Esselâmualeyküm kıymetli kardeşim,
Davet Mektebi, yeni sayısıyla seni İslâm ümmetinin şerefli, aziz ve muhterem bir ferdi olarak selamlamaktadır. İnsanlığa yapılan bütün Haçlı, Marksist, Leninist, Sosyalist, siyonist, kapitalist gibi azgın saldırılar başarılı olsa, kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız katledilse ve yeryüzünde tek başımıza kalsak “İbrahim tek başına bir ümmetti.” ayetine duçar olup şanlı bir İbrahimî fert olacağın için Davet Mektebi seni selamlamaktan şeref duymaktadır.
Bugün İslâm coğrafyasının neresine baksak bizi mutlu edecek bir tabloyla karşılaşmıyoruz. Şehirlerimiz harap, insanlarımız ölgün, hayallerimiz kadük… Dönüp baktığımızda arkamızda kimsecikler kalmamış… Topraklarımız bereketsiz, hayvanlarımız çelimsiz, insanımız tembel düşmüş. Dokunduğumuz her tablo bize umutsuzluğu, karamsarlığı sunmuş…
Lâkin bütün bu olumsuz tablolardan sonra tek başımıza da kalsak, bir ümmet olduğumuzu hatırlasak çok şey değişecek. Sinelerde yürekler, damarlarımızda kan, tarlalarımızda bereket şahlanacak… Ümmet şuuru, Müslüman yüreklerin direnişidir. Bizler işte böyle bir şuuru taşıyoruz. Bu şuur, sadece İslâm coğrafyasının ve yeryüzünde yaşayan Müslümanların değil bütün insanlık yanında dünyanın geleceğini, beşeriyetin nasıl daha uygun ortamlarda hayatını sürdüreceğini tasavvur eder. Rabbimize hamd olsun.
Aralık aylarında umutlu olmak için çok sebebimiz var… Aralık ayında bu ümmet yeniden şahlanabilir… Yeni Mevlanalar, Mehmet Akifler, Abdulkadir Udehler, Cemil Meriçler doğabilir… Aralık ayında yaşadığımız trajediler de yeni bir şahlanışın fitilini ateşleyebilir, bizleri daha uyanık tutmaya yardımcı olabilir. Ama her türlü saldırıya rağmen direnmeye devam edeceğiz.
Aralık ayında ümmetin derin ve ilk çatlaklarından biri olan Cemel Vakası gerçekleşti (656). Yavuz Sultan Selim’in ele geçirdiği Kudüs (1517), tam 400 yıl sonra Osmanlı’nın elinden çıktı (1917). ABD, Kudüs’ü terör rejimi israilin başketi ilan etti (2018). Afganistan’ı Ruslar işgal etti, uzun yıllar taş taş üstünde bırakmadı (1979).
Öte yandan Menemen’de düzmece bir tiyatro oynanırken (1930) Şırnak-Uludere’de (Roboskî) yine düzmece ve haince bir katliam gerçekleşti. Avrupa’nın ortasında tarihler 1995’i gösterirken bir katliamın ardından hem de her şey bitmek üzereyken Bosna Barış Antlaşması imzalandı.
Kıymetli kardeşim! Davet Mektebi’nin önümüzdeki Ocak sayısının dosya konusu BİR OLGUNLUK DENİZİ: HAYÂ olarak belirlenmiştir. Sokaklarımız, ailelerimiz, okullarımız, işyerlerimiz, resmî kurumlarımız belki de bugün her zamankinden daha fazla hayâya, hayâyla yaşamaya ihtiyaç duymaktadır. Modernite, birçok aygıtıyla beraber çağın insanına saldırılara devam etmektedir. Zamane insanı bu saldırılara sağlam bir şekilde ayakta kalarak direnecek donanıma maalesef sahip değildir. Hâlbuki böylesine büyük ve vahşi bir saldırının üstesinden gelmek, ancak öncelikli olarak manevî, ruhî, içsel donanımlarla mümkündür. İçsel donanımlar da ancak bu tür haricî saldırı-savar yönleri geliştirmekle aktif hale getirilebilir.
İbadet, tefekkür ve zikir önemsendikçe ferdin karşı koyma ve direnme yeteneği gelişecektir. Bugün gelinen noktada bütün batıl çarkların öğüttüğü insan da kendini kaybetmek üzeredir. Ona Rabbanî bir hayat sunmak gerekir. Bu hayata şehvetin, şöhretin zincirlerinden sıyrılıp değerli olanı önemseyen hayâlı ferdin inşası ile karşı konulabilir. İç dünyası daha dinç daha dingin ve daha dirençli bir fert, birçok problemi yakın bir zamanda çözebilir. Dosya konumuzla ilgili sizlerden özgün yazılar, güzel makale ve denemeler yanında öyküler, şiirler ve anlamlı karikatürler bekliyoruz. Ümmet olma çabasını yüreğinde taşıyan ferdin, içinde yaşadığı toplumun öncelikle her bir şahsına ve bütün mahlûkat yanında nebatâta ve her şeyden de önemlisi aziz olan Allah’a karşı hayâlı olması, yeniden güzel, müreffeh, mutlu ve yaşanılabilir bir dünyanın kapısını aralayacaktır.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?