Son yıllarda tüm gelişmiş ülkelerin, robot ordular kurma yarışına girdiklerini görmekteyiz. Bunun hazırlıkları uzun yıllar öncesine dayanıyor olsa da bizim gündemimize daha çok son yıllarda girmeye başladı. Özellikle aileyi yıkma, nesli kurutup yok etme çalışmaları hızlandıkça, devletler kendilerini buna mecbur hissetmeye başladılar. Çünkü savaşacak genç nesillere ihtiyaç olmayacağı için genç nesiller yok ediliyor. Özellikle Batılı ve Batılılaşmış ülkelerde genç nüfus hızla azalıyor. Var olanlar da insani değerlerden soyutlanarak şehvet ve hazların kölesi hâline getirildiğinden, er meydanına çıkıp canını ortaya koyacak yiğit nesiller yok artık. Çünkü savaş meydanı, film setlerine benzemez.

İşte bu konuyla ilgili sadece örnek kabilinden birkaç haber:
“Birleşik Krallık’ın beş yıllık savunma planının merkezine, robot savaşına yapılan yatırımı koyduklarını belirten İngiltere Savunma Bakanı General Sir Nick Carter, ‘2030’larda 30 bin robot asker birliklerimize katılabilir’ dedi.” (ntv.com.tr 10.11.2020)
“Yapay zekâda yeni bir açmaz: Robot askerler: “Robot askerler artık bilim kurgu değil. İHA yani insansız hava aracı, drone, askeri robot köpekler derken şimdi de ülkeler savaş alanlarında ön cephelerinde bulunduracakları robot askerleri geliştirme üzerine yarışa girdiler. Ancak bu durum insan için yeni birçok soru işaretini de yanında getiriyor.
Son araştırma bulgularına göre “insanlarla robotlar bir ekip oluşturduğunda, insanın müdahale etme ihtiyacı robotik yardımın faydalarını ortadan kaldırabilir.” Ancak askeri yapay zekânın insan denetimi olmadan ilerlemesine izin vermek de, rahatsız edici etik soruları gündeme getiriyor.” (www.gelgez.net/robot-askerler)
“ABD Savunma Bakan Yardımcısı Robert Work, Ulusal Güvenlik Forumu’nda yaptığı açıklamada, Rusya ve Çin’in katil robotlar geliştirdiğini açıkladı. Çin’in otonom savaş robotlarına yönelik yatırımlarda bulunduğunu bildiklerini söyleyen Work, Rusya’nın da tamamen bağımsız olarak askeri operasyonlar yapabilecek düzeyde otonom robotlar geliştirmekte olduğunu söyledi.” (Benzersiz İlluminati Arşivi)

Medyada, internette bu ve benzeri onlarca haber dolaşmakta ve her geçen gün de bu haberlere yenileri eklenmektedir. Bu konunun teknik yönü, getiri ve götürüleri bir yana biz bununla ilgili birkaç tespit yapalım.

BİRİNCİSİ: Batı bitişe doğru gitmektedir. Artık cephede savaşacak nesilleri tükenmektedir. Zaten genç nüfusu çok azalmış var olanlar da şehvet ve hazlara tapar durumdadır. Şu anda Batı kültüründe, uğrunda çile çekilecek, riske girilecek, hele hele canını ortaya koyacak mukaddes bir değer kalmamıştır. Onların din, iman, vatan, millet, ar, namus, ezan, bayrak veya benzeri herhangi bir değerleri yoktur.
Onlarca yıl önceden başlattıkları nüfus planlaması adı altında nesli yok etme çalışmaları, şimdi sonuç vermeye başlamış durumdadır. Nesli yok etmeye yönelik çalışmaları, sadece, kürtaj, doğum kontrol yöntemleri, kısırlaştırma ilaçlarıyla sınırlı değil. Batı kültürü, neredeyse meşru ve maksadına uygun evliliği bitirmiş durumdadır. Evlenmek yerine, gayrı meşru beraberlikleri, yani zina ve fuhşu teşvik etmektedir. Hele bir LGBTİQ+ dedikleri felaket var ki, aileyi kökten yıkıp yok etmeyi hedeflemektedir. Ne yazık ki, bu felaket Müslüman toplumların da içinde olduğu tüm insanlığı tehdit eder duruma gelmiştir. Batılı devletler ve batı kültürüne yenik düşmüş tüm milletlerde bu “ibahiye/sınırsız ahlaksızlık” virüsü, çok tehlikeli bir hızla yayılmaya devam etmektedir.

İKİNCİSİ: Yapay zekâya teslim edilecek kontrolsüz robot orduları, insanlığın sonunu getirecek kadar potansiyel bir tehlike arz etmektedir. Yıllardır bu konuya dair “Terminatör” ve benzeri isimlerle filimler yapan küresel çetelerin; insanlığı yok etmeye yönelik niyetleri gizli değil. Birçokları, dünya nüfusunun yarım milyara düşürülmesi gerektiğini yıllardır dillendiriyorlar. Yapay zekâyla çalışan robotlar, ola ki bir gün kontrolden çıkarak kendi kolonilerini ve ordularını oluşturacak olurlarsa, bu tüm dünya ve insanlık için felaket olur.

