Birkaç gündür anlam veremediğim bir hüzün vardı içimde…
O gece ise Yazar Mehmet Ali Bulut’un rüyalar hakkındaki söyleşisi tesadüfen çıktı önüme.
İki saat süren videoyu sonuna kadar izledim.
Sürekli gördüğüm ve anlam veremediğim rüyayı hatırladım.
Uzun süredir rüyalarımda hep eski yıkık dökük evlere taşındığımı görüp duruyordum.
Neden bu rüyayı görüyorum diye düşünerek uyudum.
Saati her gece çalmak üzere beşe ayarlamıştım.
Teheccüd ve vitiri birleştirip sonrasında Kur’an okuyayım diye.
O gecede Taha suresi 124 ayetten itibaren çalışacaktım.
“Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.”
Âdetim dışı o gece saat çalmadan dörtte uyandım; yine aynı rüyayı görmüştüm.
Yine duvarları kötü yıkık dökük bir evde toplanmıştık.
Niye aynı rüyayı yine gördüm diye düşünüp dururken bir yandan da önceden biraz çalıştığım ayeti düşünüp kimlerin kıyamet günü kör olacağını, kimlerin Allah’ın nimetlerine kavuşacağını düşünüyordum. Abdest alıp uzun koridorun yarısına varmıştım; çok sakin bir hava ve yüreğimde bir teslimiyet vardı…
Ansızın hiç alakası olmayan bir fırtına koptu… Bu ansızın çıkan fırtına nedir, diye o yana bu yana bakmaya başladım, ardından bir uğultu ve ağaç kökünden sökülürken çıkan ses gibi çatır çatır binayı yerinden oynatan bir sarsıntı…
Deprem olduğunu anladım…
Hep duracağına inanıyordum ve tevekkül içinde “Durdur Allah’ım, durdur… Durdur Allah’ım durdur…” diye inledim…
Bak senin için kalktım, durdur Allah’ım ve sonra elhamdülillah… Durdu… Biran duvardan düşen aynanın sesiyle evin çöktüğü korkusuna kapıldım.
Sonra ayna olduğunu görünce rahatladım…
Tekrar olacağını tahmin etmiyordum… Korkan eşime ve oğluma su getirmeye gittim, elektrik kesik olmasına rağmen suyu getirip içirdim. Oğlum “Anne ne suyu, çıkalım çıkalım” dedi…
Alelacele üstümüzü giyindik fakat hasta olan eşimi merdivenden indirmek zordu…
Altı kat merdiveni hızla inmeye çalışırken zaten rahatsız olan ayağı incinmişti (ki sonrasında şişti…) Tam ikinci kata geldik, tekrar uğultu ve şiddetli sarsıntı… Kıyamet kopuyordu sanki…
Rüyamı ancak o zaman anladım ve hüznüm kat kat arttı… Sadece benim evim değil nice evler harabeye döndü güzel vatanımda…
Asrın felaketi oldu…
Binlerce kardeşim enkaz altında can verdi.
Bu üzüntü ile şimdi hayatta olduğuma sevineyim mi üzüleyim mi bilemiyorum…
Şunu biliyorum ki hiçbir şey anlamsız değildir ve her sorunun cevabı vardır, biz bilemesek de…
Hâlâ bize bir yaşam hakkı verildi ise bunu ahiret yolunda bir fırsat bilmemiz lazım…
Rabbim, rahmeti ile sarsın tüm yaralarımızı, onarsın viraneye dönen evlerimizi ve yüreklerimizi… Âmin…

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?