Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla…
Değerli Davet Mektebi Okurları,
“Ramazan Baharı” konulu Nisan sayımızla karşınızdayız. Bu vesileyle hepinizin Ramazan ayını tebrik ediyor; hayırlarla dopdolu geçmesini niyaz ediyoruz. Rahmet ve mağfiret iklimi olan Ramazan’ı en ideal şekilde idrak edebilmemiz ve bu manevi sofradan doya doya istifade edebilmemiz için hepimize yönelik nasihat ve hatırlatmaların bulunduğu yazıları siz değerli okurlarımıza arz ediyor, dergide emeği geçen herkese teşekkür ediyor; Allah razı olsun, diyoruz.
Bir Yıldız Daha Kaydı İlim Dünyasından
Değerli Kardeşlerim,
Şubat ayında ebedi âleme hicret eden büyük hadis âlimi ve ülkemizin manevi önderlerinden M. Emin Saraç Hoca’nın ardından Mart ayında da Suriyeli büyük âlim M. Ali es-Sâbûnî de, “En yüce dost”a hicret etti. Türkiye’de yıllar önce Türkçeye çevrilen Safvetü’t-Tefâsîr adlı meşhur tefsiri ile tanınan ve Kur’ân’ı fehmetmek isteyen binlerce ilim talibine eserleriyle rehberlik eden M. Ali es-Sâbûnî, 19 Mart 2021 Cuma sabahı, fani hayattan baki hayata, Hayy ve Kayyûm olan Mevlâ’nın huzuruna yürüdü.
Hani derler ya, âlimin ölümü âlemin ölümüdür, tıpkı bu sözde olduğu gibi, sahip olduğu ilmin mucibince yaşama gayreti içinde olan ve tüm zamanını, emeğini, cehd-ü gayretini hatta tüm hayatını bu uğurda feda eden âlimlerimizin vefatları da âdeta âlem ölmüş ve semadaki en parlak yıldızlar sönmüş gibi bizleri hüzne gark etmektedir. Ancak tesellimiz şudur ki peygamberlerin varisleri olan bu âlimler, bu fani âlemden göç etseler de, hem geride bıraktıkları en güzide eserler olan kitapları ve talebeleri ile hem de ne olursa olsun asla yoldan sapmamanın, dünyaya ve dünyalığa saplanıp kalmamanın en güzel örnekliğini vermiş olmaları nedeniyle bizlere büyük bir manevi miras bırakmışlardır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.)’in de buyurduğu gibi, “Âlimler peygamberlerin vârisleridir, peygamberler de miras olarak dinar ve dirhem bırakmazlar, ilim bırakırlar. Kim o ilmi elde ederse çok büyük bir nasip elde etmiş olur.” (Buhari, Ebu Dâvûd, Tirmizî) Merhum M. Ali es-Sâbûnî de hak yoldaki duruşu ile bizlere büyük bir manevi miras bırakmıştır.
Rabbimizin ona rahmetiyle muamele etmesini, kendisini Firdevs Cennetiyle müjdelemesini, gittiği yeri ayrıldığı yerden çok daha hayırlı ve üstün kılmasını niyaz ediyoruz.
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Allah, ilmi insanlardan bir anda söküp almaz. Fakat âlimlerin ruhunu alarak ilmi alır. Nihayet geride tek bir âlim kalmadığında, insanlar cahil önderler edinirler. Onlara sorular sorulur ve bilgisizce fetva verirler. Böylece hem saparlar hem saptırırlar!” (Buhârî, İlim, 34)
Günümüzde, sahip olduğu ilmi, hakkı haykırmak için değil de ümeraya yaranmak için kullanan, birilerine yaranmak, şirin görünmek ve böylece dünyalık elde etmek için hakikati çarpıtan, Allah’ın ayetlerini satan, dini tahrif eden nice sözde âlim varken yeryüzünde, Merhum M. Ali es-Sâbûnî gibi yıldız mesabesindeki hak yolun âlimleri, hayatlarını hakkı haykırmaya ve hakkı haykıracak ilim yolcuları yetiştirmeye adadılar. Bizlere düşen vazife, onların yolunu sürdürmek, kalemleri ve kılıçtan keskin sözleriyle tüm dünyaya hakkı duyuracak, gönüllere ve zihinlere hitap edecek, karanlıkları aydınlatan kandiller misali âlimlerin yetişmesine katkıda bulunmaktır.
Rabbim ihlasla bu yolda yürüyen tüm kardeşlerimizi muvaffak eylesin; vefat eden âlimlerimize rahmet ve mağfiretini lütfeylesin. Âmin…
Dr. Ahmet AKBAŞ
Genel Yayın Yönetmeni