasının zaten Yahudi’nin kontrolünde olduğunu söylemektedirler. Ama bencil, egoist, açgözlü Yahudi, doymayacaktır.
Şimdi asıl soruya gelelim. Yahudi İhvan’a neden düşman? Bilindiği üzere Siyonist Yahudiler, asırlardır kurguladıkları; ümmeti parçalama planlarında, yüz yıl önce muvaffak oldular. İçerdeki hainlerle ve bilcümle İslam ve insanlık düşmanı olan güçlerle iş birliği yaparak, öncelikle ümmetin hilafetini lağvettiler. Çünkü imame sağlam durdukça, tesbih tanelerini dağıtmak mümkün değildi. Hilafetin kaldırılmasından sonra, paramparça ettikleri İslam coğrafyasını, biraz daha ufaladılar. Çünkü Siyonizm’in temel stratejisi, “Ferrık, tesûd!” yani böl ve parçala ki yönetip hükmedebilesin.
Tabi iş sadece coğrafyayı parçalamaktan ibaret değildi. Çok daha önceden başlattıkları ırkçılık, sağcılık, solculuk, komünizm, faşizm vb. ideolojik fikirlerle, zihinleri ve yürekleri böldüler. Böylece o bölünen parçaların tekrar birleşmemesi için bölücü uçurumları daha da derinleştirip tahkim ettiler. Daha da önemlisi; yine çok önceden bizim seçmece gençlerimizden nice paşaların, beylerin çocuklarından yüz binlercesini, kendi ülkelerine alarak, bizim değerlerimize yabancılaştıracak şekilde yetiştirdiler. Zaman içinde ismini bizim koyduğumuz, tüm maddi masraflarını bizim karşıladığımız çocuklarımızın zihinleri, fikirleri, vicdanları Fransızlaştı, İngilizleşti vs…
Şu anda İslam coğrafyasında moda tabirle “yerli ve milli” denebilecek idareci, yüksek bürokrat ve sermayedar, yok denecek kadar azdır. Yönetimin şekli, şemali önemli değil. Emirlik, sultanlık, krallık, diktatörlük, demokrasi, komünizm falan fark etmez. Yeter ki Batılı efendilerinin emirlerinden dışarı çıkmasınlar. Yani bağımsız, bağlantısız ve egemen bir İslam ülkesi neredeyse yok gibidir. İşte 15 Temmuz’dan beridir, sadece özgürlüğe niyet ettiğimiz için, başımıza gelmeyen kalmadı.
İşte “İhvan-ı Müslimin” yani Müslüman Kardeşler Cemaati, ümmeti düştüğü yerden kaldırma stratejisi uyguladığından, vahşi Batı için tehlike arz ediyor. Çünkü İhvan, ümmetin nasıl düşürüldüğünü biliyor. Aslında İhvan yeni bir metot falan da üretmiş değil. Tüm Peygamberlerin de modeli olan, nebevi metodu baz alıyor. Bu metot, tarih boyu düşürülmüş, darmadağın olmuş nice milletleri ayağa kaldırmış bir metottur. İşte İman el-Benna’nın (rh.a.) eğitim risalesi, amel rüknünü işlerken, tespit ettiği yedi aşamalı yol haritası:
1. Müslüman fert
2. Müslüman aile
3. Müslüman toplum
4. Müslüman hükümet
5. Müslüman hükümetler
6. İslam hilafeti ve Müslüman dünya
İhvan ya ifrat ya da tefrit virüsüne bulaşmış, ses ve gürültüsü çok çıkan kimi örgütler gibi acele davranmıyor. Çünkü İhvan her peygamberin ve nice davetçilerin dediği gibi; “Bize düşen yalnızca açıkça tebliğdir.” (Yasin,17) anlayışıyla hareket etmektedir. Başka bir deyimle İhvan; öncelikle hedefe değil, kulluğa odaklanmaktadır. İhvan, “Yaptığımız iş, Allah Resul’ünün (s.a.s.) rızasına uygun mu? İstikamet doğru mu? Akide sağlam mı? Metot da nebevi metot mu?” ona bakmaktadır. Gayret bizden, takdir Allah’tan (c.c.) diyerek; sabır, sebat ve azimle yoluna devam etmektedir.
İşte bu halisane durumu nedeniyle de kimi zaman sarsılsa da asla yıkılmadan yoluna devam etmektedir. Batılılar; ifrat ve tefritte olan sayısız İslami cemaat ve cemiyetleri, bir şekilde kontrolüne alabilmektedir. Tefritte olanların içini boşaltarak, “light İslam” havarisi yapabilmektedir. Böylece milyonlarca insanı, sürü gibi güdülmeye, sığır gibi de sağılmaya hazır hâle getirmektedirler. İfratta olanları da terörize ederek, mensubu bulunduğu ümmete karşı savaşan haşhaşilere çevirebilmektedir.
