Bismillah…
Hamd ü senâ âlemlerin rabbi olan Allah’a (cc) mahsustur. O’na hamd eder, O’nu tesbih ederiz. Allah’ın salât ve selamı şükreden kul ve vazifesini hakkı ile yerine getiren elçi Hz. Muhammed’in (sav), ailesinin, sahabesinin ve onun izinden gidenlerin üzerine olsun. Âmin…

Bazı şahsiyetler, sadece bir yönüyle bize örneklik teşkil ederler ve önümüzü aydınlatarak hayatımıza katkıda bulunurlar. Bazılarının ise hayatları çokça bereketli olduğundan birçok yönleriyle yürüyüşümüze destek sağlarlar. Şehit Muhammed Mursi’nin hayatını incelediğimizde onun bu ikinci gruba dâhil olduğunu hemen fark ederiz. O, etkili ve coşkulu bir davet önderi olduğu kadar yaşantısıyla da iyi bir örnekti. Halk kitlelerini kucaklayıp coşturmasının yanında düşünür ve âlimleri çevresinde toplayıp onlara önderlik yapmayı da başarabildi. Saygın âlimlere imamlık yapması, düşünürleri forumlar çerçevesinde buluşturup onlardan istifade etme yoluna gitmesi ve milyonluk kalabalıkları coşturması ile ilgili sahneler hâlâ zihnimizde canlılığını korumaktadır.
M. Mursi, nice dünyevi imkânlara sahip olduğu hâlde zahitçe bir hayat yaşamayı tercih etti. Şartları uygun olduğu hâlde ne kendisi ne de aile fertleri, ABD vatandaşlığı hakkından yararlanmadılar. Cumhurbaşkanı olarak seçildikten sonra makamına tahsis edilen sayısız köşklerden herhangi birisine taşınmak yerine mütevazı bir dairede yaşamaya devam etti. Cumhurbaşkanlığının abartılı imkânlarından yararlanmak şöyle dursun vazife yaptığı on bir ay boyunca devletten maaş bile almayan Mursi, yurt dışı seyahatlerinde aile fertlerine tarifeli uçakla ve kendi hesabından yolculuk yaptırdı. Özetle, dünyevi imkânlar eline geçti fakat gönlüne yerleşip onu esir almadı.
Evet, âlim, âbid, ehli Kur’an, zahid, devlet adamı, vizyon sahibi başkan, direnişçi lider ve daha birçok güçlü yönü bulunan bir şahsiyetten söz ediyoruz. Ben bu makalede şehid Muhammed Mursi’nin ilmî kişiliğinden/kariyerinden, ansiklopedik bilgiler sunmadan ve detaylara çok girmeden bir nebze söz edeceğim. Çünkü dileyen kişi bu konudaki malumatlara rahatlıkla ulaşabilir. Bu makalede Wikipedia’dan bir alıntıyla yetineceğim ve sonrasında yaklaşık yirmi yıldır Nasa’da çalışan ve birçok önemli projede imzası bulunan Mısır’ın saygın bilim insanlarından İsam Hacci’nın Muhammed Mursi’ye dair kanaatlerini paylaşmaya çalışacağım.
Muhammed Mursi, Müslüman Kardeşler hareketinin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildiğinde “stepne Mursi” veya “yedek aday” şeklinde rakiplerince ve laik kesimlerce alay konusu edildi ve küçük düşürülmeye çalışıldı. Onların bu yakıştırmalarının temelinde Müslüman şahsiyetlere duydukları kin ve nefret kadar Muhammed Mursi’nin adaylığının, Hayrat eş-Şatır’ın adaylığının onaylanmamasından sonra açıklanması da vardır. Doğrudur, Muhammed Mursi İhvan’ın ilk adayı değildi. İhvan ilk olarak Hayrat eş-Şatır’ı aday olarak gösterdi ve bu isim kabul edilmeyince de Muhammed Mursi aday olarak belirlendi. Fakat bu durum onun değerini düşürmez. Aksine, onun fedakârlığını ve Allah (c.c.) rızası için her an göreve hazır oluşunu gösterir. Kaldı ki bir hareketin yedek adayı bu kadar donanımlı ve yeterli ise asıl adayları nasıldır acaba?
