İnterneti kullanan bireylerin sayısında yaşanan artış, bu uçsuz bucaksız dünyanın daha da büyümesi anlamına geliyor. Son yıllarda özellikle sosyal paylaşım sitelerinin popüler hale gelmesi internet kullanımını daha cazip hale getiriyor.
İnsanların başka insanlarla iletişim kurması ve bilgi alışverişinde bulunması sosyal paylaşım sitelerinin olmazsa olmazları. Bu mecralarda sadece fotoğraf ya da video paylaşımı yapılmıyor. Siyasetten spora, sanattan eğitime birçok konuda bilgiler aktarılıp, tartışmalar yaşanıyor. Sosyal paylaşım sitelerinin (bilinçli kullanıldığında) başka insanlarla iletişim kurma noktasında önemli bir araç olduğu söylenebilir, fakat söz konusu “doğru bilgiye ulaşmak” olduğunda ise durumun fazlasıyla vahim olduğunu söyleyebiliriz.
Evet, internet çok önemli bir buluş, insan hayatını inanılmaz kolaylaşırdı. Artık her şey bir tık ötede. Dakikalar içerisinde onlarca iş internette yapılabilir. Artık şirketler bile internet üzerinden yöneltiliyor. Hatta dünyanın kalbi internette atıyor desek yeridir.
İnternet hayatımızın önemli bir parçası olunca, her şeyi dijitale sorar olduk. Çok değil, çeyrek asır öncesine gittiğimizde bilginin ulaşılabileceği kaynaklar sınırlıydı. Oysa şimdi internet gibi bir bilgi okyanusu var karşımızda. Bunun sayesinde neredeyse her bilgiye saniyeler içerisinde ulaşabiliyor.
Buraya kadar yazdıklarımız kulağa gayet hoş geliyor. Ancak “internetteki bilgilerin kirliliği” diye çok ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu hatırlatmak isterim. Doğanın her noktasını kirleten insanoğlu yalan yanlış bilgilerle kirli interneti oluşturduk. O kadar çok yalan yanlış bilgiyle karşılaşıyoruz ki, birçok kişinin interneti bir çöplüğe benzetiyor olması bu durumdan olsa gerek. Basit bir örnek vermek gerekirse; dünyanın bir noktasında çekilen bir fotoğrafı, çok daha farklı bir noktada çekilmiş gibi göstermek hiç de zor değil ve bu paylaşım dakikalar içerisinde yüz binlerce insana ulaşabilir.
Bilgiye ulaşmada sosyal paylaşım sitelerinden önce arama motorlarının kapılarını çalıyoruz. Google bu noktada başı çekiyor. Arama motoru devinin mart ayında yaptığı bazı çalışmalarda yeni bir arama düzeni oluşturmak istediğini gördük. Google halihazırda arama motoru sonuçlarını kaliteden ziyade tıklanma sayısına göre belirliyor. Üst sıralarda yer alan siteler genellikle çok tıklanan sitelerden oluşuyor. Bu durumun olumsuz noktaları var, zira arama motorunda ilk sırada çıkan siteler her zaman için doğru ya da güvenilir bilgi aktarmıyor olabilir. Google araştırma ekibinin üzerinde çalıştığı arama modelinde sitelerin güvenirliği dikkate alınacak. Her web sayfasının bilgiye dayalı güven notu olacak ve siteler arama motorunda bu nota göre sıralanacak.
Google’ın çalışması önemli ancak bu o kadar da kolay bir iş değil. Çünkü internete her geçen gün yüzlerce yeni site dahil olmakta. Bununla birlikte sayısız yeni bilgi internete ekleniyor. Arama motoru görevi gereği bilgiyi kullanıcının karşısına çıkarıyor, fakat bilgi kirliliğinin bir numaralı nedeni yine internet kullanıcıları. Kaderine terk edilmiş yanlış bilgiler, eksik ya da yanlış bilgiyi reklam amaçlı bırakıp kaçanlar yine internet kullanıcıları. Arama motorlarını aldatmak için kullanılan sadece etiketler ile yayın yapan siteler hit kaygısını da unutmamak gerekiyor. Çok ciddi bir bilgi kirliliğine sebep olmaktalar. Bir diğer husus ise ücretsiz kurulabilen blog siteleri. Bu platformlarda da yanlış ve eksik bilgilerle sık karşılaşmak mümkün. Yayınlanan yazılar aylarca hatta yıllarca güncellenmeden internet ortamında kalıyor.
İnternetteki bilgi kirliliğin bireyle üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler yarattığını söyleyebiliriz. Birincisi kullanıcı doğruluktan uzaklaşıyor. Bu da doğru bilgiye ulaşmak isteyenleri zor durumda bırakıyor. İnternetteki yanlış bilgiler toplum bütünlüğünü de etkiliyor. Popüler bir site ya da sosyal paylaşım sitesinde takipçi sayısı fazla olan bir site/sayfa tarafından yapılan paylaşım kısa sürede toplumu ayrıştırabilir. Ayrıca dezenformasyon gibi ciddi bir sorunla da karşı karşıya bırakıyor. Yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi bilimsel olarak kanıtlanan gerçek bilgilere dahi şüpheyle yaklaşılmasına neden oluyor.
E-postalar, arama motorları, web sayfaları, sosyal paylaşım siteleri, bloglar ve forum sayfaları bilgi kirliliğinin en fazla yaşandığı mecralar. Peki bilgi kirliğinden nasıl korunabiliriz ya da bilgi kirliğine nasıl bulaşmayız?
Öncelikle günlük takip ettiğimiz haber ya da bilgi kaynaklarının güvenilir siteler olmasına dikkat etmeliyiz. Bilgi ya da olaylara daha eleştirel yaklaşarak bilginin doğruluğu sorgulanabilir. Sadece bir kaynağa odaklanmak yerine aynı bilgi farklı kaynaklardan araştırabilir.
Yeni medya okuryazarlığı da yine bilgi kirliliğinden korunma noktasında önemli bir görev üstleniyor. Medya okuryazarlığı bireyin medyayı bilinçli okumasına katkı sağlamasının yanında medya iletilerini doğru algılayabilecek donanıma sahip olma yeteneğini kazandırmakta.
İnternette özgün fikirlerin paylaşımı, pazarlama taktiklerini öğrenme ve eleştirel düşünce biçimi de yine bilgi kirliliğinin önüne geçme noktasında önemli konular. Karşımıza çıkan bilgi ne olursa olsun birkaç kaynaktan araştırıp güvenilirliği konusunda emin olmalıyız.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?