Bismillahirrahmanirrahim,
Bu mektup; Suriye denilince yüreği paramparça olan birinden, ülkesi paramparça edilmiş Suriyeli yavrumuz Dilyar Safo’ya yazılmıştır.
Milyonlarca öğrencinin katıldığı bir sınavın (LGS) tüm sorularını doğru cevaplayarak ülke birincilerinden olmanın bizleri ne kadar sevindirdiğini bilemezsin. Bilemezsin, çünkü bu başarının içinden emekle harmanlanmış, ter kokusuyla sulanmış, gözyaşlarıyla ıslanmış öyle sevinçler fışkırdı ki duanın ehemmiyetini bilen temiz kalpli birinin “Âmin”ine denk geldin belki de.
Kendin Suriyeli bir muhacir, okuduğun yer doğunun ücra bir ilçesi Kurtalan, okulun İmam-Hatip ve ismi de Selahaddin Eyyubi… Kalbi kirli olanların biri için bile kahrından öleceği bunca sebebi üst üste yaratan Allah’a hamdolsun!
Senin gibi birinci olan diğer doksan altı yavrumuzun başarısı elbette takdire şayandır. Onların tertemiz alınlarından öpüyorum. Fakat seninki bir başka be çocuk! Yerle bir edilmiş memleketinden dilini sonradan öğrendiğin bir ülkeye gelip oranın en iyisi olmak, her babayiğidin harcı değildir.
Fakat babayiğit olarak kalmanın çok zor olduğu bu çağda, belki de şu yazılanları sonradan daha iyi anlayacaksın. Şartlar ne olursa olsun, Rabbin ile irtibatını kesme! O’dur veren, O’dur alan… Bu dünyadaki en büyük başarı, O’na hakkıyla kulluk yapmaktır.
Anne ve babana hürmeti eksik etme. Kardeşlerini her daim muhafaza et. Onların senin başarın için yaptıkları fedakârlıkları aklından çıkarma. Allah’ın rızası anne ve babanın rızasındadır, diye buyuran Efendimizin (s.a.s.) ümmetine layık bir Müslüman ol.
Okulunu ve öğretmenlerini de unutma. İş bulamadığı için başka bir yere gitmek mecburiyeti hisseden Mühendis babanı sırf senin çalışma ortamın bozulmasın diye ikna edip gereken her türlü desteği vermek için çırpınan, senin başarın için gecesini gündüzüne katan okul müdürünü hep hayırla yâd et.
Gözlerindeki gayret ışığı sönmesin diye çabalayan Müdür Yardımcısını ve Rehberlik Servisini, sınav gününe kadar eksiğinin kalmaması için canla başla çalışan öğretmenlerini de unutma. Ne yapılması gerekiyorsa onu en iyi şekilde yaptılar. Şahidim!
Umudumuz acımızdan daha büyük olmalı. Sen bunu tüm muhacirlere öğrettin. Sen başarının varlıkla değil, yoklukla geldiğini ispat ettin. Şımarıklığı ayaklar altına aldın. Suriyeliler okullara sınavsız yerleşiyorlar yalanını yerle bir ettin. Hem de öyle yerle bir ettin ki, ‘Alın size sınav!’ dedin. ‘Alın size başarı…’
Suriyelileri dilenci olarak gören, onları insan yerine koymayan, yedikleri bir dilim ekmekte gözü olan, her fırsatta onları göndermek isteyen sosyal ve asosyal faşistleri, ırkçı kafaları, şovenist mahlûkları üzdüğün için teşekkür ediyorum. Onları Allah’a havale et! Rabbimin izniyle hak ettikleri sona kavuşacaklardır.
Senin gibi milyonlarca muhaciri bağrına basan bu Ensar ülkeyi ve bu ülkenin Ensar Müslümanlarını unutmayacağını, bu ülkeye ve kendi halkına her daim hizmet edeceğini adım gibi biliyorum. Eğer Allah izin verirse, ülkeni bu hale getirenlerden hesap soracak bir vakte ulaşmanı umuyorum.
İnsanın değeri, derdi kadardır Dilyar. Tokluğunu bastırmak için içtiği sodaya verdiği paralar ile açlığını bastıracak mazlumların olduğu bu dünyada, cenneti arayıp da cehenneme inanmayan bir nesil yetişiyor. Rüyasının gerçek olmasını isteyen ama öncelikle uykudan uyanması gereken bir nesil…
Dilyar, dil yara içinde… Bu yüzden yazmaktan başka bir çaremiz kalmadı. Senin gibi gençlerin başarılarını diğer gençlere ulaştırmak için var gücümüzle yazacağız. Futbolcuları, şarkıcıları, oyuncuları, sosyal medya şaklabanlarını değil, seni yazacağız. Ta ki bu gençlik seni örnek alıp senin hayallerinle aydınlığa kavuşana dek.
Gözlerinden öpüyorum. Selam ve dua ile. ■

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?