Tabi bunları uç noktalar olarak kabul edersek, bir de bunların arasında nötr hâle getirilen nice grup, cemaat veya tarikatlardan bahsedilebilir. Mücahitlerin müteahhitleşmesi, cemaatlerin STK’laşması, yozlaşması, dünyevileşmesi vs. Yani düşman, çok iyi biliyor ki, ümmeti eninde sonunda ayağa kaldıracak tek bir anlayış vardır. O da ifrat ve tefrite düşmeyen, “vasat ümmet” anlayışıdır. Evet bu anlayışta olan birçok grup, cemaat ve cemiyetten bahsedilebilir. Ama bu anlayışın lokomotifi İhvan olduğundan, sürekli düşmanın hedefinde olmuş ve olmaya devam edecektir. Ama sonunda kazanan vasat ümmet anlayışı olacaktır.
Yahudi’yi Biraz Tanıyalım
Şimdi Siyonist Yahudi’nin bir de karakterini anlamalıyız ki, neden İhvan’a, Müslümanlara ve tüm insanlığa düşman olduklarını anlayalım. Yahudi tarihini birazcık incelerseniz, neden dünyanın dört bir yanına dağıldıklarını ve neden bir türlü iki yakalarının bir araya gelmediğini hemen ve açıkça anlarsınız. Allah’ın (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de mükerreren lanetlediği, ihanet, hıyanet, ikiyüzlülük ve kalleşliklerine karşı uyardığı bu mel’un millete karşı tüm dünya dikkatli olmak zorundadır.
Köprüyü geçinceye kadar, ABD, AB, ŞİA, Körfez Emirleri ve Sisi’ye göz kırpan, onlarla can ciğer kuzu sarması olan Yahudi’nin, köprüyü geçtikten sonra aynı dostluğa devam edeceği mi zannediliyor? Gerçi Yahudi’nin suç ortağı olan haçlıların da onlardan pek farkı yok ama yine de hıyanet ve kalleşlikte haçlılar Siyonistlerle yarışamazlar. Dolayısıyla tüm dünya halkları, Yahudi ve haçlı Siyonistlerine karşı uyanık olmak ve Filistinli mazlumların feryatlarını duymak zorundadırlar.
Tüm dünyada taş çatlasa 12-15 milyon Yahudi yaşamaktadır. Dünya nüfusuna oranla, devede kulak değil, pire bile sayılamayacak kadar az olan bu güruh, neden her taşın altından çıkıyor? Nerede bir kan, gözyaşı, feryat, çığlık, açlık, savaş, terör, örgüt, çete, derin devlet, mahfil, loca, kulüp vb. gizli aşikâr klik varsa; orada Siyonizm var, Yahudi var.
Bu mel’un güruhun tüm dünyanın gözleri önünde nice vahşetleri pervasızca sergilemesinin birden fazla sebebi var. Ancak en büyük sebep bunların tahrif ettikleri Tevrat kaynaklı bozuk akideleri olsa gerek. Denilebilir ki; “her çocuk fıtrat üzere doğduğuna” göre, bunların vahşeti neden nesiller boyu devam ediyor? Bu sorunun cevabı hadisin devamında mevcut: “Sonra anne babası çocuğu Yahudileştirir, Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir” yani Allah’ın (c.c.) Kur’an-ı Kerim’in onlarca ayetinde lanetlediği, kalleş, yalancı, ikiyüzlü, hain, hilebaz, sadist ve vahşi olduğunu ifade ederek bizi tekrar tekrar uyardığı bu millet, doğumundan itibaren çocuklarına kin ve nefreti aşılamaktadır.
Bir asra yakındır Filistin’de katliam, soykırım ve vahşet var. İnsani mevhibeleri mevcut hiçbir âdemoğlunun yapamayacağı derecede vahşice olan bu zulmü ancak Yahudi yapabilir. Neden mi? Çünkü Yahudi, tarih boyu yapageldiği benzeri katliam ve vahşetlerle, insani duygulardan sıyrılarak vahşi bir canavara dönüşmüştür. Aşağıdaki alıntılar, Yahudi’nin neden dünyanın başının belası olduğunu anlatıyor.
“Yahudilik Masonluk” kitabının 25. sayfasında yer alan, 11 Kasım 1986 tarihli Tercüman Gazetesi sayfa 4’te yayınlanan bir manşet şöyle; “İsrail ordusunda eğitim komutu: MUHAMMED’E ATEŞ.” Yani kendisinden başkasını insan olarak dahi görmeyen Yahudi, doğumundan ölümüne kadar nesillerine kin, nefret ve düşmanlık aşılamaktadır. Dolayısıyla bu olan bitenler garip değildir. İnsanımız bu mel’un milletin bozuk karakterini yeterince tanımadığı ve birileri tarafından habire bunların Hümanistliği(!) pompalandığı için şu an yaptıkları vahşet garipsenmektedir. Hâlbuki bu mezalim ne ilktir ne de son olacaktır.