“Lisans eğitimini 1975 yılında Kahire Üniversitesi’nde onur belgesi ile başarılı bir şekilde tamamladı. Daha sonra metalurji üzerine yüksek lisans yaptı. Aynı şekilde Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden başarı bursu kazandı ve doktora eğitimini burada 1982 yılında tamamladı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde 1982-1985 yılları arasında yardımcı profesör görevini üstlendi. Zagazig Üniversitesi’nde 1985 yılından 2010 yılına kadar mühendislik fakültesi dekanı olarak görev yaptı. Bunların yanı sıra Libya’daki Trablus Üniversitesi, Kahire Üniversitesi, Zagazig Üniversitesi, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışmalar yapmış olup “Zemin Sertleşme Çözümleri” alanında onlarca çalışması vardır. Zagazig Üniversitesi’nde eğitim heyetine üye olarak seçilmiştir. Aynı şekilde Nasa’da görev yapmıştır. Metalurji alanındaki tecrübesini burada kazanmış ve çeşitli buluşlara katkıda bulunmuştur.”
Nasa’da çalışan Mısır’ın saygın bilim insanlarından İsam Hacci, 26.06.2019 tarihli “İlim ve Ahlak Terazisinde Muhammed Mursi” başlıklı makalesine şöyle başlamaktadır:
“Bu yazdıklarım, Dr. Muhammed Mursi için ne bir ağıt ne de taziye mesajıdır. Ben gerçek insan ve akademisyen Muhammed Mursi hakkında yalın hakikati dile getireceğim. Hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden hakikati dile getirmek istiyorum. Böylece, cehaletin portresini kararttığı, zalimlerin ailesini tutukladığı, yaşadığı, eğitim gördüğü ve eğitim verdiği Batının kendisini yalnız bıraktığı ve başkanlığı döneminde kendilerine karşı iyi davrandığı birçok akademisyenin onu desteklemekten vazgeçtiği Muhammed Mursi’ye karşı insaflı davranmış olurum.”
“Ben ve Muhammed Mursi aynı yolu yürüdük. Fakat yollarımız hiç kesişmedi. İkimiz de Los Angeles’te oturduk. Kendisi, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı ve Northridge Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde yardımcı doçent oldu ve benim şimdi yaptığım gibi öğretim üyeliği yaptı. Daha sonra, 2003’ten beri üyesi bulunduğum Nasa’nın projelerinde çalıştı. En son ikimiz de yaklaşık aynı sürede; fakat farklı zamanlarda Mısır Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda çalıştık; o cumhurbaşkanı, ben ise cumhurbaşkanı bilim danışmanı olarak, fakat ben ona darbe yapıldıktan sonra çalıştım.”
“Bu ortak serüvenimiz bana ister bazı yönlerine katılayım ister katılmayayım bu eşsiz şahsiyet hakkında gerçekçi söz söyleme yeterliliğini veriyor. Muhammed Mursi, Mısır’ın geleceğinde sıçrama yapabilecek aydın bir kişilikti. Bunu eğitimi ve hoşgörü anlayışı üzerinden açıklamaya çalışacağım.”
“Muhammed Mursi Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı olmakla beraber Mısır’ın en eğitimli ve ilmi yönü en güçlü başkanıydı. O, önceki cumhurbaşkanlarından farklı olarak açıklamalarında detaylı istatistiksel bilgiler kullanan, adımlarından emin, öngörüsü olan, sözleri net, alçak gönüllü ve alan uzmanlarından yararlanan bir kişiliğe sahipti ve bu kişiliği tüm meslek hayatında çok belirgin bir şekilde gözlemlenebiliyordu. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptığı ilk icraatlarından bazıları şunlardı: Öğretim üyelerinin maaşlarının iyileştirilmesi, üniversite bütçelerinin arttırılması, bilimsel kalkınma kurulunun oluşturulması, yurt dışında bulunan bilim insanlarından istifade sisteminin oluşturulması…”
Dr. İsam Hacci makalesinin devamında Muhammed Mursi’nin, gelişime açık bir kişiliğe sahip oluşundan söz eder ve bunun arka planında kendisinin, aya ilk ayak basan Neil Armstrong’un, Japonya başbakanının ve “Çağrı” filmi yönetmeni Mustafa Akkad gibi ilim insanı ve düşünürlerin eğitim gördüğü bir ortamda bulunmasının yattığını ifade eder. Yine Mursi’nin, dünyanın saygın ortamlarında ve iyi imkânlarla bilimsel çalışmalarını yürütebilmesine rağmen ABD’deki başarılarla dolu döneminden sonra Mısır’a, vatanına dönmeyi tercih ettiğini ve böylece % 5’ten az olan “tersine göç” hareketine dâhil olma onurunu yaşadığını yazar.
