Kapitalist sitem her yakaladığını sömürmeye devam etmekte. Çiftçisini, memurunu, işçisini derken son zamanlarda gözünü üniversite öğrencilerine dikmiş durumda. Onların da hayatlarını ipotek altına almaya çalışmakta, öğrenciyi kıskaca alıp ileride maaşlı olduğu zaman, yıllarca birikmiş faizle beraber alacağını son kuruşuna kadar tahsil edecektir.

Önemli bir soru: Kapitalizmin mabetleri olan bankalar, öğrenciyi kredi kartı kıskacına almayı nasıl başarmakta? Bir kuruma yönelik şayet varsa bir projeniz bunu kabul ettirmek için ilk önce sizin fedakârlık yapmanız gerekir. Yani maddi bir şeyler vermeniz lazım karşı tarafa (kapitalizmin manevi bir şeyler vereceği elbetteki düşünülemez). Karşı tarafın size yaptığı maddi fedakârlıktan dolayı siz de onlara kapıları ardına kadar açacak ve onlara projelerini, düşüncelerini, planlarını gerçekleştirmeleri için fırsat vermiş olacaksınız. Nasıl mı? Mesela banka gelip der ki “Size bankamızın bir ikramı olarak bütün öğrenci kimlik kartlarınızı hediye etmekten şeref duyarız.” Aslında size bir şey hediye etmiyor banka. Öğrenci kimlik kartı adı altında kredi kartını öğrencilere dayatabilmek için izin vermenizi talep ediyor. Ayrıca tek tek tüm öğrencilerle muhatap olabilmek için kapıyı açmanızı istiyor. Siz de şayet farkında değilseniz oyuna gelir üniversitenizdeki on binlerce hatta yüzbinlerce öğrenciye banka yetkililerinin ulaşabilmeleri için izin vermiş olursunuz, hatta destek olmuş olursunuz. Nasıl mı?

İşte yapılanlar: Üniversitenin sitesinde şöyle bir yazı yer alır: “Şu günde falanca fakültenin önünde öğrenci kimlik kartları dağıtılacaktır.” Öğrenci, belirtilen gün ve saatte oraya gelir. En az üç dört kişilik bir stant kurulmuştur. Yüzlerce öğrenci sıraya girmiştir. Görünürde öğrenciler kimlik kartlarını alacaklardır. Evet, bir tarafı kimlik kartı diğer tarafı banka ve kredi kartı. Bu kart çiplidir. Çok özelliklidir. Banka görevlileri her öğrenciyle tek tek muhatap olup önüne iki kitapçık koymakta. Birisi banka kartı sözleşme kitapçığı diğeri de kredi kartı kitapçığı. Öğrenci kimlik kartına dair bir sözleşme kitapçığı yok. Öğrenciyi ikna edebilmek için dil döker, ısrar ederler. “Şayet bu kartı alırsan yüz TL hediye kazanacaksın. İçinde 100 TL hediye var. Ya da ilk ekstrende 100 TL indirim yapacağız.” şeklinde para teklifiyle öğrenciyi tuzağa düşürmeye çalışırlar.

Öğrenci nasıl olsa 100 TL cepte diyerek kartı alır. Fakat tuzağa düştüğünün farkında değildir. Kartın içinde 500 TL harcama limiti vardır. Öğrenci, ihtiyacı anında bu kartı kullanma yoluna gider ve tuzak çok düzenli bir şekilde işlemeye başlar. Öğrenci kredi kartı borcunu ödeyemez. Ödemediği zaman da borç her ay faize tabi tutulacak. Banka zalim ve gaddardır. Senin gözyaşına bakmaz. Öğrenci üniversiteyi bitirip de mezun olunca şayet işe başlarsa onun maaşına banka el koyar. Nasıl olsa T.C. Kimlik numarası diye bir şey var. Hiçbir yere kaçamaz öğrenci. Neticede bankanın tuzağına düşmüş, bankanın takibine girmiştir. Bu kartı iptal etmek de o kadar kolay değildir. Konuştuğum bazı öğrenciler bu kartı almak için banka yetkililerinin kendilerine dayatmada bulunduklarını, ısrarla reklam yaptıklarını söylediler. Kartı almaları yönünde çok dil döktüklerini ifade ettiler.

Projeye bakın: On binlerce öğrenciyle tek tek muhatap olup yüz yüze gelmek ve kredi kartını teklif etmek… Üniversiteler çipli bir kart çıkarmaktan acizler midir? Öğrenciyi kapitalizmin kıskacına terk ettiklerinde bunun hesabını Allah’a nasıl verecekler? Müslümanın tuzağa düşmemesi gerekir. Maddi yardımlara, tekliflere kanıp da öğrencileri kredi kartlarına mecbur bırakmamalılar.

