İhvan 20. Yüzyılda Allah’ın bu ümmete bahşettiği İslami hareketlerden biridir. Temel düşüncesi Kur’ân ve sünnet çizgisinde bir hayat oluşturmak olan bu hareket, kurulduğu günden beri eğitimi, en önemli çalışma sahası olarak benimsemiş ve bu yönde büyük bir birikim elde etmiştir. İlkokul öğrencisinin, hatta anasınıfı öğrencisinin nasıl İslami bir eğitime tabi tutulması gerektiğinden, yetmiş yaşındaki mensubunun haftalık derslerine katılmasına dek eğitimi fasılasız bir çalışma olarak kabul etmiştir.

Eğitim metodunun temelinde haftalık sohbet halkası (üsre) bulunan İhvan Hareketi, bunu tamamen Resûlullah’ın (s.a.s.) siretinden almıştır. İkinci Akabe Biatında 73 kişiyi 12’ye bölen Resûlullah (s.a.s.) her beş altı Müslümanın nakip (grubun sorumlusu) tarafından eğitilmesini temin etmiş, bu şahısları nakibin denetimine vermiştir. Bu şekilde sahabeyi eğitmek isteyen Resûlullah (s.a.s.), o günkü İslam toplumunun fertlerinin birbirleriyle kenetlenmeleri için böyle bir metot ortaya koymuştur.

İhvan Hareketinin kurucusu Hasan el-Benna, üsre çalışmasını “bel kemiği” ifadesiyle dile getirir ki bu da fertlerin tek tek eğitilmesinde bu metodun ne kadar önemli olduğunu ortaya koymak içindir. Çünkü haftalık sohbet halkasının “üsre” diye nitelendirilmesi tesadüfi değil bilinçli bir şekilde yapılmış bir isimlendirmedir ve grubun fertleri bu vesileyle adeta bir ailenin fertleri gibi birbirlerinin hâllerinden haberdar olmalı, birbirlerinin dertleriyle dertlenmeli, birbirlerini eğitmelidirler. Grubun sorumlusu, onların sevk ve idare edilmesi noktasında cevval, aktif ve aksiyoner olmalı, grup içinde en fedakâr davranan kimse olarak bilinmelidir.

İhvan, eğitimde fertten ümmete doğru bir metot takip eder. İlk önce haftalık sohbetlerde ferdi eğitmek ister. Bu fertler eğitilince sıra bunları toplumun değişik kesimlerine dağıtmaya gelir. Mahalle, köy ve ilçelere yayılmaya başlanır. Toplumun eğitilmesinin ardından devletin İslamileştirilmesi gelir. Çünkü Müslüman toplum kendilerini idare eden yasa ve kanunların, hâkim gücün (devlet) İslami olmasını isteyecektir. Bundan sonra da Müslüman devletler birliği gelir. Çünkü İhvan Hareketi yerel, mahalli, bölgesel bir hareket olmayıp bütün dünyanın İslam’ın boyasıyla boyanmasını hedefleyen bir harekettir. Bundan dolayı İhvan Hareketi, İslam’ın devlet devlet benimsenmesinin ardından Müslüman devletler birliğini oluşturmayı hedefleri arasına koymuştur.

İhvan’da eğitim süreklidir. İhvan’a mensup kişi, amir de memur da işçi de patron da olsa aldığı eğitimin hayatı boyunca devam edeceğini, manen gelişimin basamaklarında hep ilerleyeceğini ve sahip olduğu değer biçilmez prensiplerin bütün insanlığa ulaştırılmasını vazife bilir. Harekete mensup kimse kesintisiz bir şekilde eğitimin merhalelerinden geçtiği gibi bunu çevresine de yayma gayreti içine girer. Bu şekilde halka halka topluma inmeye çalışan İhvan, bunu tarihi boyunca en güzel şekilde başarmıştır. Mahalle yapılanmasından uluslararası yapılanmasına kadar her adımda ciddi bir şekilde hareket eden teşkilat, bulunduğu her ortamda fertlerin sayısı ne olursa olsun eğitime dair muhakkak bir girişim içinde olmuş, çalışmasını asla aksatmamıştır. Bir örnek vermek gerekirse; harekete mensup biri çalıştığı bir hastane ya da okul ortamında şayet mescid varsa orada namazlarını diğer Müslüman Kardeşler’iyle beraber kılmaya özen gösterir, onları mescid ortamına çekmeye çalışır, fırsatını bulursa Nebevi pınardan her namaz vaktinde bir hadis irad eder. Bir saatlik öğle arasının on dakikasını bir Müslümana Kur’ân öğretmek için değerlendirme yoluna gider, mescidi bu manada kullanır. Müslümanlarla kaynaşmak için mescid ortamını fırsat bilir. Hastane ortamında hayırlı işlere öncülük etmede aktif rol alır. Hastanenin duvarlarında bir güzel sözün olmasını arzu eder ve bunu asma yoluna gider. Netice olarak ortamın İslamileştirilmesi yolunda faaliyet gösterir.

