Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla…
Değerli Davet Mektebi Okurları,
Rabbimiz, şan ve şeref sahibi kitabında şöyle buyurmaktadır:
“Müminlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü gerçekleştirdiler; bir kısmı da beklemektedir ve verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb 33/23)
Allah’a hamd olsun ki bilincinde olduğumuz ve müntesibi olmakla iftihar ettiğimiz ve rabbimize karşı şükranla dolduğumuz İslam davasının bugüne dek kadın ve erkek nice yiğitleri olmuştur. Bu yiğitler, hayatlarını davalarına adamışlar ve bu adanmışlık şuuruyla şehâdete kadar yürümüşler, ebedi huzur ve mutluluklara kanat çırpmış, bu davanın yücelmesi ve ilerlemesi uğrunda birer sembol olmuşlardır.
Bu yiğitlerden birisi de hiç şüphesiz ki şehit lider Muhammed Mursi’dir. Sahip olduğu bilgi, birikim ve tecrübeyi dünyalık elde etmek, lüks ve refah içinde bir hayat yaşamak, zevkü sefa sürmek için kullanma fırsatına sahip olduğu halde hayatın ve ölümün hakikatini idrak etmiş biri olarak fani dünyanın çer çöpüne aldanmamış, tam bir dava adamı şuuruyla İslam’ın aziz bir neferi olma ve gerekirse bu uğurda malından ve canından geçme yolunu seçmiş, böylesine zor-çetin-ıstıraplı ama bir o kadar da şerefli-ulvi-aziz bir tercihte bulunmuş, bu fedakârlık da onu, makamların en yücesine çıkarmıştır…
Mısır, iffetin, emanetin, ferasetin, sadakat ve cehdin timsali olan Hz. Yusuf Peygamber’den (a.s.) bugüne nice yiğit görmüştür ve görmeye de devam etmektedir. Nice zindanlar yiğit, nice yiğitler zindan, nice erler meydan, nice meydanlar yiğitlere şahit olmuştur. “Riyaset mi şehâdet mi?” diye sorulduğunda, Allah’ı yüceltmek ve O’ndan başka ilah olmadığını göstermek için semaya yükselen şehâdet parmağının, tağutlara yaranmak ve özür dilemek üzere aşağı inmeyeceğini haykıran yiğitlere şahit olmuştur Mısır zindanları.
O yüzden Mısır, zindanlar ve meydanlar ülkesidir… Yiğitler ve şehitler ülkesidir… Selam olsun zindanlara ve orayı medrese yapan yiğitlere! Selam olsun meydanlara ve orayı direnişle taçlandıranlara! Selam olsun şehâdete kucak açanlara!
Değerli Kardeşlerim,
Mübarek Ramazan iklimini yaşadığımız ve bayrama yaklaştığımız günlerde, eşine az rastlanır bir şirretle ve vahşice saldıran ve Müslümanların en ulvi ve kıymetli günlerini zehir etmeye çalışan siyonist İsrail saldırılarına da şahit olduğumuz günleri yaşadık ve yaşamaya devam etmekteyiz. En kıt imkânlarla dahi olsa zalim ve canilere karşı direnen, ümmetin mazlumlarını savunmaya gayret eden kardeşlerimize şahit olmaktayız. Dünyaya tapan düşmanın korkaklığına, müminin izzetine ve cesaretine şahitlik etmekteyiz. Yaşanan hadiseler, bizleri üzse ve içimizi acıtsa da bilmemiz gerekir ki Kudüs’teki bu direniş, tüm dünyadaki müminleri birbirine kenetleyen, birbirimizin derdiyle dertlenmeyi öğreten, bizi sarsıp kendimize getiren bir uyanış vesilesidir. Karanlık arttıkça aydınlığın çok daha yaklaştığı anlaşılmaktadır. Zaferle değil seferle mükellef olduğumuz unutulmamalıdır.
Selam ve dua ile.

 


Dr. Ahmet AKBAŞ
Genel Yayın Yönetmeni

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?