Hemen her sınıfta önemli ya da önemsiz istenmeyen birçok öğrenci davranışını gözlemlemek mümkündür. Herhangi bir davranışın sorun olarak değerlendirilmesinde öğretmenin meslek anlayışı ve kişiliğinin de etkisi olabilir. Örneğin, aşırı otoriter tutuma sahip bir öğretmenin masum öğrenci hatalarına karşı bile sert tepkiler göstermesi, sorunların anlaşılmasını güçleştirir. Öte yandan aşırı serbest tutum benimseyen bir öğretmenin, istenmeyen davranışlara karşı duyarsız kalması da sorunların belirlenmesini zorlaştırır.
Bu nedenle öğretmen, sorunları kategorize etme yanılgısına düşmemelidir. Sorunlu davranışın nedenini araştırmalıdır. Çünkü doğru anlaşılmayan hiçbir sorun çözülemez.
Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları büyük ölçüde öğrencinin;
* Derste sıkılmasından,
* Otoriteye karşı gelme, kurallara uymama, dolayısıyla güç peşinde olmasından,
* Dikkat çekme ihtiyacından,
* Yetersizliğinden,
* Kuralları bilmemesinden kaynaklanabilir.
İstenmeyen davranışa neden olan etmenlerden bazıları okul dışı ve okul içi etmenler olarak aşağıda açıklanmıştır.1
1. Fizyolojik Çevre
Fizyolojik çevre etmenleri hastalık, beslenme, mizaç, genetik anormallikler ile fiziksel engeller gibi davranışı etkileyen biyo-fiziksel değişkenlerdir. Kolin ve Benger (1972), bazı zihinsel ve bedensel yetersizlikleri olan çocukların sınıf ortamında, kızgın, saldırgan olabileceğine, sınıf eşyalarına zarar verebileceğine ve kavga çıkarma gibi anti-sosyal davranışlar gösterebileceğine değinmektedirler.2
2. Aile
Evdeki aşırı kontrol, disiplin, ilgi ya da ilgisizlik gibi ebeveyn davranışları, öğrencinin problemli davranışlarının altında yatan etken olabilir. Çocukların özgürlük istekleriyle ailelerin buna izin verme isteksizlikleri arasındaki çatışma, çocukları isyana sürekler. Evdeki isyan okula-sınıfa yansır.
Yavuzer, evdeki aşırı kontrollün yanı sıra aşırı koruyucu tutumun da çocukların özgüven duygularının gelişmesinde olumsuz bir etki meydana getirerek bağımlı, pasif, sorumluluk almak istemeyen, sosyal ilişkilerde başarısız ve uyumsuz olabileceklerine dikkat çekmektedir.3
3. Öğrencilerin Özellikleri
Okula her çevreden, her yaşam biçiminden, çeşitli davranış alışkanlıklarına sahip öğrenciler gelir. Bu farklar, onların davranışlarına yansır. Öğretmen bu farklılıkların bilincinde olmalı, öğrencileri tanımalı, öğrencilerin geldikleri çevrede kabul edilebilen ama istenmeyen davranışları tahmin edebilmelidir. Öğrencilerin bu tür davranışlarını yanlış anlamamak için onları tanımak gerekir: Onların üzerinde ödül mü, eleştiri mi, daha çok etkili oluyor, maddi ödüller mi, manevi ödüller mi, ilişkileri yakından mı uzaktan mı, yetişkinlerin yargılarına boyun mu eğiyorlar, yoksa haklarını arıyorlar mı? Bunları bilmeyen öğretmen öğrencileri yanlış anlayıp, sorunlarının çözümünü yanlış yerde arayabilir.
