Ramazan ayının diriltici nefesi mü’min gönüllere hayat vermeye devam ediyor. Müslümanlar bu mübarek günlerin özel bereketi ile kulluk bilinçlerini tazeliyor, Kur’an ile ilişkilerini geliştiriyor dayanışma ve yardımlaşma ruhu ile toplum birbirine daha da yakınlaşıyor. Kendi iç dinamikleri ile böyle güzellikleri yaşayan İslam ümmeti öte yandan bütün coğrafyamızda dökülen kanlar, dokunulan namuslar bombalanan meskenler ve türlü komplolar ile yine buruk bir ramazan yaşatıyor bizlere…
Son dönemlerde bütün gönül coğrafyamızı saran bu ateşi, Allah’ın yeryüzünü adalet ile yönetecek, insanlığa huzuru getirecek bir dönemin kapılarını aralayacak aydınlık döneme geçiş sürecinin yakıcı sancıları olarak görmeliyiz. Nitekim bütün geçiş dönemleri sancılı olmuştur.
Geçen yüzyıldan kalan milliyetçilik akımları “gelişmiş ülkelerde” miadını doldurup tarihin çöp sepetinde yerini alırken islam ümmetinde ve özellikle ülkemizde 7 Haziran 2015 Genel seçimleri öncesiyle başlayan ve artarak devam eden etnik temelli, milliyetçi söylemler; kardeşlik, birlik, beraberlik gibi islamın temel esaslarının önüne geçmeye başladı. Ayeti Kerime de “Hepiniz Ademdensiniz, Adem ise topraktandır…” buyuruluyor. Siyahın beyaza, beyazın siyaha bir üstünlüğünün olmadığı İslamda, Peygamber efendimizin ayakları altına aldığı bu cahiliye dönemin asabiyet, kavmiyetçilik anlayışını Temmuz sayımızda ele aldık. 7 Haziran 2015 seçimlerinde halkın karşısına milliyetçi bir dille çıkan ve oy avcılığı yapan tüm gruplara ve partilere karşı “BİZ IRKÇILIĞA KARŞI SECDEDEYİZ, SENİ DE BEKLERİZ” başlığı ve nidasıyla çıktık.
İslam ümmetinin düşmanları, ümmetin devletini yıkmak, halifelik, Şeyhul İslamlık gibi devletin üst kurumlarını dağıtmak için kullandıkları en etkili silahlarının başında ırkçılık gelmektedir diyen yazarımız Salih Turgut İslam da Irkçılığın Hükmü başlığıyla bu konuyu ayet, hadis ve alimlerin görüşlerini delil göstererek açıklığa kavuşturmaktadır. Yazarımız Adnan Oktay, Milliyetçiliği islam ümmetine bulaştırılmış bir virüs olarak görüyor, Ali Özgüç ise asabiyet kimliğiyle Kürt gençliğinin düştüğü tuzakları ve bu tuzaklardan kurtulmanın tek yolunun aslımıza, islamın hakikatlerine dönmemizle ancak çözülebileceğini yazmaktadır. İmam Hasan el-Benna’nın milliyetçiliğe karşı tavrına yer verdik…
Yazarımız Abdullah Deniz Oruç tutmanın yasak olduğu topraklar: Doğu Türkistan başlıklı yazısıyla Çin’de Müslümanlara yapılan zulümleri değerlendirmektedir. 14 yıldan beri devam eden oruç yasağı bu sene de Doğu Türkistanlı Müslümanların ellerini kollarını bağlamış durumda. 11 Eylül saldırısından sonra uluslararası terörizmi bahane ederek pek çok kısıtlamalara ve yasaklara giden Çin hükümeti, Uygurlara yapılmadık işkence bırakmıyor. Devlet memurlarının, öğretmenlerin ve öğrencilerin oruç tutmasını yasakladıktan sonra en sıkı tedbirleri ve önlemleri alıyor komünist rejim insanları dinden uzaklaştırmak için. Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde bedava yiyecek ve içecek dağıtarak kimin oruçlu olduğunu ya da olmadığını tespit ediyorlar. Böylece Müslümanlara ya zorla yemek yediriyorlar ya da oruçtan uzak tutmak için tehditler savuruyorlar.
“Bir müslümanın sosyal yaşamı içinde yerine getirmesi gereken en önemli hususlardan biri de akidesini başkalarına aktarmaktır” diyen başyazarımız Recep Songül, Bitmeyen Mücadele… İnsan Kazanma Sorumluluğumuz başlıklı yazısıyla insan kazanmak İçin önemli bazı hatırlatmalarda bulunuyor. Mümin Yılmaz 7 Haziran seçimleri ve sonrasını değerlendirerek Garip İttifaklar üzerine değerlendirmelerde bulunurken Ahmet Milli ümmet üzerinde oynanan oyunları kaleme aldı. Araştırmacı-Gazeteci Nevzat Çiçek’le 7 Haziran seçimleri üzerine bir röportaj yaptık. Ahmet Varol başta Mısır ve Suriye olmak üzere İslam coğrafyasındaki gelişmeler üzerinde önemli değerlendirmelerde bulundu…
Hakkında her kesimin kendine göre bir kanaat sahibi olduğu Şeyh Said gerçekte kimdi ve neye hizmet etmekteydi. Ayrılıkçı bir Kürt milliyetçisi miydi, yoksa bir İngiliz uşağı mı? Laiklik düşmanı bir gerici ve yobaz mıydı yoksa gerçek bir dini önder ve şehit miydi? gibi soruların cevaplarını bulacağınız Şeyh Said Kıyamını tarih alanında uzman yazarımız Davut Öz yazdı.
“Her çocuğun özel beceri ve yetenekleri olduğunu kabul edin ve çocuktaki yetenekleri ve becerilerini fark edebilmeniz için geniş bir bakış açısına sahip olmaya çalışın.” diyen Aile Mektebi yazarımız, Çocukların Kişisel Gelişiminde yaratıcı düşünme becerisi ne kadar önemli? Yaratıcı düşünme gücüne sahip çocukların ortak özelliklerini kaleme almakta ve Yaratıcı Düşünme becerisi nasıl kazanılır?” konusunda anne babalara bazi tavsiyelerde bulunmaktadır.