İhvan Hareketi eğitim kadrosuyla zuhur ettiği Mısır toplumunda büyük simalar ortaya çıkardı. Bu simalar, zaman zaman öldürülmelerle, işkence ve baskılarla karşı karşıya kaldı. Ama bu durum onları eğitimden taviz vermeye asla sevk etmedi. Irak İhvanına mensup şahsiyetlerin hatıratlarından öğrendiğimize göre sırf haftalık eğitimi alabilmek için Bağdat’ın dışında iki üye saatlerce yürüyüp derslerini ayakta yapma yoluna gitmişler, muhasebe yapmışlar, haftayı değerlendirmişlerdir. Çünkü baskının olduğu ve insanların bir araya gelmelerine engel olunan ortamlarda böyle bir metotla kişinin Müslüman kardeşiyle muhasebe yapması, bunların birbirlerinden bir şeyler öğrenmesi eğitimin onlar nazarında ne denli önemli olduğunu gösteren işaretlerdir.

İhvan teşkilatında verilen eğitim sebebiyledir ki bir bakkalı, bir inşaat işçisini en yüksek düzeyde bir idareci olarak görebilirsiniz. Hareketin yetiştirdiği fert, bir müesseseyi yönetme becerisini elde etmiş, sahip olduğu bilgi, birikim ve tecrübeyle bulunduğu ortamda faydalı olmuştur.

Herkesin Sorduğu Bir Soru: İhvan Şu Anda Ne yapıyor?
Elbette ki önemsenmesi gereken bir soru. Yeryüzünün doksandan fazla ülkesine yayılmış asırlık bir hareket olarak şu anda yaptıkları ya da ileriki süreçte ne yapacakları insanların merak ettiği bir konudur. Bundan sonra Müslüman Kardeşler’in nasıl bir yol haritası takip edeceği herkesin merakla sorduğu bir soru olarak durmaktadır. Bu soruya cevap vermeden önce İhvan’ın asırlık bir dava ve yapılanma olarak neyi önemsediğini bilmemiz gerekir.
İhvan bir eğitim hareketidir. Müslüman ferdin her yönden yetişmesi onun en büyük çalışma alanıdır. Çalışmalarını ana sınıf öğrencisinden yetişkinlere kadar Müslüman fert ve toplumun eğitilmesi hususunda yoğunlaştırmıştır.

2013’te vuku bulan Rabia katliamından sonra İhvan, dağ misali yetişmiş eğitim kadrosuyla insanların İslami bir eğitime tabi tutulması hususunda bütün gücüyle çalışmaya devam etmektedir. Milyonlarca Müslüman, üsrelere (haftalık ders halkaları) iştirak edip fehmen, ilmen ve manen eğitime tabi tutulmaktadır. Bu uzun soluklu bir eğitim sürecidir. İslam’da cihadın/Allah yolunda gayret göstermenin farziyetinden gece namazının ruhî terbiye ve tesirine kadar fertlerin yetişmesi için kolları sıvamış ve çalışmaktadır.

Binlerce insanın şehit edilmesinin ardından geride kalan yetimlerin iaşesi için de ceplerinden yaptıkları maddi fedakârlıkları katbekat artırma yoluna gitmiş bulunmaktalar. Bir eğitim ve İslami bilinç hareketi olan Müslüman Kardeşler, 2013 darbesinden sonra Mısır’da daha da güçlenmiş bulunmaktadır. Çünkü düşmanlarının neler yaptıklarına bizzat şahit olup varlıklarının Mısır’da ve tüm İslam âleminde ne denli önemli olduğunu daha iyi kavramış bulunmaktalar. Onlar emperyalizmin gerçek yüzünü tarihe bir kez daha gösterdiler.
Hareketin binlerce şehit vermesi alışıldık bir durumdur. Hasan el-Benna zamanından günümüze kadar hareket on binlerce şehit vermiştir. Sadece Hafız Esed’in cezaevi bahçesinde 1500 İhvan mensubunu kurşuna dizdirmesi hadisesini burada hatırlatmamızın hareketin şehadet tarihini anlamamız açısından yeterli olacağı kanaatindeyiz. Bu şehitler, hareketin en üst düzey kadrosundan olduğu gibi normal üyelerinden de olabilmiştir. Fakat bu öldürmeler, şehadetler, ağır baskı ve işkenceler, hareketin fertlerini asla yıldırmamış, aksine onların Allah yolunda şehit olma bilincini daha da bilemiştir.

Hareketin mensupları dün olduğu gibi bugün de ayet ayet, hadis hadis bütün Müslümanları en üst düzeyde bilinçlendirme noktasında yoluna devam edecek, zaman zaman büyük baskı dönemleri yaşasalar da hedefe giden yolda eğitim meselesini gündemlerinin birinci maddesi olarak tutmaya devam edeceklerdir.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?