Bazı öğrencilerin kredi kartı üzerinden faize mahkûm edildiklerine şahit oldum. Çünkü bu tuzağa düşmüş öğrenciler hocalarından borç para istiyorlardı. Hocaları vaziyeti sorduklarında işin altından kredi kartı borcu çıkıyordu. Yöneticilerin bu işin farkında olması gerekir. Üniversite yönetiminin maddi destek adı altında gelen tuzakların farkında olması, bu tür tekliflere kapıyı kapaması kaçınılmazdır.

En az üç üniversitede araştırma yaptım. Aynı şeyi gördüm. Bankalar öğrenciye, öğrenci kimlik kartı adı altında kredi kartı dayatmakta. Aklı başında, İslami şuura sahip rektörler buna izin vermeyecektir. Kendi kartlarını kendileri temin edecek ve öğrencileri bankayla buluşturma tuzağına asla düşmeyeceklerdir. Üniversite yetkililerine şunu da sordum: Banka size herhangi maddi bir destek verdi mi? Maalesef aldığım cevap “evet” şeklindeydi. 

Yazar
1972 Şanlıurfa doğumlu, imam-hatip mezunu, lisans, yüksek lisans ve doktorayı Marmara Üniversitesi ilahiyat fakültesinde tamamladı. 2012 yılında doçent oldu. Suriye, Irak, Pakistan, Suud,Ürdün, Özbekistan, Bosna-Hersek ve Amerika’da araştırmalar yaptı. İslam halklarının kaynaşması adına Uluslararası sempozyumlar düzenledi. Savaş öncesinde Suriye sınır bölgesinde yaşayan kardeş halkların kaynaşması için bir grup arkadaşıyla beraber Dicle Kalkınma Ajansı destekli Sosyo-Kültürel sahada bir yıllık bir proje yaptı, fakat projenin uygulamasına bir ay kala Suriye savaşının patlak vermesi üzerine hedefini gerçekleştiremedi. Dicle Kalkınma Ajansında kalkınma kurulu üyesi olarak çalıştı. İslam halklarının manaya ve kardeşliğe daveti ve bu söylemde buluşması için Davet ve kardeşlik Vakfı mütevelli heyetinde yer aldı, temsilciliğini yaptı. İnsanımızın kültür seviyesinin yükselmesi ve okuması için bir grup arkadaşıyla beraber İstanbul’da Oku-Der’i (Okuma Alışkanlığını Kazandırma Derneği) kurdu. Beş yıl başkanlığını yaptı. Memurların hak-hukuk ve insani taleplerini savunma adına Hakkari Eğitim-Bir-Sen’i kurdu. Bir yıl başkanlığını yaptı. Ümraniye Eğitim-Bir-Sen şubesinde beş yıl sekreter olarak çalıştı. MEB bünyesinde 14 yıl öğretmenlik yaptı. Kürtçe’nin serbestiyet kazanmasıyla Kürtçe ezgi-ilahi-dua ve şiirlerden oluşan beş albüm yaptı. Arapça-Türkçe-Kürtçe ve İngilizce konuşur. Mardin Artuklu Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
×
blank
1972 Şanlıurfa doğumlu, imam-hatip mezunu, lisans, yüksek lisans ve doktorayı Marmara Üniversitesi ilahiyat fakültesinde tamamladı. 2012 yılında doçent oldu. Suriye, Irak, Pakistan, Suud,Ürdün, Özbekistan, Bosna-Hersek ve Amerika’da araştırmalar yaptı. İslam halklarının kaynaşması adına Uluslararası sempozyumlar düzenledi. Savaş öncesinde Suriye sınır bölgesinde yaşayan kardeş halkların kaynaşması için bir grup arkadaşıyla beraber Dicle Kalkınma Ajansı destekli Sosyo-Kültürel sahada bir yıllık bir proje yaptı, fakat projenin uygulamasına bir ay kala Suriye savaşının patlak vermesi üzerine hedefini gerçekleştiremedi. Dicle Kalkınma Ajansında kalkınma kurulu üyesi olarak çalıştı. İslam halklarının manaya ve kardeşliğe daveti ve bu söylemde buluşması için Davet ve kardeşlik Vakfı mütevelli heyetinde yer aldı, temsilciliğini yaptı. İnsanımızın kültür seviyesinin yükselmesi ve okuması için bir grup arkadaşıyla beraber İstanbul’da Oku-Der’i (Okuma Alışkanlığını Kazandırma Derneği) kurdu. Beş yıl başkanlığını yaptı. Memurların hak-hukuk ve insani taleplerini savunma adına Hakkari Eğitim-Bir-Sen’i kurdu. Bir yıl başkanlığını yaptı. Ümraniye Eğitim-Bir-Sen şubesinde beş yıl sekreter olarak çalıştı. MEB bünyesinde 14 yıl öğretmenlik yaptı. Kürtçe’nin serbestiyet kazanmasıyla Kürtçe ezgi-ilahi-dua ve şiirlerden oluşan beş albüm yaptı. Arapça-Türkçe-Kürtçe ve İngilizce konuşur. Mardin Artuklu Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?