Eminim ki bu soru, her Müslümana tanıdık gelmiştir. Bu soru, Münker ve Nekir’in soracağı kabir sorularından sadece bir tanesidir. Bu sual karşısında ne cevap vereceğimiz ise dilimizin mahareti ile değil, dünyadaki yaşantımızın mahiyetine bağlıdır. Kabir soruları karşısında imanı noksan hatipler taş, imanı tam dilsizler bülbül kesilir Allah’ın izniyle. Bundan sebeple maharet, dilde değil iman dairesinde geçen bir ömürdedir. “Gençliğini nerede harcadın?” sorusu hepimize sorulacak elbette. Çünkü her birimizin gençliği kendi şahsımızın tasarrufunda ve sorumluluğundadır. İnsanoğlu, genç iken hangi amaca hizmet ettiyse, kimin ipine sarıldıysa ve hangi yollardan gittiyse hepsinin hesabını bir bir verecektir.

Nedir peki, gençliği, kabir sorgusuna konu edecek kadar önemli kılan? Şöyle ki gençler dinamizmi ve gücü simgeler. Geleceği vadeder. Bundan dolayı tarih boyunca her oluşum için gençlere hitap etmek, onları kendi saflarına çekmek, o oluşumu gelecek vadeder hale getirir. Bu kural her türlü oluşum, topluluk, tarikat, devlet, hareket, hatta ve hatta terör örgütleri için de geçerlidir. Buradan, ister iyi isterse de kötü olsun bütün oluşumların, gençleri saflarına çekmeye çalıştığı sonucunu çıkarabiliriz. Gençlerin yanlış yollara düşmesi olayı tam olarak burada başlıyor. Bizler, gençler olarak kendimize dikkat etmeli, ümmet olarak ise gençlere sahip çıkmalıyız. Üstat Necip Fazıl’ın “Tomurcuğunun derdinde olmayan ağaç odundur” sözü bunu destekler niteliktedir. Bizler Müslümanlar olarak gençlerimize sahip çıkmayı başaramazsak Allah korusun sahip çıkamadığımız pırıl pırıl gençliğin yarın karşımıza daha doğrusu İslam’ın karşısına çeşitli oluşumlar vasıtasıyla veyahut bireysel bir kinle çıkma olasılığı pek yüksektir. Bu tür içler acısı bir durumla karşılaşmamak için davet esastır ve de zorunludur. Eğer biz bu davaya sahip çıkmazsak Allah sancağı alır başka kullarına verir. Her şekilde İslam galip gelir. Lakin biz o hayırdan mahrum kalırız. Malumunuzdur ki bizim amacımız bu hayır kervanına katılmaktır. Rabbim nasip etsin!

Gençler üzerinde kara bulut gibi bir tembellik hüküm sürmekte. Gençlerin içinde bulunduğu bu durum en basit tabiriyle bir şey yapmak istememek, bitmeyen bir dinlenme, uyku ve sonucunda bitkisel bir hayata bürünme olarak tarif edilebilir. Bu noktada genç neslimizi kurtaracak güç, gençlerin içinde saklıdır. Tembelliğin çözümü ancak kendilerinin çabasıyla mümkündür.
Tembellik, insanın nefsinin arzularındandır. İnsan nefsi, rahatlık olan yerde zorluğu tercih etmeyi sevmez. Rahatlık, gençler başta olmak üzere herkes için daha makbuldür. Ama her defasında şunu unutuyoruz: “Bu yol dikenlidir, ayağını sevenlere göre değildir.” Eğer telefon ve televizyon karşısında uzun uzun vakitler heba ediyorsan, günlük on saate varan uykular uyuyorsan ve her günün diğer gününe benziyorsa maalesef sen de bir tembelsin.
Bazılarımızda az, bazılarımızda ise daha çok kendini gösteren tembellik, çoğu kardeşimizde mevcut bir hastalıktır. Dolayısıyla bu bir imtihandır. Madrid Şehir Müzesi’nde sergilenen Yahudi-Hıristiyan-Müslüman heykelini çoğunuz görmüşsünüzdür. Secde halinde duran bir Müslüman, Müslüman’ın sırtında ellerini birleştirmiş ve dua eden bir Hıristiyan ve en tepede ise elindeki kitapla bir Yahudi. Bunu gören bir Yahudi’nin heykeli eleştirmesi ve insanların da ona “Neden eleştiriyorsun ki? Yahudi en tepede değil mi?” diye sorması üzerine o Yahudi şöyle cevap vermiştir: “Evet ama Müslüman ayağa kalkarsa hepsi yıkılır!”
Evet gençler! Özellikle sizlere sesleniyorum! Karşınızda sizden bu kadar korkan bir düşmana karşı neden hala sessiz kalıyorsunuz. Ayağa kalkmanın ve hepsini yıkmanın vakti gelmedi mi? Zira içinde bulunduğunuz bu tembellik haliyle din kardeşlerimize kan kusturan ve kutsalımıza el uzatan Siyonistlere daha da güç veriyorsunuz. Çünkü Siyonizm, şu on özelliğin bulunduğu Müslüman bir gençten zerre kadar korkmaz: Tembellik ve disiplinsizlik, çok yemek ve çok uyumak, boş şeyler konuşmak, korkaklık, anne ve babaya saygısızlık, ahlaksızlık, başıboşluk, işlerini ertelemek ve bilgisizlik.