Ancak sonunda kaybedenler bu kâfirler ve onların yandaşları olacaktır. Eğer güçlü olan kazansaydı, Nemrut kazanırdı, Firavun kazanırdı, Ebrehe kazanırdı, Ebu Cehil vs. zalimler kazanırdı. Hâlbuki tarihin çöplüğü kâfirlerin ve zalimlerin necis cesetleriyle doludur.
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim, 42) “Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.” (Şuara, 227)
Muharref Tevrat’ta Katliam Emirlerinden Örnekler
“Sen benim topuzum ve cenk silahımsın ve seninle milletleri kıracağım ve seninle ülkeleri helak edeceğim. Ve seninle atı ve binicisini kıracağım. Ve seninle cenk arabasını ve binicisini kıracağım ve seninle erkeği ve kadını kıracağım ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım ve seninle Valiyi ve Kaymakamı kıracağım. (Yaremya, Bab 51/19-23)
“Allah’ın RAB onu senin eline verdiği zaman, onun her erkeğini kılıçtan geçireceksin; ancak kadınları ve çocukları ve hayvanları ve şehirde olan her şeyi, bütün malını kendin için çapul edeceksin ve Allah’ın Rabbin sana verdiği düşmanlarının malını yiyeceksin. Bu milletlerin şehirlerinden olmayıp senden çok uzakta bulunan bütün şehirlere böyle yapacaksın. Ancak Allah’ın Rabbin miras olarak sana vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın; fakat onları, Hittileri ve Amorileri ve Kenânlıları ve Prezzileri ve Hivileri ve Yabusileri Allah’ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin; (Tensiye, Bab, 20/10-17)
“Et yiyin, kan için Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını, koçların, kuzuların ve ergeçlerin, boğaların kanını içeceksiniz. Hepsi basanın semiz hayvanlarıdır. Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz. (Hezekiel, Bab, 39/18-20)
“Ele geçen her adamın gövdesi delik-deşik edilecek ve tutulan her adam kılıçla düşecek. Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak, evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek. (İşaya Bab 13/15)
Yahudi Şeriatı Talmut’tan Örnekler
“Yahudi olmayanın malı, mülkü sahipsiz sayılır. Ona herkesten önce el koyan Yahudi, sahibi olur.”
“Günah işlemeye müsaade vardır, yeter ki gizli olarak işlensin.”
“Yahudi maksat ve gayeleri uğruna işlenen bütün günahlar gizli olmak şartıyla mubahtır.”
“Yalnız Yahudi olanlara insan gözüyle bakılır. Yahudilerden gerisi sadece birer hayvandır.”
“Allah dünyanın bütün servetini yalnız Yahudilere tahsis etmiştir. Bütün dünya serveti onlarındır.”
“Bir şey çalmayınız, hırsızlık etmeyiniz, hakkındaki emir sadece Yahudilere karşıdır. Diğer milletlerin can ve malları helâldir.”
“Yahudi şeriatı erkeklere zinayı haram kılmıştır. Fakat bu yalnız Yahudi kadınları içindir. Yahudi olmayanların ırzı namusu helaldir.”
“Yahudi olmayanın kanını akıtmak, Allah’a kurban sunmaktır.”
“Baraton’da deniliyor ki: Yahudi olmayanların tohumu hayvan tohumudur. Yahudi olmayanların çocukları, Yahudi asıllı aptallardan daha kötüdür. Yahudi olmayanların arasındaki evlenmeler damızlık aygırlarla kısrakların çiftleşmesinden farksızdır.”
“Bir insana, Yahudi olmayan bir insana, ancak ona dost görünmek ve çatışmalardan kaçınmak için selam verilir.”
“Yahudi olamayanlara karşı daima riyakâr bir güler yüz gösteriniz. Fakat onların iflah olmaz birer düşman olduklarını asla unutmayınız.”
“Yahudi olmayana hoş görünmek gerektiği zaman, Yahudi mürai olmalıdır ve ona “seni seviyorum” demesi kendisine ancak şeref verir.” (Yahudilik masonluk s. 22-24)
Şimdi bu bozuk inanç ve vahşi karaktere sahip bir milletle nasıl anlaşabilir ve nasıl güvenebilirsiniz? Bunlar ve bunların şürekâsının İhvan’a düşmanlık etmesi garipsenebilir mi? Tüm dünya insanlığına düşman olan Siyonizm’in; özelde İhvan’a, genelde insanlığa düşmanlığı devam edecektir. Şimdilik ellerinde bulunan maddi güçlerle şımarıp duran bu güruh, sonunda kaybetmeye mahkûmdur. Ancak o güne kadar, bu sinsi ve hain insanlık düşmanlarına karşı hep dikkatli olmak zorundayız. Gözümüzde büyütmeyelim ama tuzağına da düşmeyelim. Subhâneke… Bihamdike… Esteğfiruke…