Hayatımızın başladığı zamandan itibaren ölüme kadar yaşayacağımız günler, anlar bizim için fırsattır. Ölüm geldikten sonra artık dönüşü olmayan bir hayatın başlangıcı olacaktır. Ömrün en kıymetli, en enerji dolu olduğu zaman ise gençlik zamanıdır. Gençlik zamanı kıymetlidir. Gençlik yıllarını kıymete değer kılmak, o kıymetli zamanı, zamanın sahibine adamakla olur.
Adamak ne demektir peki?
Adamak; mubah olan bir işi yapmayı kararlaştırmak, kişinin öyle bir ameli kendisine vacip kılması ve bunu yapacağına dair Allah’a söz vermesidir.
Adamakla ilgili birçok şeyi duyarız. Ama insanı adamak gerçekten büyük bir şeydir. Her şeyi ile Allah’a bağlı kalmak, Rabbimize söz vermek, kulluk yolundaki bütün engellere ve zorluklara rağmen Allah’ın yolunda koşmak.
İnsanın adanması deyince aklımıza ilk gelen Meryem annemizdir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Meryem ile ilgili olarak anlatılan kıssada annesinin şöyle dediği ifade edilmektedir: “Hani İmran’ın karısı şöyle demişti: ‘Rabbim, karnımda taşıdığım çocuğu sadece sana hizmet etmek üzere adadım. Bunu benden kabul buyur Allah’ım sen her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilensin.” (Âl-i İmrân, 3/35).
Ayette adayan, Hanne annemizdi. Adanan ise bir çocuktu. Hanne annemiz bir erkek çocuk bekliyordu. Allah’ın takdiridir ki Meryem annemizi kendisine lütfetti. Hanne annemizin adadığı çocuğun kız olması, Allah’a olan sözüne sadık kalmasına engel olmadı.
Günümüzde de Allah’ın sevgisini yüreğinde hisseden anneler, yavrularını bu niyetle Allah yolunda, Allah’ın davası uğrunda yetiştirme gayretinde oldular. Medreselerde yetişen çocuklar, genç kızlar, genç erkekler, onların anne ve babaları, “Biz de Hanne annemiz gibi yavrularımızı senin yoluna adadık” dediler.
Hayatın her safhasında anne babaya ihtiyaç vardır. Kulluk yolundaki sorumluluk bir zaman sonra ferdin artık kendisinin de bilincinde olduğu bir zaman dilimi olur. Bu zaman artık gencin iyi ve kötüyü ayırt etme zamanıdır. Bu süreçte Allah’a adanmış bir gençle Allah’tan uzak olan bir genç aynı olmayacaktır.
Gençlerle ilgili hadislerden bazıları şöyledir:
“İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça, onun ayakları kıyamet gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazandığından, nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden.”1
“Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil: Ölüm gelmeden önce hayatının, hastalık gelmeden önce sağlığının, meşguliyet gelip çatmadan önce boş vaktinin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğinin, fakirlik gelmeden önce zenginliğinin.”2
Tabiinden olan Hafsa bint Sirin şöyle der: “Gençler! Bedenlerinizden gençken yararlanın. Çünkü ben çalışmayı sadece gençlikte görüyorum.”3 Hasan el-Benna da şöyle demiştir: “Hazırlanın Ey gençler! Ve bugün çaba gösterin, çünkü yarın iş yapmaya gücünüz yetmez!” Malik b. Dinar da şöyle demiştir: “Hayır, gençliktedir.”4 Zemahşeri de şöyle demiştir: “İnsanın gençlikteki durumu, geri kalan hayatının nasıl geçeceğinin de göstergesidir.”
Bir şair şöyle demiştir:
Yaşlılıkta tahammüllü olunursa o hoşgörü sayılır.
İlim de küçük yaşlarda öğrenilmiş olandır.
Çocukken öğretilmiş olanın açılıp bakılsa kalbine.
Orada ilmi bulurdun taşa nakşedilmişçesine.
İlmin ve zamanın kıymetini anlamak gerçekten de insana çok faydalı bir ömrün nasip edilmesine vesile olacaktır. Özellikle gençlik vaktinde ilmin kıymetini anlamak önemlidir. İlim, zaman, gençlik… Bu üçünün kıymetini anladığımız vakit Allah’ın bizden istediği kulluğu anlamak ve yaşamak için yorulmadan koşanlardan oluruz inşallah.
Değerli eğitimcilerin bulunduğu medreselerde, Allah’ın yoluna çağıran mümin erkekler ve mümine hanımlar bu değeri anlamış ve bu yolun yolcusu olmuşlardır. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret görmeyen bu insanlar, ahiretlerini inşa etmek için bu yolda kendilerini feda etmişlerdir.
Genç kızlar, bulundukları medreselerde yarının bilinçli anneleri olarak yetişmektedirler. Konuşmaları, tesettürleri, iffetleri, uykuları ile Rablerine adanmıştır onlar. Onlar yeri geldiğinde akranlarına örnek olmuşlardır. Geceleri Allah için kalkıp namaz kılmışlardır. Tevazu ile muallimlerini dinlemiş, hayatın ve ölümün değerini anlayıp yaşama gayretinde olmuşlardır.
Allah’a adanmış yüreği, sevdası İslam olmuş genç kızlara Rabbimiz arşın gölgesini nasip etsin. Dünyada kıymetli bir yol üzerinde oldukları gibi ahirette de en güzel mekânlar onların olsun.
Kaynakça
1- Tirmizi, Sıfâtü’l-Kıyâme 1. 2-Münavî, Feyzu’l-Kadîr, 2/16. 3- İbnu’l Cevzi, Sıfatu’s Safve. 4-İbnu’l Cevzi, Hıfzu’l-umr