Şehadet mi Ölmek mi?

0
5591

s%cc%a7ehadet-mi-o%cc%88lmek-mi-o%cc%88nizlemeBizler henüz eyleme dönüşmemiş düşüncelerin esaretindeyken; en büyük direnişi onlar gerçekleştirdiler. Nefes almanın, aceleyle on katlı bir apartman dairesinin en üst katına çıkmak kadar zorlaştığı gecenin sabahı…

Gecenin, sehpanın üzerinde öylece duran, hıçkırık gibi aniden yere düşen bir bardağın tuzla buz olması gibi dağıldığı; Sevdiklerinin son gülüşlerini, topraklarına siper eden babaların, baba olmamışların en güzel sıfatı aldıkları gecenin sabahıydı.

Şahadet mi, ölmek mi? Onların şehadetleri, ölümün en güzel haliydi. En dağınık gecelerinde uğurlayanları vardı elbette. Şehadetin en kutlu şahitleri…

En serin mevsimlerini, şehitlik mertebesiyle daha da dirilten isimlerin, önce Allah’a sonra topraklarına emanet ettikleri isimleri vardı. Kendilerinden eksildikçe daha da artan, Vatan’a ruhlarından katan, etinden kemiğinden cayan şehidin; toprağı başında edilen dualar; testilerin içine su olup, şehadet nuruyla tohum tohum yeşeriyordu.

Evet, en büyük direnişi onlar gerçekleştiriyordu.
Peki ya sen ?
Senin ismin kimin yüreğinde, kimler kaldırdı naaşını sevgiyle?
Kimin ismi var sende yasını sımsıkı tuttuğun, nerede senin şehadet taşın?
Ya gözyaşını yağmur yağmur biriktirdiğin testin, o nerede?
Kim devirdi sehpanın üzerinde öylece duran bardağı?
Kalem, ya kurtuluş ya da esaretti…
Peki ya ben? Ben, kalemin çağırdığı yerde; esaretin mahzen mahzen içinde hüküm sürmekte…

Çiğdem Hatun SOYALP

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?