Ey ümmetin umudu genç kardeşim! Saydığım bu özelliklerden altısı tembellik kaynaklıdır. Eğer sen tembellik sorununu çözersen, hayatında nice düğümler çözülecek. Dolayısıyla ahretini de kurtaracaksın Allah’ın izniyle. Siyonizm, tembel gençlere bayılır. Çünkü tembel genç, işlediği günaha tövbeyi de geciktirir. Sürekli aynı günahları ve hataları tekrar ederek kendi kendini yiyip bitirir. Hep Kudüs’e gitmeyi hayal eder ama iki adımlık mescide bile gidemez. Sürekli sızlanır, eleştirir, tespit yapar ama asla işe girişmez. Okumaz, yazmaz ve üretmez. İslam’ı konuşur ama yaşamaz. Tembellerin de hiçbir zaman Siyonizm’e ve planlarına karşı mücadele edecek takatleri olmaz…1
Peki bu hastalığın şifası nedir? Bu imtihan nasıl bitecek? İşte şifa, her zaman olduğu gibi hakiki manada imanı keşfetmektedir. İman lezzetini alabilmektedir. Değerli kardeşlerim! Allah demeyen kalbin ritmi bozulur. Durmak, ritmi bozmak için yeterlidir. Tembellik durdurur ve yerinde saydırır. Tembellik bir zehir ise iman bunun panzehridir. Kalbinde iman lezzeti olan -genç ya da yaşlı fark etmeksizin- tembelliği kendisine yaklaştırmaz ve kıyama kalkar.
Tembellik, cahillikten yani bilmemekten de kaynaklanabilir. Bir oduncu düşünün. Kırması gereken beş araba odun var ama o, bunun iki araba olduğunu zannederse rahat davranır. Günün sonunda hezeyana uğrar. Aynı şekilde ümmetin bir gencini düşünün, din kardeşlerine yapılan zulümleri, Kudüs’ü, Batı Şeria’yı, Myanmar’ı, Doğu Türkistan’ı bilmezse ve dahi farkında olmazsa rahat davranır. Ey Ümmetin umudu genç kardeşlerim! Din kardeşine edilen zulümleri bil ki vakti gelince yüce Allah’ın el-Kahhar ismiyle Siyonizm’in kurduğu kan krallığını başlarına yıkabilesin.

Ey Ümmet-i Muhammed’in müstakbel ve aziz genç neferleri! Şunu hatırlatmakta da fayda var: “Ayağa kalk!” demek, illaki “Eline silah alıp savaş!” demek değildir. Kanla yapılan savaş, savaş başlığının yalnızca küçük bir alt başlığıdır. Sizlerin, savaşçısı olacağınız savaş silahla yapılan savaşlardan katbekat daha zor olacaktır. Sizleri Cihad-ı Ekber’e davet ediyorum. Peygamber Efendilerimizin işaret ettiği, zorluğunu vurguladığı savaşa davet ediyorum. Bu savaşta, nefisleriniz ile savaşacaksınız. Başardığınızda emin olun ki Siyonistlerle savaşmaya dahi gerek kalmayacak. Çünkü sizin erken uyanacağınız her bir gününüz, ibadet ile meşgul olacağınız her bir geceniz, “Bir işi bitirince diğer işe koyul” (İnşirah, 7) ayetini hayata geçirdiğiniz her bir anınız, bunu gören Siyonistleri ya kahrından ya da korkusundan yok edecektir zaten.
Sözü toparlayacak olursak, gençlerimiz yalnız bırakılmamalı. Onların ilim seviyesini artırmada yardımcıları olmalıyız. Tembellikle mücadelede ilmin önemini asla göz ardı etmemeliyiz. İslam’ın ahlakıyla ahlaklanan gençlere durmadan ilim deruhte edebilirsek bunun sonucunda gençlerde tembelliğin yerini İslam hareketi alacaktır. Tevfik Allah’tandır.

Kaynakça
1) Abdülaziz Kıranşal, Siyonizmin Bir Müslüman Gençte Aradığı On Özellik, İlkadım Dergisi, s. 33, Mayıs 2021.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?