Ülkelerin insan hakları, adalet, ekonomi ve bilimsel altyapı bakımından gelişmişlik düzeylerine paralel olarak yurt dışına eğitim amaçlı giden bilim insanlarının yurtlarına dönüş oranları da değişmektedir. Her yıl Arap uyruklu yaklaşık yüz bin öğrenci Amerika, Kanada, Avrupa ve Avustralya üniversitelerinde okumak için yurt dışına çıkıyor; UNESCO’nun raporlarına göre Batı üniversitelerinde eğitim gören yabancı öğrencilerin % 6’sını Arap öğrenciler oluşturuyor. Yurt dışında eğitim gören Çinli öğrencilerin % 82’si eğitimini tamamladıktan sonra ülkesine geri dönerken, bu oran özelde Mısırlı ve genelde Arap öğrenciler için maalesef sadece % 5’tir. İşte Muhammed Mursi, böyle fedakârca davranan bilim insanlarından birisidir.
Dr. İsam Hacci makalesinde Muhammed Mursi’nin hoşgörüsünden söz ederken bizzat şahit olduğu bir örneği detaylı bir şekilde aktarıyor ve kendisinin cehaletle savaşan gerçek bir lider ve iyi bir bilim insanı olduğunu, bunu Nobel Kimya Ödülünü alan Mısırlı Ahmed Zevail’in de itiraf ettiğini ifade ediyor. Devamında yazar bir hayal kırıklığını da dile getiriyor. “İçimde yerleşen bir duygu şu idi: Ocak devrimi bizi cehalet ve zulüm devletinden, rüyasını gördüğümüz ilim ve adalet devletine taşıyacaktı. Fakat meğer şu ara basamağı kaçırmışım: Muhammed Mursi’nin tesis etmeye çalıştığı ahlak devleti…”
Dr. İsam Hacci makalesini şöyle bitiriyor: “Mısır’daki siyaset ve basının karalayıcı ve gerçekleri saptırıcı tablosundan uzak bir atmosferde şunu söylemek istiyorum: Muhammed Mursi, ilmi destekledi ve cehaletle savaşarak öldü. İster insaflı davranayım ister hakkını yiyeyim inanıyorum ki, Mursi’nin Allah (c.c.) katındaki hesabı hepimizinkinden kolay olacaktır. Allah (c.c) ona rahmet eylesin.”
Yukarıdaki paragraflarda geçen ifadeler, İhvan hareketinden birisinin veya bağımsız bir araştırmacının sözleri değil. Bunlar, 3 Temmuz 2013’te Mısır askeri cuntasının darbesinden sonra Sisi’nin önünün açılması döneminde geçici olarak cumhurbaşkanlığı makamına getirilen Adli Mansur’un bilim danışmanlığı görevini üstlenen, yaklaşık yirmi yıldır Nasa’da çalışan ve birçok önemli projede imzası bulunan bilim insanı İsam Hacci’ye aittir. Bir Arap atasözü bu durumu ne güzel ifade etmiştir: “Gerçek iyilik düşmanın/rakibin kabul ettiğidir.”
Muhammed Mursi’nin, merhum Necmettin Erbakan Hoca gibi güçlü ilmî bir birikime sahip olması, ona vizyoner bir liderlik bakış açısı kazandırmıştı. “Gıdamızı, ilacımızı ve silahımızı üretmeliyiz” derken, ne kadar da haklı, özgürlük ve kalkınmanın temel mantığına ne kadar da sahip idi! Gıda, ilaç ve silahımızı üretmeden, medeniyet yarışında ve dünya yönetiminde söz söylemek şöyle dursun, ülkemizi ilgilendiren konularda bile kendi kararlarımızı alamayız ve tam anlamıyla özgür bir ülke olduğumuzu iddia edemeyiz. Aynı zamanda ne mevcut zalim düzene dur diyebilir ne de mazlum bir kardeşimize yardım edebiliriz.
Yüce Allah (c.c.) şehit Muhammed Mursi’ye rahmet eylesin, makamını âli ve mekânını cennet kılsın. Bizleri de onun gibi üstlendiği her vazifeyi hakkıyla ifa eden gerçek dava erlerinden kılsın. Âmin…

Kaynakça
ihttps://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed_Mursi
iihttps://www.aljazeera.net/opinions/

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?