Bir Cuma günüydü. Cuma namazı öncesi vaaz verirken gençleri camide göremeyince ne yapmamız gerektiği fikri zihnimde oluştu. Şu an Cuma saati ve bu gençler nerede? Onları Cuma namazına nasıl çekebiliriz? Okullarda olan gençlerimizin Cuma namazına gelmelerinde Milli Eğitim mevzuatı cihetiyle bir sıkıntı var mı?
Allah (c.c) Cuma suresi diye bir sure indirmiş ve orada “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için ezan okunduğunda hemen Allah’ı anmaya koşun; işi, alışverişi bırakın! Eğer bilirseniz sizin için hayırlı olan budur. Namaz tamamlanınca artık yeryüzüne yayılabilir ve Allah’ın lütfu kereminden rızkınızı temine çalışabilirsiniz.” (Cuma 9-10) buyurmakta. Ayet açık şekilde “yaptığınız işi, alışverişi bırakın!” diye emretmektedir. Namaz bitince herkes işine yöneldiği gibi öğrencilerimiz de eğitim öğretimlerinin başına döneceklerdir.
O halde gençleri camiye, Cuma namazına yönlendirmek için ne yapmak gerekir?
1- İslami sivil toplum örgütleri, il-ilçe müftülükleri, ilahiyat fakülteleri ve din dersi hocaları el birliği edip bir seferberlik başlatabilir. Bunun için çalıştay, konferans, seminer vs. şeklinde ne gerekiyorsa, sırf Cuma bilincini zihinlere yerleştirmek için gerçekleştirilebilir. Tabii ki burada dinleyicilerin çoğunun gençlerden oluşması icap eder.
2- Ezgi, ilahi, marş, şiir vb. etkinliklerle gençlerin kulaklarına hitap ederek cumanın önemi sunulabilir. Ezgiler, ilahiler, marşlar gençleri cumaya çağıracak; şairler Cuma şiirleri yazacak. Resim ve karikatür çizenlerimiz Cumaya giden liseli gencin resmini ve karikatürünü çizecek. Şairimiz müthiş bir dörtlükle Cuma namazı bilincini zihinlere nakşedecektir.
3- Öğretmenlerimiz Cuma saatinde Cumaya gitmek isteyen öğrencileri tek sıra halinde başlarında olmak üzere sınıftan çıkarıp okul bahçesinden mescide, camiye götürecek. Bunların tek sıra halinde dizilmiş vaziyette cumaya gittiklerini gören başka bir genç, öğrenci değilse dahi sırf bu manzaradan dolayı o da sıraya dâhil olma arzusuna kapılacaktır. Çünkü düzen ve intizam görüntüsü o genci de celbeder. Sokakta mahallede her kim bu manzaraya şahit olursa gencini katmak ister.
Neden Cuma Namazı?
Topluluk ruhu, gençleri etkiler. Yüzlerce, binlerce insanın bir araya geldiğini gören genç bundan hoşlanacaktır. O devasa topluluğun içinde bulunmak onu etkileyecektir. Camiye geldikten sonra hem namazını kılacak hem bir ayet ve hadis dinleyecektir. Tabii ki burada hatip kardeşimize büyük bir iş düşmektedir. Cuma hutbesini futbol maçı sunan bir spikerin heyecanıyla vermezse genç de uyur, yaşlı da. Hatta sadece kâğıda bakarak hutbe okursa etkisi daha da azalır.
Öğretmenler sınıfta Cumanın önemine dair konuşmalar yapacak, ressam ve karikatüristlerimizin çizdikleri görselleri okulun duvarlarına asacaklar. Okuldaki teneffüs arası zillerimizin müziği Cuma günüyse Cuma’ya dair ezgi, ilahi ve marşları kulaklara zerk etmek için çalacaktır. Evet kesinlikle gençler bu sesi duymalı!
Rabbim her şeye muktedirdir. Cuma namazıyla camiye alıştırılan genç, kim bilir belki günlük namazlara da başlayacaktır. Şayet Cuma hatibi kardeşimiz bir Cuma hutbesinde namazın ehemmiyetine dair derin ve o kadar da içten hutbesiyle gençlerin yüreğine dokunacak olursa onları namaz gibi tevhidî bir amelin eksenine çekecektir.
Depremde Camide Kalanlar
Deprem olunca on binlerce insan, camilere sığındılar. Burada ikamet edenler cumaya da şahit oldular. Çünkü depremde ilk defa camiye gelenler de vardı. Muhakkak ki Cuma namazının kalabalığı onları da etkilemiştir. Onlar da cumaya şahit olmuşlardır. Belki de içlerinden, sırf camide kaldığı için, cumaya şahit olduğu için on yaşındaki çocuğunu o günden soran camiye gönderecek anneler zuhur etmiştir.
