Ülkemizde yaşanan bu büyük afetten dolayı ölenlerimize Allah’tan rahmet, kalanlarımıza sabr-ı cemil diliyoruz. Ülkemizin başı sağ olsun. İnşallah bir daha böyle bir afeti hiçbir toplum yaşamaz.
Bütün olaylardan sonra herkes bir şeyler söyler, bir şeyler konuşur. Konuşulanların bir kısmı yapıcı eleştirilerdir. Ancak bazı eleştiriler, akılla, izanla izah edilemez. İftiralar atmak mı? Siyasi bir rant elde etmek mi? Maddi bir gelir elde etmek mi?
Eskiler derdi ki: bir kişiyi tanımak istiyorsan; ya yolculuk yap, ya komşuluk yap, ya da ticaret yap. Bu tür veciz ifadeler ancak büyük bir tecrübenin ürünü olsa gerektir. Şimdi bu büyük belanın şiddetinin etkisinde kalan 11 ilimizde yaşayan vatandaşlarımızın sıkıntılarını bir nebze olsun hafifletmek, yaralarına merhem olmak amacıyla olsa gerek devletimiz, bir kampanya yaptı. Bu kampanyada her aile kamu bankalarından altı ay ödemesiz, düşük faizli 100.000 tl kredi kullanma imkânı buldu, tabi keşke faizli olmasaydı. Bu destek, bazı vatandaşlar için ilaç gibi geldi. Gerçekten ihtiyacını karşılamaya çalıştı. Fakat bazıları bu parayı alarak başka bir bankaya yüksek faizle vermeye başladı veya vermek için yollar aramaya başladı. Bir başkası bununla mülk aldı. Biri arsa aldı vs. Bununla yetinmedi çevredeki arkadaşlarını arayarak teşvik etti. Sadece bu mu? Hayır. Bazıları, bölgeleri depremden en az etkilenen yerler arasında olmasına rağmen gelen yardımlardan kendilerine 3 yıl yetecek çocuk bezleri stokladılar. Ve bu durumu sanki marifetmiş gibi etraflarına yaydılar. Bazıları bir çadır bulamazken bazılarının 4 çadır saklaması gibi.

Bu depremin ardından belki ilerde duymak veya görmek istemeyeceğimiz bazı gerçekleri göreceğiz. Mesela depremzedelikten depremzadeliğe yükselenler olacaktır. Belki bu durumu fırsata çevirerek bir yıllık bütün iaşesini, hiçbir ücret ödemeden biriktirenler olacaktır. Ama sizden ricam, bu durumun asla içimizdeki iyilik ruhumuza zarar vermesine müsaade etmeyelim. Çünkü kişilerin karakterleri zor anlarda ortaya çıkar. Burada zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu durumu, eğitimle bir yere kadar düzeltebiliriz.
Yardım faaliyetlerini sürdürdüğümüz ilk günden bu güne kadar genel itibariyle şunu gözlemlediğimi söyleyebilirim: Kültür seviyesi yükseldikçe yardımları, ihtiyaçları kadar ve medeni insanlar gibi başkalarını ezmeden, düzgün bir şekilde aldıklarını gördüm. Fakat avamın içine girdikçe dağıtımın adil bir şekilde yapılmasının zorlandığı gibi ezilmelerin, kakışmaların, kargaşanın hâkim olduğunu söyleyebilirim. Burada yine eğitimin birçok konuda olduğu gibi zor durumlarda da kendini fark ettirdiğini görebiliyoruz. Onun için eğitime yaptığımız yatırımların kıymetini bilip daha fazla önemsemeliyiz. Mesela şöyle bir hayal fazla mı lüks olur: yardım kuruluşları, devletin ilgili organları; halkın ihtiyaçlarını karşılaması için büyük bir depoya malzemeleri koymuş olsun ve insanlar da oraya gidip sanki bir markete, bir mağazaya girip alışveriş yapar gibi girerek ihtiyaçları kadar alıp çıksınlar. Evet, bence de fazla lüks oldu. Ama yine de güzel bir hayaldi. Bu günün hayalinin yarının gerçeği olması için çalışmamız ve eğitime daha fazla önem vermemiz gerekecek.

Burada afet bölgelerinde yaşayan değerli afetzede kardeşlerimizi bir hususta sorumlu olmaya davet ediyorum. Belki afetin yaşandığı ilk günlerin acısı, stresi, korkusu, travması gibi etkilerinden kendilerini ve ailelerini koruma iç güdüsüyle bir yolunu bulup buralardan ayrılan kardeşlerimizi en kısa sürede geri dönmeye davet ediyoruz. Zira bu memleketin tekrar imar edilmesinde bu kardeşlerimize ihtiyaç duyulacaktır.
Bütün bu çalışmalar yapılırken yetkili kurum, kuruluş ve kişilerin de sahada aktif görev icra ederek birçok boşluğu dolduran cemaat ve sivil toplum kuruluşlarına zorluk çıkarmadan, gereksiz resmiyet ve bürokrasiye takılmadan yardımcı olmaları gerekir.
Yaşadığımız bu büyük felaketin ilk saatlerinden depremin etkisinin azaldığı bu günlere kadar devletin yetkili organlarıyla beraber çalışan özellikle sivil toplum kuruluşları, İslami cemaat ve grupların büyük bir uğraş ve fedakârlık örneği sergilediklerini gördük. Bu anlamda çalışan herkesin yaptıklarının takdire şayan olduğunu ve bu milletin Allah’ın izniyle el ele vererek üstesinden kalkamayacağı bir zorluğun olamayacağını beraber müşahede ettik. Rabbim bir daha böyle bir afetle bizi imtihan etmesin.
Allah’a emanet olunuz.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?