Öğrencileri tanımanın ikinci adımı, onların davranışlarına yön veren ikinci değişken olan duygularını anlamaktır. Öğrenciler gelişim dönemini yaşadıkları delikanlılık çağında, alıngan, kavgacı, çabuk öfkelenen, cinsel gelişim baskısı altında olurlar. Dikkatli bir gözlem, belli durumlar ve olaylarla ilgili görüşlerini almak, sosyometri, alt sınıflar için sınıf resimleri ve oyunları, bu iş için araçlar olabilir. Sınıf resimleri, çeşitli olumlu ve olumsuz davranışları gösterir. Öğrencilere, arkadaşlarının davranışlarının bu resimlerden hangisine benzediği sorulur. Ortalama algı, bireyin nasıl tanındığını gösterir. Sınıf oyununda ise, örneğin yirmi değişik rol oynanarak, arkadaşlarını bu rollerle eleştirmeleri istenir. Öğrenci, kendini de bu rollerle eleştirebilir. Daha farklı tanıma oyunları da oynanabilir. Yetenek, kişilik ve başarı testleri de öğrencilerin tanınması için nesnel veri sağlarlar.
Akademik yeterliği, etkileşim düzeyi ve sosyal becerileri düşük, sosyal açıdan yalnız, arkadaşı olmayan, sosyal doyumsuzluk içinde olan, okulu sevmeyen, davranışları olumsuz öğrencilerle arkadaşlık edenlerin okula uyumda güçlük çektikleri, istenmeyen davranışlara daha çok yöneldikleri görülmüştür. Erkeklerin kızlara göre, istenmeyen davranışlara daha çok yöneldiklerini gösteren araştırmalar vardır.4
Farklı çevre ve yaşam biçimlerine sahip olan öğrenciler sınıf ortamında farklı davranışlar gösterirler. Tanınma, fark edilme, değer kazanma, kabul görme, başarılı olma ve takdir edilme gibi en temel gereksinimlerin karşılanmaması durumunda çocukta-gençte çeşitli problem davranışlar görülebilir. Özellikle ilkokul çocuklarında, derslerinde başarılı olmak ve öğretmen tarafından takdir edilmek önemli bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı karşılanmayan çocuk, olumsuz yönde dikkat çekici davranışlara yönelir. Bunların yanında öğrenci kaynaklı, istenmeyen davranışlar şöyle sıralanabilir.
* Öğrenci öğretmenine aşırı derecede bağımlıysa ve hep dikkatini çekmek istiyorsa,
* Dikkatini yoğunlaştırmada güçlük çekiyorsa,
* Başarısızlık durumunda kolaylıkla mutsuz oluyorsa,
* İçine dönük ve az konuşan biri ise,
* Yetersiz güdülenme içerisindeyse,
* Saldırgan tutum gösteriyorsa,
* Sınıfta hayal kurma ve düşünce uçuşması içerisinde ise,
* Sınıf içi etkinliklere katılmayı reddediyorsa,
* Derse, kitap, araç-gereç getirmiyorsa,
* Kopya, hile ve yalana başvuruyorsa.5
4. Arkadaş Çevresi
Çocukluk ve gençlik döneminde, bireyin davranışları üzerinde önemli rol oynayan bir diğer etken de arkadaş çevresidir. Dönemlerin en temel gereksinimleri olan bağlanma, ait olma, sevilme, takdir edilme ve kabul görme ihtiyaçlarının evde karşılanmaması, çocuğu bu ihtiyaçlarını karşılayabilecek başka yerlere yöneltir. Bu yönelmede karşılaşılan olumsuz arkadaş çevresi, çocuğun toplumsallaşma ve bireyselleşme sürecini olumsuz etkiler ve onu istenmeyen davranışlar konusunda zorlar.
Ebû Hureyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.”
5. Kitle İletişim Araçları
Çocuklar arasında şiddetin artmasından, çoğu kez kitle iletişim araçları sorumlu tutulur. Televizyon ve gençlik üzerine yapılan araştırmalarda sosyal medya ve TV programlarının çok fazla şiddet içerikli olduğu belirtilmektedir. Bu tür programların çocuklar üzerinde potansiyel olarak, olumsuz etkilerinin olduğuna ilişkin görüşler çoğunluktadır.