Cuma Saati Mesajı
Cuma saati mesajı Cumadan yarım saat önce on binlerce, yüzbinlerce, hatta milyonlarca liseli gence ulaştırılsa ne güzel olur! Onu Rabbinin huzurunda kalabalık mü’min kardeşlerinin yanına davet edenler de o güzellikten istifade ederler.
Yazar
1972 Şanlıurfa doğumlu, imam-hatip mezunu, lisans, yüksek lisans ve doktorayı Marmara Üniversitesi ilahiyat fakültesinde tamamladı. 2012 yılında doçent oldu. Suriye, Irak, Pakistan, Suud,Ürdün, Özbekistan, Bosna-Hersek ve Amerika’da araştırmalar yaptı. İslam halklarının kaynaşması adına Uluslararası sempozyumlar düzenledi. Savaş öncesinde Suriye sınır bölgesinde yaşayan kardeş halkların kaynaşması için bir grup arkadaşıyla beraber Dicle Kalkınma Ajansı destekli Sosyo-Kültürel sahada bir yıllık bir proje yaptı, fakat projenin uygulamasına bir ay kala Suriye savaşının patlak vermesi üzerine hedefini gerçekleştiremedi. Dicle Kalkınma Ajansında kalkınma kurulu üyesi olarak çalıştı. İslam halklarının manaya ve kardeşliğe daveti ve bu söylemde buluşması için Davet ve kardeşlik Vakfı mütevelli heyetinde yer aldı, temsilciliğini yaptı. İnsanımızın kültür seviyesinin yükselmesi ve okuması için bir grup arkadaşıyla beraber İstanbul’da Oku-Der’i (Okuma Alışkanlığını Kazandırma Derneği) kurdu. Beş yıl başkanlığını yaptı. Memurların hak-hukuk ve insani taleplerini savunma adına Hakkari Eğitim-Bir-Sen’i kurdu. Bir yıl başkanlığını yaptı. Ümraniye Eğitim-Bir-Sen şubesinde beş yıl sekreter olarak çalıştı. MEB bünyesinde 14 yıl öğretmenlik yaptı. Kürtçe’nin serbestiyet kazanmasıyla Kürtçe ezgi-ilahi-dua ve şiirlerden oluşan beş albüm yaptı. Arapça-Türkçe-Kürtçe ve İngilizce konuşur. Mardin Artuklu Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
×
1972 Şanlıurfa doğumlu, imam-hatip mezunu, lisans, yüksek lisans ve doktorayı Marmara Üniversitesi ilahiyat fakültesinde tamamladı. 2012 yılında doçent oldu. Suriye, Irak, Pakistan, Suud,Ürdün, Özbekistan, Bosna-Hersek ve Amerika’da araştırmalar yaptı. İslam halklarının kaynaşması adına Uluslararası sempozyumlar düzenledi. Savaş öncesinde Suriye sınır bölgesinde yaşayan kardeş halkların kaynaşması için bir grup arkadaşıyla beraber Dicle Kalkınma Ajansı destekli Sosyo-Kültürel sahada bir yıllık bir proje yaptı, fakat projenin uygulamasına bir ay kala Suriye savaşının patlak vermesi üzerine hedefini gerçekleştiremedi. Dicle Kalkınma Ajansında kalkınma kurulu üyesi olarak çalıştı. İslam halklarının manaya ve kardeşliğe daveti ve bu söylemde buluşması için Davet ve kardeşlik Vakfı mütevelli heyetinde yer aldı, temsilciliğini yaptı. İnsanımızın kültür seviyesinin yükselmesi ve okuması için bir grup arkadaşıyla beraber İstanbul’da Oku-Der’i (Okuma Alışkanlığını Kazandırma Derneği) kurdu. Beş yıl başkanlığını yaptı. Memurların hak-hukuk ve insani taleplerini savunma adına Hakkari Eğitim-Bir-Sen’i kurdu. Bir yıl başkanlığını yaptı. Ümraniye Eğitim-Bir-Sen şubesinde beş yıl sekreter olarak çalıştı. MEB bünyesinde 14 yıl öğretmenlik yaptı. Kürtçe’nin serbestiyet kazanmasıyla Kürtçe ezgi-ilahi-dua ve şiirlerden oluşan beş albüm yaptı. Arapça-Türkçe-Kürtçe ve İngilizce konuşur. Mardin Artuklu Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.