Filistin, ecdadımızın mirası, İslâm’ın ilk kıblesi, birçok vahiy ve hadisin direkt muhatabı, tarihte birçok peygambere ev sahipliği yapmış, çok değerli kıssaların yaşandığı ve tarihin beşiklerinden olan, etrafı bereketli kılınmış topraklar…
Müslümanların son dönemlerdeki zayıflıklarından dolayı kaybettiği Filistin’de, kanla sulanmış ağaçlar yetişti, anaların gözyaşından seller oluştu, şehitlerimizin kanı kurudu, ama uyuyan Müslümanları uyandırmaya hâlâ yetmedi. Uykuların en ağırı olan gaflette yüzen Müslümanlar, ebetteki yüce Allah’ın şiddetli bir imtihanına tutulmaktadır.
Bugüne kadar israilin her geçen gün hiç durmadan Filistin’in üzerine yürümesi, sürekli topraklarını işgal etmesi ve kendilerine ait olmayan yerleri, kasabaları, toprakları, evleri halka zorla boşalttırarak yeni tuğlalar dizmesi ve zulüm duvarını inşa etmesi kanıtlıyor ki, bu terör devleti hiç durmadı ve batılı devletlerin babasız, yaramaz çocuğu her geçen gün şımartılmaktadır.
Eğer Müslümanlar cenneti istiyorsa gaflet perdesini yırtıp içinden çıkmalı, oradan çıkmak istiyorsa üzerine düşeni yapmalı, üzerine düşeni yapmak istiyorsa el birliğiyle bu bataklıktan Allah Teâlâ’nın biz Müslümanlara uzatmış olduğu ipten tutmalı, Sırat-ı Müstakim’den ayrılmamalı.
Okumalı, öğrenmeli, üzülmeli, öfkelenmeli, herkes kendi alanında yapabildiğinin en iyisini yapmalı, susmamalı, uyumamalı, gördüklerinin kalbine işlemesi için kararmış kalpleri aklamalı ve dua etmeli…
Bugün israilin Mescid-i Aksâ’ya, aziz ve bereketli toprakların insanlarına yapmaya çalıştığı bunca zulmü, meydanlardan gönderdiğimiz nidaların Filistin halkının direnişiyle birleşmesi, korkakları ürkütüp durdurmaya kadir geliyorsa daha çok bağırmalı, daha çok haykırmalı ve bu haykırışları yaşamımıza dökmeliyiz.
Yaşasın direniş, yaşasın özgür Kudüs!
Müslümanlar uyanacak, tekrar güçlenecek, hak gelip batıl zail olacak…
Kudüs bizimdir ve bizim kalacak!
Mücahit YILMAZ