ÜÇÜNCÜSÜ: Zaman zaman batının farklı ülkelerinde genç nüfusa “Ülken işgal edilirse vatanın için savaşır mısın?” şeklinde soruların olduğu anketler yapılıyor. Bu soruya evet cevabı verenlerin sayısı % 5-15 arasında değişmektedir. Yani Batı kültürü kendi neslini çoktan “Cenaze canlılar” şekline dönüştürmüş durumdadır. Bu sebeple de robot ordulardan medet ummaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki, robot ordulara kumanda edecek “aklıselim” insanlar olmadığı zaman, o ordular teneke hükmünde olacaktır. İnsanın kontrolüne gerek yok denirse, o zaman işte insanlık bindiği dalı kesmiş ve kendi sonunu hazırlamış olur. Zira insan kontrolünden çıkmış robot ordular, bir nevi ölüm makinaları demektir. Yok etmeye de önce kendisini yapanlardan başlayacaktır.

DÖRDÜNCÜSÜ: Biz nesillerimizi, cihad ve şehadet aşkıyla mücehhez bir şekilde eğitip terbiye edelim. Şunu unutmayalım ki cihad ve şehadet aşkı bir milleti ayakta tutan en önemli enerjidir. Bu enerjisini yitiren bir millet, zevale mahkûmdur. İslam ümmeti silahlarla yıkılmadı, yıkılmaz da. Silahlarla yapılan savaşlar ancak müminlerin cesaretini takviye eder. Cihad ve şehadet aşklarını kamçılar. Ama cihad aşkı ve şehadet sevdası zail olursa, işte o zaman ümmet yıkılır. Kâfirler yıllardır soğuk savaş vasıtaları, hile, desise ve birçok kalleşçe planlarla bu aşkı yok etmek istemektedirler. Onlar tek başına bunu da yapamazlar. Ancak bizim mahalleden İslam adına(!) devşirdikleri tefrit ehli ve ılımlılarla ciddi mesafeler kat ettiler. Ancak her hesabın üstünde Allah’ın (c.c.) hesabı var ve Allah’ın izniyle başaramayacaklar.
Onların başaramayıp hezimete uğramaları elzem olup hayati derecede önemlidir. Bizim Müslüman olarak varlığımızı devam ettirmemiz için şer cephenin yenilmesi gerekiyor. Hak ve adaletin ihkakı, bu şekilde mümkündür. Şu hâlde, hem kendi hem de insanlığın huzur, güven ve selametini sağlayabilmemiz, İlahi ve nebevi uyarılara kulak vermemizle mümkündür. Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

“Mü’minlerden öyle yiğitler vardır ki, (canlarını Allah (c.c.) yolunda adak adadı ve) Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzab, 33/23)
“Size ne oluyor da Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 4/75)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir hâlde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar, Allah’tan gelen nimet ve keremin; Allah’ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler.” (Âli İmrân, 3/169-171)

“Allah, mü’minlerden mallarını ve canlarını, onlara (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu), Allah üzerine hak bir vaattir…” (Tevbe, 9/111)
“Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen yahut ölenleri hiç şüphesiz Allah güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, evet O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Hac, 22/58)
“Allah’a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.” (Hadid, 19)
Resulullah (s.a.v.) de şöyle buyurmaktadır: “Her kim, bugün düşmandan yüz çevirmeyip sebât eder, şehit düşerse, Cenâb-ı Hak elbette onu cennete koyacaktır. Bugün şehit olanlara Firdevs Cenneti hazırdır. Hücûm ediniz, hamle ediniz!” (İbn-i Hişâm, II, 267-268) Bu hadis, Bedir günüyle ilgili olmakla beraber, hükmü ve müjdeleri, kıyamete dek geçerlidir.
“Bu gece rüyamda iki adam gördüm. Yanıma gelip beni bir ağaca çıkardılar, sonra da bir eve götürdüler. O ev, şimdiye kadar benzerini görmediğim güzellik ve kıymette idi. Sonra o iki kişi bana: “Bu eşsiz ev, şehitlerin sarayıdır, dediler.” (Buhârî, Cihâd, 4; Cenâiz, 93)
“Sizden biriniz, karınca ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar.” (Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 26/1668; Nesâî, Cihâd, 35; İbn-i Mâce, Cihâd, 16)

“Allah Teâlâ’dan bütün kalbiyle şehitlik dileyen bir kimse, yatağında ölse bile, Allah ona şehitlik mertebesini ihsân eder.” (Müslim, İmâre, 157; Nesâî, Cihâd, 36)
“Allah Teâlâ bir ok sebebiyle üç kimseyi cennete koyar: Hayır ve sevap umarak o oku yapan sanatkârı, bu oku Allah yolunda atanı, oku atana yardımcı olanı. Atıcılık ve binicilik öğreniniz. Atıcılık öğrenmeniz binicilik öğrenmenizden bana göre daha sevimlidir. Kim kendisine atıcılık öğretildikten sonra ondan yüz çevirirse, Allah’ın kendisine ihsan ettiği nimete karşı şükrünü terk etmiş veya nankörlük etmiş olur.” (Ebû Dâvûd, Cihâd 23. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 11; Nesâî, Hayl 8.)

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?