Affetmek… İnsanın kendisine yapılan bir hatayı affetmesi zordur. Affetse bile kolay kolay unutamaz o hatayı. Gün gelir kendisine yapılan hatayı, hatayı yapanın yüzüne vurur, onu mahcup eder. Affettiğini söyleyerek aslında kendisini kandırdığının farkında bile olmaz. İnsan yeri gelir, bir başkasını kolayca affedebilir de kendisini affedemez.

Yıllar önce yaptığı bir hata, ya da daha dün gece işlediği bir suç… Bunlar aklına gelip durur da bir türlü insan kendisini affedemez. Bir türlü kendisine karşı merhametli olamaz. Oysa Rabbimiz, el-Afûvv olandır. Kulunun günahını affedendir. Affettiği için de kuluna işlediği günahı hatırlatmaz.

Affetmekle de kalmaz, o günahı işleyen kulun kendisine bile günahını unutturur. Kul, işlediği günahını hatırlamaz. Rabbimizin affetmekle ilgili diğer esmasından farklı olarak el-Afûvv ismi, “işlenen günahı bütün izleriyle birlikte yok eden” demek. O kadar ki bu isim tecelli ettiğinde, kişinin kendisi bile işlediği günahı unutur. Böylece o günahtan geriye kalabilecek kötü duygular, alışkanlıklar, o günahla hatırlanma ve kendini eleştirmede aşırıya gitme gibi kötü sonuçlar da ortadan kalkar.1

Efendimizin (s.a.s), Kadir Gecesi’nde yapmamızı tavsiye ettiği duada da bu ismin geçmesi son derece anlamlıdır. Üzerinde düşünenler için birçok mesaj vermektedir. Hz. Aişe’nin (r.a.), “Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu bilirsem nasıl dua edeyim?” diye sorması üzerine Peygamberimiz (s.a.s): “Allahümme inneke afüvvün tuhibbü’l-afve fa’fü anni. (Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla.)” diye dua etmesini tavsiye etmiştir.2

Bu duayı ederek Rabbimizin affına mazhar olacağız ve hayatımız değişecek. Öyle bir değişecek ki biz affedilmeden önceki hayatımızda işlediğimiz kusurları bir daha hatırlamayacağız. Girdiğimiz günahlara bir daha girmeyeceğiz. Girsek bile Rabbimizin el-Afûvv olduğunu hatırlayıp tekrar O’ndan af dileyeceğiz.

Peygamberimiz, özellikle Ramazan’da bu duayı yapmamızı tavsiye ederek bizim Ramazan ayında değişmemizi istiyor. Değişmemizi, günahları bırakmamızı istiyor. Ramazan’dan sonra, Ramazan öncesi yaptığımız hataları bir daha yapmamamızı diliyor. Hayatımızda Ramazan’dan önce ve Ramazan’dan sonra diye bir ayırımın olmasını istiyor. Peki, biz o dönüşüm için, değişmek için Ramazan ayını mı bekleyeceğiz? Hayır. Çünkü hiç kimse bir ayda, bir kandil gecesinde değişmez. Değişmek için her gün irade göstermek, çaba sarf etmek gerekir. Ve değişmek için en uygun vakit, kişinin içinde bulunduğu vakittir. Yarını beklemek, geç kalmak demektir.

Kaynakça
1) Bayram, Fatma, En Güzel İsimler 99 Esmâ Sonsuz Mana, Ankara: DİB Yayınları, 2.baskı, 2021 2) Tirmizî, Deavât, 84

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?