Anız, tarımsal üretim sonucunda biçilmiş olan ekinlerin toprakta kalan kök ve sap kısımlarıdır. Ekonomik olarak değerlendirilmeyen fakat gerekli şekilde sap parçalama makinaları ile parçalanarak toprağa gömülen saplar, toprağı organik maddece zenginleştirir ve toprakta kapiller boşluklar oluşturup toprağın havalanmasını sağlar, dolayısıyla tarımsal üretici, birim alanda daha fazla ürün kaldırmış olur.

Peki, tarımsal üretici neden anız yakıyor?
Hasadı yapılmış olan birinci ürünün yerine zahmetsizce kısa sürede ve az masrafla tekrar ikinci ürün ekebilmek için. Hepsi bu kadar…
Aslında üreticilerimiz ekinlerini hasat ettikten sonra hemen ardında hiç enerji, para harcamadan zaman tasarrufunda bulunarak yeni çıkmış alet ve ekipmanlarla anıza ekim yapabilirler.

Peki anız yakmaya değer mi?
Doğaya, doğal dengeye ve başta insanoğlu olmak üzere tüm canlılara verdiğimiz zararı düşünürsek kocaman bir “HAYIR!”

Bu topraklarda sadece bizim değil bizden sonra yüzyıllar boyu hayatlarını sürdürebilmek için gelecek olan nesillerin de hakkı olduğunu bilmek lazım. Anız yakılması sonucunda gerek meydana gelen tarımsal ekosistem gerekse doğal ekosistem tahrip edilmektedir. Özellikle topraktaki karbon-azot dengesi yok olmaktadır. Tarlaların verimsizleşmesine, organik madde miktarının azalmasına, omurgasızların yok olmasına ve mikrobiyolojik aktivite gerilemesine sebep olmaktadır.

Yakılan anız ile beraber yaklaşık toprağın 1 cm yüzeyi de yanmaktadır. 1 cm toprak tabakasının meydana gelebilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. Aslında anız yakarak geleceğimizi yok ediyoruz. Bazen yaktığımız anızın ateşi kontrolden çıkarak onlarca hektar ormanımızın, hasat edilmemiş ekinlerimizin yanmasına, hatta yerleşim alanlarına sıçrayarak onlarca meskenin yok olup hayvanlarımızın telef olmasına, bazen insanların yanarak can vermesine sebep olmaktadır.

Anız yakılarak doğada yaşayan canlıların sakat kalmasına, hatta birçok omurgasızların yok olmasına sebep olunmaktadır. Anız yakarak toprağımızın çıplak kalmasına, rüzgâr ve yağmurlarla erozyona uğramasına ve havamızın kirlenmesine sebep olunmaktadır. Ayrıca karayolu üzerindeki anız yangınları görüş mesafesini azaltarak trafik kazalarına sebep olmaktadır.
11
Evet, bu madalyonun görünen maddi zarar boyutu, peki bunun manevi zarar boyutu nelerdir, hiç düşündük mü?

Adana İl Müftüsü Dr. Hasan Çınar, anız yakmak ile ilgili bir soruya şu şekilde cevap vermiş: “Ateşle azap etmek ateşin yaratıcısı olan Allah’tan başka hiç kimse için meşru değildir. İnsan için canlı yakmak caiz değildir. Her hâlükârda durum ne olursa olsun anız yakmak haramdır, günahtır. Karınca ve benzeri gibi milyonlarca, yerin üstünde ve altında yaşayan birçok canlı yanmaktadır.”

Sonuç olarak bizden önce yüzyıllar boyu bu topraklarda yaşayan insanlara yaşam kaynağı olarak ev sahipliği yaptığı gibi bizden sonra da yüzyıllar boyu yaşayacak olan nesillerin temel yaşam kaynağı olacak dünyamızın doğal dengesini bozmayalım. Anız yakmayalım, geleceğimizi yok etmeyelim!

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?