6. Eğitim Programı
Öğrencilerin gelişim özellikleriyle, ilgi ve ihtiyaçlarına uygun olmayan eğitim programları, öğrencilerin okula ve derslere ilişkin olumsuz düşünceler geliştirmelerine ve derslerden sıkılmalarına neden olur. Okulda öğretilenlerin yararlı olduğuna inandırılmayan öğrenciler, sınıfta kendilerinden beklenen öğrenme başarısını gerçekleştiremeyecek ve arkadaşlarının öğrenmelerini de sabote edeceklerdir.
Ders planlarının, ders sürecinin her anını titizlikle belirlemiş olması, öğretmenin bu planı başarıyla uygulayabilmesi, plan dışı oluşumları anında buluşlarla, eylemlerle plana uyarlayabilecek deneyimde ve hazırlıkta olması, öğrencinin istenmeyen davranışta bulunmasına fırsat bırakmayacaktır. Yeni öğrenmelere, var olan yeterlikleri esas olarak başlayan program, öğrenci düzeyinin çok altında veya üstünde olmayacağından, başarısızlık korkusu ve ilgi yokluğu nedenleriyle oluşması muhtemel, istenmeyen davranışlara da yol açmayacaktır.
Ders programının yapılaşmışlık düzeyinin yükselmesi, istenen davranışların önceden belli olması yoluyla istenmeyenleri özler. Düzeni belli işlerde, bozucu davranışa yönelme az olmaktadır.
“Biz peygamberler topluluğu, daima insanların seviyelerine inmek ve onların anlayabilecekleri şekilde konuşmakla emrolunduk.”6
7. Eğitim- Öğretim Yöntem ve Materyaller
Öğretim sürecini sıkıcı hale getiren ve sınıf ortamında istenmeyen davranışların ortaya çıkmasına neden olan önemli etkenlerden biri de geleneksel, tek düze öğretim yöntemleridir. Öğrenciyi pasif kılan öğretmendir. Merkezi öğretim anlayışında her şey öğretmen tarafından sunulur ve kontrol edilir. Bu anlayışa dayalı öğretim yöntemlerinde, rekabete dayalı ilişki ağları çoğunlukta olduğundan öğrencinin öğrenme isteği, iş birliği ve paylaşma isteği öz saygısı ihmal edilir. Bu sınıf yönetimi, öğrencinin sıkılmasına ve kendisini kontrol altına alma sorumluluğu göstermesine neden olur.
Sınıfta sıkılan öğrenci doğal olarak kendisini onaylayacak başka etkinliklere yönelir. Sonuçta sınıfta disiplin sorunları yaşanır. Bu nedenle öğretim etkinliklerini öğrenciler için çekici hale getirmek ve onların öğrenme işine aktif olarak katılımlarını sağlamak gerekir.
İşbirliğine dayalı aktif katılımlı öğretim durumlarında; öğrenciler arasında güven ve saygıya dayalı ilişkiler gelişir. Öğrenciler birbirlerinin istek ve ilgilerine karşı hoşgörülü olurlar. Öğrenciler arasında birbirini destekleyici iyi ilişkilerin bulunması, başarılarını artırmanın yanı sıra onların fizyolojik ve psikolojik yönden sağlıklı olmalarını da sağlayacaktır.

Kaynakça
1) Münevver YALÇINKAYA, Ömer ÜRE, Cemalettin İPEK, Vicdan ALTINOK, İsa HALİS, Yasemin YAVUZER, Zekeriya DEMİR, Sınıf Yönetimi. 2) Prof. Dr. Hüseyin BAŞAR, Sınıf Yönetimi 3) Prof. Dr. İsa KORKMAZ, Sınıf Yönetimi 4) Doğan CÜCELOĞLU, KONFERANS. 5) Prof.Dr.Halit Ertuğrul, Öğretmenlikte Yeni Teknikler 6) Tirmizî, Zühd, 45; D4833 Ebû Dâvûd, Edeb, 16.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?